Kopuz, söz konusu büyüme performansı sayesinde, Türkiye’nin milli geliri 1,5 trilyon dolara yaklaştığını hatırlatarak, "Bu gelişme, uygulanan politikaların makroekonomik dengeler üzerindeki olumlu yansımalarını göstermektedir." ifadesini kullandı.

Yüksek faiz oranlarının ve sıkı para politikasının, özellikle yılın ilk çeyreğinde potansiyelin altında büyümeye neden olduğunu kaydeden Kopuz, "Bununla birlikte henüz istenilen seviyede olmasa da enflasyonda yavaşlamayı beraberinde getirdiğini görmüştük. Enflasyon tarafında bu eğilim korundukça, bu senenin geriye kalan 3 Para Piyasası Kurulu toplantısında indirimlerin devam ederek, önümüzdeki dönemde ekonomik aktiviteyi daha fazla desteklemesini bekliyoruz." diye konuştu.

Gıdanın temelini oluşturan tarım sektöründe ikinci çeyrekte yıllık bazda yüzde 3,5 daralma gerçekleştiğini hatırlatan Kopuz, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İlkbahar aylarında görülen don olayları, yaz aylarında ise özellikle İç Anadolu ve Ege bölgelerinde etkili olan kuraklık, rekoltelerde ciddi kayıplara yol açmıştır. Bizim de sektörden ve sahadan aldığımız geri dönüşler bu doğrultudaydı. Tarım sektörünün katkı vermediği bir büyüme kompozisyonu gıda arz güvenliği ve fiyat istikrarı bakımından da arzu edilen bir dağılım değildir. Bu yüzden tarımsal üretimde vites artırmak için gerekli her türlü adımı atmak zorundayız. Tarımsal üretimde yaşanan kayıpların telafi edilmesiyle birlikte, önümüzdeki dönemlerde daha dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme patikasına ulaşacağımıza inanıyoruz."