Sanıyor musunuz ki yüksek enflasyondan tüm kesimler rahatsız, herkes bundan şikayetçi! Keşke öyle olsaydı! Zaten yüksek enflasyon herkesi rahatsız etseydi Türkiye ne bu sorunun içine yuvarlanırdı, ne de bu sorun böylesine kemikleşerek sürerdi.

Bir kere yüksek enflasyondan rahatsız olmayan en başta gelen kesim kamu, Maliye. 1000 liraya satılan bir mal ve hizmetten örneğin yüzde 10 üzerinden 100 lira vergi alan Maliye, enflasyonla bu fiyat 1500 liraya çıktığında 150 lira vergi toplamaya başlar. Karşı görüş olarak hemen şu söylenebilir tabii ki:

“İyi ama enflasyon artınca harcamalar da artar, örneğin memurlara ve emeklilere daha yüksek zam verilir, başta yatırım harcaması olmak üzere diğer harcamalar yükselir, bu yüzden Maliye’nin kazancı olmaz.”

İlk bakışta doğru bir görüş tabii ki. Ama memur ve emekliye enflasyon ölçüsünde ve doğru hesaplanarak zam veriliyor ise... Bütçeden yatırımlara yeterince pay ayrılıyor ise... Böyle yapılmadığına göre...

Kim ne enflasyon bekliyor?

Merkez Bankası sektörel enflasyon beklentilerinin son durumunu dün açıkladı. Piyasa katılımcıları, reel sektör ve hanehalkı; her üç kesimin de enflasyon beklentisi gerilemeye devam ediyor. Ediyor da, gerileyen oran nereye inmiş, o önemli.

Piyasa katılımcılarının Ağustos 2026 için yüzde 22,84 olan tahmini Eylül 2026 için yüzde 22,25’e geriledi.

Yine aynı dönemler itibarıyla reel sektörün beklentisi yüzde 37,70’ten yüzde 36,80’e, hanehalkının beklentisi ise yüzde 54,07’den yüzde 52,99’a indi.

2026 yılı için Merkez Bankası’nın enflasyon hedefinin yüzde 16 olduğunu da hatırlamak gerek. Merkez Bankası orta noktası yüzde 16 olmak üzere yüzde 13 ile yüzde 19 arasında bir gerçekleşme bekliyor. Ama yüzde 16 olağanüstü gelişmeler olmadığı takdirde değiştirilmeyecek.

2026-2028 dönemi orta vadeli programında da önümüzdeki yılın enflasyon hedefi yüzde 16 olarak yer alıyor.

Bir tarafta yüzde 16, diğer tarafta Eylül 2026 için en düşük yüzde 22,25’lik beklenti. Piyasa katılımcılarının dile getirdiği yüzde 22,25’lik oranın en gerçekçi beklenti olduğunu kabul etsek bile eylülden aralık ayına gelinceye kadar yüzde 22’lerden yüzde 16’lara inilemez.

Hele hele reel sektör ve hanehalkının beklentileriyle yüzde 16’yı aynı cümlede geçirmek bile abes!

Peki 16 mı gerçekçi değil, yoksa diğerleri mi? Kabul etmek gerekir ki 16’nın hiç olabilir görünmediği ortada.

Piyasa katılımcılarının beklentisi çok düşük, hanehalkının beklentisi çok yüksek. Reel sektörün beklentisi daha makul görünüyor; o da şimdilik. Eğer Türkiye siyasette bu yılı aratacak tuhaflıklara yelken açarsa yüzde 37’lik beklenti de aranır hale gelir; yok tersi olur ve makul bir gidiş sergilenirse 37 biraz yüksek kalır.

Beklenti yüksekse enflasyon düşmez

Enflasyon beklentisinin yüksek olması tek başına hiç mi hiç önemli değil. Ekonomi yönetimi “Birileri öyle tahmin ededursun, biz işimize bakalım” der geçer.

Ama pratikte öyle olmuyor işte. Enflasyonu yüksek tahmin eden, artışın yüksek oranda olacağını bekleyen, fiyatları belli ölçüde belirleme gücüne de sahipse o beklenti gerçekleşen enflasyona dönüşüyor. O yüzden de şu gerçeğin altını ısrarla çizmek gerekiyor:

“Enflasyonu yüksek bekleyen ve ürettiği mal ve hizmetin fiyatını belirleme konusunda eli rahat olan herkes, beklediği enflasyona göre pozisyon alır ve fiyat belirler. Böyle bir durumda da resmi enflasyon hedefi kağıt üstünde kalmaya mahkumdur.”

Kimin ne yapacağı belli

Merkez Bankası’nın sektörel enflasyon beklentisine yanıt veren üç kesimden piyasa katılımcılarının fiyat belirleme gücü yok. Zaten bu katılımcılar sayıca çok az, ayrıca ağırlıkla finans kesimi temsilcilerinden oluşuyor.

Sorun reel sektör ve hanehalkının beklentisinin düzeyi.

Reel sektör fiyat belirlemede en güçlü kesim.

Hanehalkının da tümüyle belirlenmiş fiyatlara mahkum olduğunu düşünmek yanlış. Hanehalkının bir kısmı, belki de en az yarısı esnaf ve ağırlıkla hizmetler sektöründe faaliyet gösteriyor. Dolayısıyla onların da fiyat belirleme gücü var.

Şu durumda reel sektör ve hanehalkı için “Enflasyonda ne beklerlerse beklesinler, ne önemi var ki” denilebilir mi?

YDO yaklaşık yüzde 25 olacak

2026 yılında uygulanacak yeniden değerleme oranı 3 Kasım Pazartesi günü belli olacak. YDO, Yİ-ÜFE’nin eylül ve ekimde yüzde 2 artması halinde yaklaşık yüzde 25 düzeyinde oluşacak.

YDO’yu kimsenin belirlemediğini, bu oranın Yİ-ÜFE’nin ekim sonundaki yıllık ortalama artışı düzeyinde kendiliğinden ortaya çıktığını bir kez daha belirtmek gerek.

YDO’nun yüzde 25 dolayında oluşması ne anlama mı geliyor?

2026 yılındaki bir dizi vergi, harç ve ceza bu orana göre belirlenecek.

Emlak vergisi kanunu, bu verginin YDO’nun yarısı düzeyinde artırılacağını öngörüyor. Ancak Cumhurbaşkanının YDO’nun daha yüksek uygulanmasına karar verme yetkisi mevcut. Ne var ki emlak vergisi belediyeler tarafından tahsil edildiği, belediyelerin çoğu da CHP’de olduğu için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu vergide bir artış kararı vermesi beklenmiyor. Ayrıca 2026 yılı için emlak vergisinde takdir komisyonlarının çok yüksek artış belirlediği gerçeği karşısında oranın bir de YDO çerçevesinde yüksek uygulanma olasılığı düşük görülüyor.

En çok merak edilen MTV’deki artışın ne olacağı. Cumhurbaşkanının MTV oranını yüzde 80 oranında indirme yetkisi var. Yani yüzde 25, yüzde 80 azaltılarak yüzde 5’e kadar çekilebilir. Ancak bu ölçüde bir indirim şöyle dursun, indirime gidilmesi bile beklenmiyor.

YDO’nun çalışanları doğrudan ilgilendiren yönü ise vergi dilimlerinin yüzde 25 düzeyinde artırılıp artırılmayacağı.

Trafik cezaları

YDO yalnızca bazı vergileri etkilemiyor, cezalar ve harçlar da YDO’ya göre yeniden belirleniyor.

Ancak cezalar konusunda Cumhurbaşkanının YDO’dan farklı bir oran belirleme yetkisi bulunmuyor.

Buna göre bu yılın trafik cezaları YDO yüzde 25 olduğu takdirde 2026’da bu oranda artacak.

Enflasyon hedefi ne olacak?

Aktardıklarım YDO’dan etkilenecek en bilindik kalemler. Başka bir dizi vergi ve harç daha var. Şimdi bunlarda yüzde 25 dolayında artış olacak ama enflasyon hedefi yüzde 16. Başlıktaki soruyu değiştirerek sorayım:

“Kim korkmaz, hatta mutlu olur yüksek enflasyondan!”

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com

Kaynak: ekonomim.com