Ekonomi politikasında anlamsız işlere soyunmamızın miladını kesin olarak saptayabilmek için daha ayrıntılı bir analiz yapmak gerekiyor. ‘Kesin’ olmaktan vazgeçip fazla vakit harcamadan ihmal edilebilir bir hata payı ile belirlemek mümkün ama: Trump’un tweet mesajları ile başladı; 2018’in ikinci yarısı gibi. O mesajlar ile gelen yaptırımlar Türkiye ekonomisini krize soktu. 2018’in ikinci yarısında GSYH küçüldü. 2019 büyüme oranı ise sadece yüzde 0,8 oldu. Nüfus artışı dikkate alınırsa, kişi başına GSYH artmadı. Büyük bir istihdam kaybı yaşandı: Tweet mesajlarının ‘seneidevriyesinde’ istihdam azalışı 1 milyon kişiyi aştı.

Fö Haber Tablo 05082025-1

Dün, temmuz ayı enflasyon gelişmelerini öğrendik. Aylık enflasyon yüzde 2,1 oldu. Anlamsız işlere soyunmamızın (ihmal edilebilir bir hata payı ile) miladı olan 2018’in ikinci yarısından önceki (2003-2017) temmuz aylık enflasyon oranlarının ortalaması ise yüzde 0,11. Evet bir yanlışlık yok: Yüzde 0,11. 2003’ten bu yana gerçekleşen temmuz aylık enflasyon oranları Grafikte yer alıyor. Yatay kesikli çizgi sözünü ettiğim dönemin ortalamasını gösteriyor.

Peki, yüzde 2,1 kötü mü? Geçmişi unutup önümüze bakarsak pek değil. Birincisi, beklenenin altında bir enflasyon oranı bu. İkincisi, anlamsız ekonomi politikasının para politikası kısmının saçmalama düzeyine çıktığı Eylül 2021-Mayıs 2023 ile ‘rasyonele dönüldüğü’ belirtilen Haziran 2023 sonrası ile karşılaştırıldığında en düşük temmuz enflasyonu bu. Üçüncüsü, yeni bir sürpriz olmazsa 2025 sonu için yapılan tahminin (konulan hedefin) üst sınırına ulaşılabileceği sinyalini veriyor.

Tamam; iki itirazın hemen dile getirileceğinin farkındayım: Birincisi: “Yüzde 29’a düşse ne olacak? Hâlâ yüksek enflasyon liginde ilk altı içinde kalacağız.” Doğru elbette. Ama sonuçta düşüyor enflasyon.

İtibar kolay yitirilir çok zor kazanılır

İkincisi: “Yahu Hocam, hangi enflasyon? Doğruyu yansıtıyor mu?” denilecek. İşte bu ikinci soru çok önemli bir yaraya işaret ediyor. Uygulanmakta olan ekonomi programının oldukça eksik bir program olduğunu hep dile getirdim. Eksikleri sayarken, temel eksikliklerden biri olarak ‘güven artırıcı önlemlerin’ ekonomi programında yer almadığını belirttim hep. Geçmişte birbirlerinin koluna girmiş aynı patikada yürüyen çeşitli enflasyon ölçümleri arasındaki fark Eylül 2021-Mayıs 2023 arasındaki dönemde korkunç arttı. Bu olgu, resmi enflasyon değerlerine büyük bir şüphe ile yaklaşılmasına yol açtı. Bir süredir bu fark (giyim alt kalemi dışında) istatistiki olarak açıklanabilir bir fark; bir sorun yok gibi. Ama “yenilen hurmalar gün gelir tırmalar” ya da daha ‘edebi’ olarak “itibar kolay yitirilir çok zor kazanılır.” Oysa TÜİK’in kurumsal yapısı açıklanacak istatistiklere güveni oluşturacak şekilde değiştirilebilirdi. Yapılmadı.

Yapılır mı? Hiç sanmam. Trump hazretlerine baksanıza; ABD İşgücü İstatistikleri Kurumu’nun başındaki hanımefendiyi “ekonomideki gidişatın olumsuz olduğu kanaatini oluşturmak için işgücü verileri ile oynamakla” suçladı ve görevden aldı. Dünya bir garip yere mi gidiyor, nedir?

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com