İstihdamda Sektörel Kaymalar ve Çalışan Geçişleri

Bu yazıda, 2025 yılı mayıs ayını baz alarak önceki bir yıllık dönemde Türkiye’de istihdam piyasasında yaşanan değişimleri, sektörel istihdam ve çalışan geçişleri özelinde inceliyoruz.

Çalışanların farklı işlere ve sektörlere kolaylıkla geçiş yapabilmesi, işgücü piyasasının verimli çalışması için büyük önem taşır. Nitekim iş geçişlerinin esnek olması, işgücü arz ve talebinin değişen koşullarda hızlı bir şekilde birbirine uyumunu sağlar. Bu yazıda, 2025 yılı mayıs ayını baz alarak önceki bir yıllık dönemde Türkiye’de istihdam piyasasında yaşanan değişimleri, sektörel istihdam ve çalışan geçişleri özelinde inceliyoruz.

TÜİK’in yayımladığı ücretli çalışan verilerine göre, 2024 Mayıs-2025 Mayıs arasında toplam istihdam yüzde 1,2 oranında artarken, istihdamın sektörel dağılımında değişiklikler yaşandı. Sanayi sektörü istihdamı ilgili dönemde yaklaşık 157 bin kişi (yüzde 3,1) azalırken, inşaat sektöründe 83 bin kişilik (yüzde 4,6), hizmetler sektöründe ise 258 bin kişilik (yüzde 2,9) artış kaydedildi (Grafik 1).

İstihdamın sektörel dağılımına baktığımızda, sanayi sektörünün payının giderek azaldığını, hizmetler sektörünün payının ise arttığını görüyoruz. Bu değişim, uzun vadeli küresel eğilimlerle uyumlu bir gelişme. Ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyi arttıkça, sanayi sektörünün üretim hacmi korunsa ya da artsa dahi istihdamdaki payı genellikle azalıyor. Bu gelişmede, teknolojik ilerlemeye bağlı üretkenlik artışları, tüketici tercihlerinde hizmetler lehine değişim ve küresel rekabet nedeniyle imalat süreçlerinin farklı ülkelere kayması gibi nedenler rol oynayabiliyor. Bunun bir yansıması olarak da hizmetler sektörünün istihdamdaki payı artıyor. Veriler incelendiğinde, yüksek gelirli ülkelerde hizmetlerin istihdamdaki payının Türkiye’nin oldukça üzerinde olduğu görülüyor (Grafik 2). Benzer şekilde, Türkiye’de sanayi sektörünün toplam istihdamdaki payı yüksek gelirli ülkeler ile OECD ortalamalarından yaklaşık 5 yüzde puan daha yüksek. Ekonomik gelişmenin devamıyla birlikte Türkiye’de bu oranın giderek artması ve istihdamın dağılımının yüksek gelirli ülkelere yakınsaması beklenebilir.

İstihdamın sektörel kompozisyonundaki değişimi ve sanayi sektöründeki istihdam kaybının işgücü piyasasına etkisini incelemek için, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından sağlanan 4A kapsamındaki çalışan-firma düzeyinde eşleştirilmiş idari kayıt verilerini kullanarak çalışanları bir yıl boyunca takip ediyoruz.[1] Grafik 3, 2024 yılı mayıs ayında çalışmakta olup haziran ayında herhangi bir istihdam kaydı olmayan kişilerin sonraki 12 aylık dönem boyunca işgücü piyasasındaki durumlarını gösteriyor. İşten ayrılan yaklaşık 835 bin kişiden 191 bini (yüzde 23) temmuz ayında tekrar iş bulurken, yaklaşık 563 bini, yani yüzde 67’si bir yıl içinde yeniden işe giriyor.[2] Bu dönemde yeniden işe girmeyen kişiler kamu hizmetinde görev alan (SGK 4C), girişimci olarak kendi işinde çalışan (SGK 4B) ve emekli olanları da içerdiği için, yeniden işe girmeyen yüzde 33’lük kesimin tamamının da işsiz kaldığını söyleyemeyiz.

Benzer incelemeyi sanayi sektörü istihdamının büyük çoğunluğunu oluşturan imalat sanayii özelinde de yapıyoruz.[3] 2024 Mayıs ayında imalat sanayiinde çalışmakta iken haziran ayında herhangi bir istihdam kaydı olmayan 172 bin kişiden 117 bininin (yüzde 68) 2025 yılının mayıs ayına kadar yeniden işe girdiğini görüyoruz (Grafik 4). Buna göre, imalat sanayiinde çalışırken işinden ayrılanların yeniden iş bulma oranı yüzde 68 ile genel ortalamayla benzer seviyede. Bu ise, imalat sanayiindeki istihdam kaybının, diğer sektörlere kıyasla, ileride işsizlik oranında ilave bir artışa yol açma ihtimalinin daha düşük olduğuna da işaret ediyor.

Ek olarak, sektörler arası geçiş esnekliğini incelemek amacıyla, imalat sanayiindeki işinden ayrıldıktan sonra yeniden işe giren 117 bin kişinin çalıştıkları sektörleri inceledik. Bu kişilerden 47 bini, 2025 Mayıs verilerine göre yeniden kendi sektöründe çalışmaya başlamış. Sektör değiştiren 70 bin kişinin yüzde 49’u (34 bin kişi) hizmetler sektörüne ve yüzde 34’ü (23 bin kişi) imalat sanayiinin farklı alt sektörlerine yönelirken, yüzde 15’i ise (10 bin kişi) inşaat sektörüne geçmiş (Grafik 5).

Son olarak, işten ayrılan çalışanların bir yıl içinde başka bir işe geçiş oranlarını yıllar itibarıyla karşılaştırıyoruz (Grafik 6). Buna göre, 2024 yılı mayıs ayında çalışmakta olup haziran ayında herhangi bir istihdam kaydı olmayan kişilerden bir yıl içerisinde tekrar işe girenlerin oranı yüzde 67 ile genel olarak önceki yılların üzerinde. Örneğin, bu oran Mayıs 2018’de yüzde 63 seviyesindeydi. Pandemi sonrasında işgücü piyasasının hızlı toparlandığı 2020 yılı (2020 Mayıs-2021 Mayıs dönemi) hariç tutulduğunda, 2024 yılı bir yıl içinde işten işe geçiş oranının en yüksek olduğu yıl oldu.

Özetle, son veriler dahilinde 2025 yılında sanayi sektörünün istihdam içindeki payı azalırken, hizmetler sektörünün payı arttı. Bu değişimin, orta ve uzun vadede ekonomik kalkınma sürecinin devamıyla birlikte sürmesini ve Türkiye’nin istihdam dağılımının yüksek gelirli ülkelere yakınsamasını bekliyoruz. Öte yandan, Türkiye’de son dönemde işgücü piyasasının hareketli olduğunu ve işinden ayrılan kişilerin büyük bir kısmının yeniden iş bulabildiğini görüyoruz. Bu gözlem işgücü piyasası geneli için olduğu kadar imalat sanayiinde çalışanlar için de geçerli.

[1] Analizlere stajyer ve çıraklar dâhil edilmemiştir.

[2] Aynı hesaplamayı 2023 yılı aralık ayında çalışmakta iken 2024 Ocak ayında istihdamda olmayan kişiler için tekrarladığımızda bu oran yüzde 68 seviyesinde. Diğer bir ifadeyle, istihdam piyasasının esnekliği bakımından son altı aylık dönemde belirgin bir değişim olmamış.

[3] Sanayi sektörü madencilik, imalat, elektrik, gaz ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı ile su temini; kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri alt sektörlerini kapsıyor. İmalat sanayi toplam sanayi istihdamının yüzde 93’ünü oluşturuyor. Sanayi sektörü istihdamında 2024 Mayıs-2025 Mayıs arasındaki 157 bin kişilik gerilemenin yaklaşık 155 bini de imalat sektörü kaynaklı.

Kaynak: tcmbblog.org