Küresel teknoloji devriminin etkilerini değerlendiren Tera Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emre Tezmen, dünya ekonomisinin tarihsel bir dönemeçten geçtiğini belirterek, yaşanan dönüşümün yalnızca ekonomik paradigmayı değil, siyasal ve toplumsal düzenleri de kökten değiştirdiğini söyledi. Tezmen, mevcut gelişmeleri “tektonik bir değişim” olarak tanımlayarak, “Bugün artık 20. yüzyıl anlayışlarıyla ne ekonomiyi değerlendirmek, ne de finans sektörünü yönetmek mümkün” dedi.
“Yeni teknolojiler yalnızca sektörleri değil, bütün uygarlık anlayışını yeniden şekillendiriyor”
Tezmen, yapay zekâ, uzay teknolojileri, otonom robotlar, kuantum bilgisayarlar ve biyoteknoloji gibi alanlarda yaşanan gelişmelerin etkisini şöyle değerlendirdi:
Tarih boyunca her büyük teknolojik sıçrama tüm üst yapıyı değiştirmiştir. Bugün yaşadığımız şey, bunun çok daha büyük bir versiyonu. Yapay zekâdan genetik bilimlerine, dijital paradan karanlık fabrikalara kadar her alanda devrim niteliğinde kırılmalar yaşanıyor. Bu kırılmaların ekonomik teorilere bile meydan okuduğu bir dönemdeyiz.
Geleneksel ekonomi teorilerinin 20. yüzyılın sanayi toplumuna göre şekillendiğini hatırlatan Tezmen, yeni teknolojilerin ortaya çıkardığı veri ekonomisi, otomasyon, algoritmik karar alma ve dijital varlık yapılarının mevcut modelleri geçersiz kıldığını ifade etti.
“Ekonomi biliminin kendisini güncelleme zorunluluğu var”
Konuşmasında akademi dünyasına da özel bir yer ayıran Tezmen, üniversitelerin yeni dönemin teorik altyapısını hazırlamakla yükümlü olduğunu belirterek şöyle konuştu:
Bugün nesnelerin interneti, robotik üretim, kuantum bilişim ve blockchain konuşuluyorsa; bundan 100 yıl önce yazılan modellerle ekonomi politikası üretilemez. Teoriler güncellenmezse, uygulanan politikalar da etkinliğini kaybeder.
Tezmen, teknolojinin değişim hızının da her geçen gün arttığını, bu nedenle hem devletlerin hem özel sektörün sürekli uyum sağlamak zorunda olduğunu vurguladı.
“Türk iş dünyası esnek, çevik ve hızlı uyum kabiliyetiyle öne çıkıyor”
Tezmen, Türk iş dünyasının bu dönüşüme hızla adapte olduğunu belirterek, sahadaki gözlemlerinden de örnekler verdi:
“Türk girişimcisinin adaptasyon kabiliyeti gerçekten çok yüksek. Startup kültürü artık yerleşti. Üniversitelerimizde gençler inanılmaz projeler üretiyor. Bunu birebir görüyorum.”
Türkiye’de dijital girişimcilik alanında ortaya çıkan başarı hikâyelerinin yalnızca oyun sektörüyle sınırlı olmadığını belirten Tezmen, savunma sanayinin yükselişinin de Türkiye’de yeni bir teknolojik özgüven oluşturduğunu söyledi.
“Tersine beyin göçü başladı”
Son dönemde özellikle biyoteknoloji ve yaşam bilimleri (life sciences) alanında Türkiye’ye artan ilgi olduğuna dikkat çeken Tezmen, mevzuat düzenlemelerinin de etkisiyle bu alanda girişimlerin çoğaldığını ifade etti. Bu gelişmeyi şu sözlerle değerlendirdi:
“Genetik, rejeneratif tıp, biyoteknoloji gibi alanlarda Türkiye artık bir cazibe merkezi olmaya başlıyor. İlk kez tersine beyin göçüne dair net işaretler görüyoruz.”
Finans sektörü için uyarı: “Yeni nesli anlamayan ayakta kalamaz”
Teknolojik dönüşümün finans sektöründeki etkilerine özel bir vurgu yapan Tezmen, bankaların ve sermaye piyasalarının yeni iş modellerini anlamak zorunda olduğunu söyledi. Geleneksel finans kurumlarının startupları geç fark etmesinin pahalıya mal olabildiğini belirten Tezmen, şunları kaydetti:
Bir dönem yüzüne bakılmayan şirketlerin daha sonra milyar dolarlara satıldığını görüyoruz. Bu kez bankalar bu firmaların peşinden koşuyor. Finans sektörü genç girişimcileri ve onların dünyasını daha iyi anlamalı.
Bankacılık ile sermaye piyasalarının rekabetçi değil, tamamlayıcı yapılar olduğunu hatırlatan Tezmen, bu ikilinin koordinasyon içinde çalışması hâlinde Türkiye’de büyük başarı hikâyelerinin ortaya çıkacağını vurguladı.
“Türk bankacılığı dünya ile rekabet edecek düzeyde”
Yıllarca uluslararası finans piyasalarıyla çalıştığını belirten Tezmen, Türk bankacılığının dünya ortalamasının üzerinde bir dinamizme sahip olduğunu söyledi. Türkiye’deki finans kurumlarının esnekliği, teknolojik kabiliyeti ve insan kaynağının çevikliği sayesinde küresel rekabette güçlü bir konuma gelebileceğini belirtti:
“Türk finans sektörünün dünyanın her yerinde iş yapabileceğinden zerre kadar şüphem yok. Hedefimizi yüksek koymalıyız. Finans sektörü sadece bölgesel değil, küresel bir aktör olabilir.”
BDDK’nın düzenlemelerinin sektöre sağladığı disiplin ve esneklik dengesinin de bu rekabet gücünde payı olduğunu vurgulayan Tezmen, finans ekosisteminin tüm unsurlarıyla kendine güvenmesi hâlinde dünya ölçeğinde bir hamle yapılabileceğini söyledi.
“Türkiye yeni ekonominin güçlü aktörlerinden biri olabilir”
Konuşmasının sonunda Türkiye’nin teknoloji çağındaki rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tezmen, dijital dönüşüm hızlandıkça Türkiye’nin rekabet gücünün daha da artacağını belirtti:
Bugün eksiklerimiz var ama geçmişe kıyasla onları kapatacak bir dinamizmimiz de var. Yapay zekâdan veri merkezlerine kadar daha hızlı yol almamız gerek, ama doğru yoldayız.
Tezmen, Türkiye’deki teknolojik girişimlerin, savunma sanayinin ve gelişen finans ekosisteminin birbirini besleyerek büyük bir sıçrama potansiyeli oluşturduğunu ifade ederek sözlerini tamamladı:
“Türkiye değişimin farkında. Şimdi bu farkındalığı dünya çapında başarıya dönüştürme zamanı.”





