Borsa İstanbul’a kısa vadeli perspektiften baktığımızda, görünen tabloda hem küreselde hem de içeride risk faktörleri dikkat çekiyor. Zaten küresel iyi olsa bile, içeride iyimserlik olmadan endekste kalıcı yükselişler pek mümkün olmuyor. Bu kapsamda küreselde ve lokaldeki mevcut tabloya baktığımızda Borsa İstanbul’da seyir ne olabilir ve ne zaman toparlanma görebiliriz sorularını yanıtlamamız görece kolaylaşabilir.

Öncelikle küresel taraftaki başlıklara bakalım. Her şeyden önce, Hamas ve İsrail arasındaki ateşkes, ABD’de devam eden kapanmanın ve ABD ile Çin arasında yeniden alevlenen tarife gerginliğinin gölgesinde kaldı. ABD’de 14. dünde de devam eden ve daha da uzayabileceği konuşulan kapanmanın yanı sıra ABD ve Çin’den tarifeler sonrası açık kapı bırakan açıklamalar gelse de, kalıcı bir anlaşma gerçekleşmediği sürece, tarife riskinin masada kalmaya devam edebileceği algısı küresel taraftaki risk faktörleri olarak sıralanabilir.

İçeride ise S&P’nin olası not kararı ve TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi bu haftanın odağında. S&P’den bir not ya da görünüm değişikliği yapması beklenmese de, hangi risklere atıf yapacağı piyasaların odağında. Nitekim S&P, en son Nisan ayında Türkiye'ye dair not kararında, kredi notunu 'BB-' seviyesinde tutarken not görünümünü de "durağan" olarak teyit etmişti. Karar sonrası açıklamada ekonomi yönetiminin sıkı para politikasını sürdüreceği, böylece iç ve dış gerginlikler karşısında hükümetin orta vadeli programıyla ilişkili uygulama risklerini dengeleyeceği ifadesine yer vermişti. Açıklamada ayrıca Mart ayında yaşanan siyasi gerginliğin, yatırımcı ve hanehalkı güveninin yanı sıra döviz istikrarı ve büyüme açısından uzun vadeli bir engel teşkil edebileceği ifade edilmişti. TCMB’nin Piyasa Katılımcıları Anketi’nde ise beklenti üzerinde gelen Eylül enflasyonu sonrasında hem yıl sonu hem de 12 ay sonrası için beklentilerde yukarı yönlü bir düzeltme beklenmekte.

S&P ve Piyasa Katılımcıları Anketi’nin piyasa üzerindeki baskısının sınırlı olduğu görüşünde olmakla birlikte, bu iki başlığa dair beklentiler endeks özelinde yukarı yönlü hareketleri kısıtlıyor. Diğer yandan önümüzdeki hafta (23 Ekim) TCMB’den faiz kararı karşılanacak. Piyasa, TCMB’nin faiz indirimine gideceğini ancak bunun 200 baz puanın altında bir indirim şeklinde olacağı konusunda konsensüs oluşturmuş durumda. Tabii, karar sonrası PPK metninde yer alacak ifadelerde yakından izlenecek.

Sonuç olarak, kısa vadede, en azından TCMB’nin faiz kararına kadar yukarı yönlü belirgin bir hareket ihtimali düşük. Ayrıca pozitif bir haber akışı olsa dahi, piyasa oyuncuları, faiz kararını gördükten sonra pozisyon almak isteyebilir. Burada yatırımcıların, bu süreci hisse ve sektör bazında seçici davranarak aşmaları mümkün olabilir.