Reel kesim ekonomik gidişattan çok uzun süredir şikayetçi. Özellikle tekstil başta olmak üzere bir dizi sektör bu şikayetlerini dile getirmekten adeta bıktı ve baktı ki çözüm yönünde herhangi bir adım atılmıyor, gerçekleştirebilen çareyi üretimini yurt dışına kaydırmakta buldu.
Zaten tekstil ve giyim eşyası sektörlerindeki durumun ne kadar vahim olduğunu sanayi üretimine ilişkin veriler de gösteriyor. 2021 yılı ortalaması 100 kabul edilerek oluşturulan sanayi üretim endeksinde tekstilin endeksi bu yıl eylülde 77’ye indi. 2021’den 2025’e, dört yıl ve üretim 100’den 77’ye gerilemiş. Giyim eşyasındaki kayıp çok daha az; bu sektörün endeksi 100’den 99,6’ya inmiş.
Tekstil ve giyim eşyası üretiminde durum böyle de diğer sektörlerde çok mu iyi, değil tabii ki. Hemen her sektör yakınıyor. Son dönemde durumu iyi olan yalnızca savunma sanayi gibi görünüyor; hem zaten bu da sanayi üretimi verilerine yansıyor.
Bazı sektörlerin durumunun iyi olması, bazılarında oluşan çok kötü tablo bir yana bir de “Durumunuz nasıl” sorusuna verilen yanıtlar var. Bu soruyu yönelten de Merkez Bankası.
Reel kesim güven endeksinden söz ediyorum…
Hangisi doğru?
Yakınmalar malum. Ama diğer tarafta da Merkez Bankası’na verilen yanıtlar ve bu yanıtlarla oluşturulan reel kesim endeksinin ortaya koyduğu sonuçlar. Bu sonuçlara bakan biri yakınmaları duymamış olsa reel kesimde işlerin gayet iyi gittiğini düşünür.
Öyle düşünür; çünkü reel kesim güven endeksi beş aydır artıyor.
Çünkü kasım ayına ait olan son verinin detayları gösteriyor ki reel kesim güven endeksinin alt kalemlerinden toplam siparişte mevcut durumda ekime göre artmış var. Son üç ayda alınan sipariş de artmış. Stoklar azalmış. Gelecek üç aya ilişkin üretim hacmi, toplam istihdam ve ihracat siparişinde de artış bekleniyor.
Azalanlar da var; örneğin sabit sermaye yatırım harcaması. Çok belli ki genel eğilim durumun iyiye gittiği yönünde. Zaten tüm alt kalemlerin toplamını gösteren reel kesim güven endeksinde de artış var. Reel kesim güven endeksinde bir yıl öncesine göre de kayda değer bir gerileme olmamış.
Hangisi doğru, derken neyi kastettiğime gelince… Durum genel olarak iyiye gidiyorken, en azından verilen yanıtlar iyiye gidiyormuş gibi bir izlenim oluşmasını sağlıyorken, bu tabloyu ortaya koyan yanıtları veren reel sektör temsilcileri diğer yandan da genel gidişatın olumlu olmadığını dile getiriyor?
Genel gidişatla ilgili endeks 92,4’ten 91’e inmiş. Çok önemli bir geri gidiş değil ama yine de somut göstergelere dayanan üretim, sipariş, stok durumu gibi verilerin yanında, soyut bir kavram olan genel gidişat sorusunun yanıtı biraz çelişki oluşturuyor.
REK gerçeği ne kadar yansıtıyor?
Reel kesim güven endeksinin genel gidişat sorusuna verilen yanıtın diğer soruların yanıtıyla bir çelişki oluşturması bir yana asıl soru bu endeksin gerçeği ne ölçüde yansıttığı…
Bu söylediğimden Merkez Bankası’nın söz konusu endeksi oluşturmada herhangi bir hata yaptığı yönünde bir anlam çıkarılmasın.
Kastettiğim şu; acaba reel kesim güven endeksinin hesaplandığı iktisadi yönelim anketine katılanlar gerçek durumu dile getirmekten imtina ediyor olabilir mi?
Kasım ayı endeksi 1791 işyerinden alınan yanıtların ağırlıklandırılıp toplulaştırılmasıyla elde edildi.
Bir yandan “Öldük, bittik, battık, dayanacak gücümüz kalmadı” denilecek, diğer yandan Merkez Bankası’na verilen yanıtlarda “Genel gidişat pek iyi değil ama işler hiç de fena gitmiyor” gibi pembemsi bir tablo çizilecek.
Merkez Bankası ya 1791 işyerini hep iyimserlerden seçti ya da ortada bir tuhaflık var. Merkez Bankası’nın işyeri seçimi yanlışlık olamayacağına göre, öyle varsaydığımıza göre geriye bir tek olasılık kalıyor:
“İş dünyası her ne kadar şirketinin ismi bilinmeyecekse de görüşünü iletirken aşırı temkinli davranıyor.” Bu yaklaşım “Bu pazar seçim olsa hangi partiye oy verirdiniz” şeklindeki anketlere verilen yanıtlarda da geçerli midir, ne dersiniz?

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.





