Doğrusu cuma gününden beri hayretler içinde izliyorum. TÜİK’in eylül ayı için yüzde 3,23 olarak açıkladığı TÜFE artışı sürekli “tahminlerin üstünde gelen oran” diye niteleniyor. Bu görüşler öyle bir hal aldı ki sanki tahminler doğru da, TÜİK yanlış yapmış gibi. Üstelik bu yalnızca eylüle özgü de değil, ağustos oranında da aynı durum yaşanmıştı.

Ağustosta yaygın beklenti yüzde 1,5 dolayındaydı, TÜİK’in açıkladığı oran yüzde 2,04 oldu. Eylülde de ağırlıklı beklenti yüzde 2,5 dolayında yoğunlaşıyordu, gelen oran biraz önce de belirttim, yüzde 3,23.

Şimdi eylül için “İyi ama sen de yüzde 3’ün altında bir açıklama bekliyordun” diyenler çıkabilir. Doğru, ben de yüzde 3’ün, hatta yüzde 2,97’nin altında bir oran açıklanacağını varsayıyordum ama enflasyon beklentim yüzde 3’ün üstündeydi. Zaten 29 Eylül tarihli yazımda “Eylül enflasyonu 3’e zor sığar ama 2,97 kırmızı çizgi” derken kastettiğim de enflasyonun normalde yüzde 3’ün üstünde gelmesi gerektiğiydi.

Kaldı ki ben de yüzde 2,5 dolayında bir oran tahmin etmiş olabilirdim; konu ben değilim zaten. Tahminler 2,5 dolayında yoğunlaştı diye açıklanan oranda “yanlışlık” aramanın mantıksızlığını vurgulamaya çalışıyorum.

Ağustostan sonra eylülde de tahminlerin açıklanan oranın altında kalması acaba biraz da tahmin yapanların otosansüründen mi kaynaklanıyor diye düşünmeden edemiyorum.

Bundan sonrası önemli

Eylül ayı artışının yüzde 3,23 olarak gerçekleşmesi ne anlama geliyor, gelin önce onlara bakalım. Sırayla gidelim...

■ Merkez Bankası yüzde 24’lük hedefini daha yılın tamamlanmasına üç varken “yakaladı” ve geçti.

■ Daha şunun şurasında bir ay önce açıklanan OVP’de bu yılın enflasyon hedefi yüzde 28,5 olarak yer almıştı. Eğer son üç ay toplamında yüzde 2,45’lik artışta kalınabilirse yüzde 28,5 tutar. Üç ayda yüzde 2,45 artış da, aylık ortalama yüzde 0,8 artış demek. Yani yüzde 28,5 de “masal” oldu.

■ Yüzde 28,5 bir yana, 2025’in yüzde 30’un altında kapatılabilmesi de zora girdi. Yüzde 30, son üç aydaki artışın yüzde 3,64’ü aşmamasına bağlı. Bunun da hiç kolay olmayacağı ortada. Demek ki yüzde 30’un üstünde bir oran beklemek gerekiyor.

■ Son üç aydaki artış geçen yılla aynı düzeyde oluşursa (yüzde 6,27) doğal olarak yıl sonu oranı eylül sonundaki yüzde 33,29 olacak. Bu da son üç aydaki aylık ortalama artışın yüzde 2’de kalmasıyla mümkün.

Vatandaşın merak ettiği...

Eylül oranıyla birlikte yıllık oranın yönünü yukarı çevirmesi dezenflasyon sürecinin kesintiye uğradığını gösterdi. Her ne kadar Maliye Bakanı Şimşek dezenflasyon sürecinin devam ettiğini söylüyorsa da oranlar pek öyle demiyor. En azından eylülde bu sürecin kesintiye uğradığı tartışma götürmez.

Vatandaş ise ne bir takım tanımlarla ilgili, ne neyin devam edip etmediğiyle... Vatandaş başka şeyleri merak ediyor...

■ Bankalar, Merkez Bankası’nın faiz kararından sonra mevduat faizlerini indirmeye başlamıştı. Bu devam eder mi; ederse enflasyonla olan fark iyice kapanacak, reel faiz neredeyse kalmayacak. O durumda ne yapalım?

■ Faiz indirimi devam ederse dövize yönelme artar ve bu durumda kurda bir patlama yaşanır mı? Şimdiden döviz mi alalım?

■ Bütün bunların olmaması için Merkez Bankası faiz indirimine ara mı verir, yoksa başka bir adım mı atılır?

Acaba TCMB rahatladı mı?

Eylül enflasyonunun yüzde 3’ün üstünde olabileceğine dönük 29 Eylül’deki yazımdan bir bölümü tekrarlamak istiyorum:

Kim bilir, böyle bir durum (eylül enflasyonunun yüzde 3’ün üstünde olması) Merkez Bankası’nın belki de işine gelecek, Merkez üzerindeki faizi indir baskısını daha az hissedecek.

Enflasyonu düşürememek Merkez Bankası için tabii ki başarısızlıktır. Ama şu da ortada, Merkez Bankası uzun süredir enflasyonla mücadeledeki başarısızlığı zaman zaman -haklı ya da haksız başkalarına atıyor. Örneğin maliye politikası deniliyor. Son olarak da vatandaşın altın almasının enflasyonla mücadeleyi zora soktuğu ileri sürülmedi mi?

Peki şu durumda Merkez Bankası faiz indirimine devam eder ve 23 Ekim’deki PPK toplantısında faiz yüzde 40’ın altına indirilir mi?

İşte sorunun yanıtı...

İkinci Dünya Savaşında iki asker Almanlara esir düşer. Askerlerden biri diğerine kendilerine ne yapabileceklerini sorar. O da başlar anlatmaya:

“İki ihtimal var; ya bizi öldürürler ya da esir kampına yollarlar.

Öldürürlerse sorun yok. Kampa gidersek bir süre daha yaşarız, sonra yine iki ihtimal var; ya kurşuna diziliriz ya da gaz odasında öldürülürüz.

Kurşuna dizilirsek sorun yok. Gaz odasına gidersek iki ihtimal var; bizden ya sabun yaparlar ya da kağıt.

Sabun yaparlarsa sorun yok. Kağıt yaparlarsa iki ihtimal var; ya gazete kağıdı ya da tuvalet kağıdı.

Gazete kağıdı yaparlarsa sorun yok; ama tuvalet kağıdı olursak işte o zaman...”

0,11 puanlık yanılma

Eylül enflasyonunun yüzde 3’ten yüksek olabileceğine dönük 29 Eylül’deki yazımı yedi kalemdeki fiyat artışına dayandırmıştım.

Kira, dizel otomobil, benzinlielektrikli otomobil, benzinmotorin, otobüsle şehir içi yolcu taşımacılığı, üniversite eğitimi ve öğrenci yurtları kalemleri.

Bu kalemlerde tahmin ettiğim zamları esas alarak ve bu kalemlerin TÜFE’deki ağırlıklarını kullanarak bunlardan eylül enflasyonuna 1,28 puanlık bir etki geleceğini yazmıştım.

TÜİK’in açıklamasından sonra bu kalemlerdeki zamların gerçekleşen etkisini yeniden hesapladım. Bulduğum etki 1,39 puan...

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com