Merkez Bankası hafta sonu yine bir dizi makroihtiyati önlem açıkladı. Bu önlemleri kayda girmesi ve topluca bulunması açısından yeniden hatırlatalım:
■ Yabancı para mevduat için zorunlu karşılık oranları tüm vadelerde 200 baz puan artırıldı.
■ Yurt içi yerleşiklerle yapılan bir yıla kadar vadeli yabancı para cinsinden repo işlemlerinden sağlanan fonlar için zorunlu karşılık oranı 400 baz puan artırıldı ve hesaplama yönteminde değişiklik yapıldı.
■ Tüzel kişi TL mevduat payı yüzde 60’ın altında olan bankalara, ilgili pay için aylık 0,3 puan artış hedefi getirildi.
■ TL mevduat için tesis edilen zorunlu karşılıklara Merkez Bankası ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin yüzde 84’ü yerine yüzde 86’sı oranında faiz veya telafi ödemesi yapılmasına karar verildi.
■ Hazine ve Maliye Bakanlığının kararına istinaden, İhracat Genelgesi’nde yapılan değişiklikle, ihracat bedellerinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına asgari satış oranının 31 Temmuz 2025 tarihine kadar yüzde 35 olarak uygulanması kararlaştırıldı.
■ Firmaların ihracat bedeli dövizlerinin TL’ye dönüşümünün desteklenmesi uygulaması kapsamında sağlanan döviz dönüşüm desteği oranı 31 Temmuz 2025 tarihine kadar yüzde 3’e yükseltildi.
YA DOKTOR VE TEDAVİSİ YANLIŞ YA DA...
Bir rahatsızlığınız var, kalkıp doktora gittiniz. Muayene, tahliller; doktor bir teşhis koydu ve birtakım ilaçlar verdi.
Aradan bir zaman geçti ama sıkıntınız hâlâ devam ediyor. Sorun nerede olabilir?
■ Ya doktor ve tedavisi yanlıştır.
■ Ya tahliller iyi yapılmamıştır ve sonuçlar doğru değildir.
■ Ya doktorun verdiği ilaçları düzenli almıyor, önerdiği gibi yaşamıyorsunuzdur; aile fertleri de size yardımcı olmuyordur.
Durumunuzu düzeltmek için nereden başlarsınız?
■ Hemen yeni bir doktora mı koşarsınız?
■ Yeniden tahlil yaptırmaya mı niyetlenirsiniz?
■ Hatayı biraz da kendinizde ve çevrenizde arar ve yaşamınızı değiştirmeyi mi tercih edersiniz?
BİR DAHA, YENİDEN...
Merkez Bankası’nın hafta sonu açıkladığı önlemler, kimi birebir, kimi benzer şekilde olmak üzere daha önce de alındı; sonra işler yoluna girer gibi oldu ve önlemler yavaş yavaş gevşetildi.
Şimdi bir anlamda başa dönülüyor. Bunun nedeni çok açık; 19 Mart süreci...
19 Mart’ta öyle bir adım atıldı ki, Türkiye son birkaç yıldaki kazanımını -ona da ne kadar kazanım denilebilirse artık- bir anda geri verdi. Neredeyse başlanılan yere dönüldü. Hem de çok yüksek bir maliyet ödenerek.
İki yıl boyunca yapılan onca fedakarlığın, çekilen onca eziyetin sonu başa dönmek oldu.
AH O AİLE FERTLERİ!
Yani doktor ve önerdiği tedavi sorunu kökten çözmekten çok uzaksa da iyi kötü işe yarıyor gibiydi. En azından “sancı” biraz azalmıştı.
Ama aile içindeki didişme yok muydu? Bu didişme aile içinde kalsa iyiydi, komşulara ve onlarla olan ilişkilere de sıçrıyor ve gerilim artıyordu. Hastayı düşünen yoktu. Komşularla kavga fena halde sinir bozucu hale gelmişti.
Hasta ilacını alsa bile kavga, gürültü, bağırış, çağırış ve tüm bunların yarattığı stres ilaçların az da olsa olumlu etkisini tümüyle yok etmişti. Üstelik bünye biraz rahatlar gibi olunca ilaçlar hem sayı, hem doz olarak azaltılmıştı ama şimdi yine doktorun kapısı aşındırmak, yeni reçete peşinde koşmak kaçınılmaz hale gelmişti.
Komşularla sürekli kavga halinde olan ailenin büyükleri bundan hiç şikayetçi görünmüyordu, hatta bu durum sanki hoşlarına gidiyor gibiydi. Ama küçük çocuklar olan biteni kaygıyla izliyor; okula moralleri bozuk gidiyor, ceplerine giren harçlık da her geçen gün azalıyordu.
Evin rahatsız olan ve ilaçlarla ayakta durabilen delikanlısı isyan edip evden gitmeyi düşünmüyor değildi ama ekonomik yönden kendini bağımsız hissetmiyordu. Yalnızca ekonomik yönden mi, ailesinden de fena halde çekiniyordu. Adını koyamadığı bir bağımlılık hissi içindeydi.
Zar zor dışarı çıktı, bir arkadaşından rica etmiş ve yeni bir doktor bulmuştu; arkadaşının arabasıyla doktora doğru yola çıktılar. Verilecek ilaçlar çok farklı olmayacaktı; artık ezberlemişti, en azından adı değişse de ilaçların etkin maddesi hemen hemen aynıydı. Doktorlar daha çok “Sakin olmalısın” diyeceklerdi ama evdeki kavga gürültü bitmiyordu ki...
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.