Önemli bir verimlilik problemi yaşanıyor. Açlık sınırının altındaki bir ücret düzeyi bile çoğu şirketin ‘yeteri kadar’ kârlı olmasını sağlamıyor demek ki

Enflasyonu yüzde 31’den hiç olmazsa yüzde 20-25 aralığına indirmek için kur artışının enflasyonun altında kalması gerekiyor. Dolayısıyla, kurun düzeyinden yakınmalar devam edecek

Önemli bir verimlilik problemi yaşanıyor. Açlık sınırının altındaki bir ücret düzeyi bile çoğu şirketin ‘yeteri kadar’ kârlı olmasını sağlamıyor demek ki

2025’in ilk üç çeyreğinde bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde 4 oranında büyüdük. Yılın tamamında büyüme oranı bunun biraz altında kalacak. 2025 sonu enflasyonunun ise yüzde 31 civarında gerçekleşeceği anlaşılıyor. Merkez Bankası politika faizi yeni yıla girerken yüzde 31 düzeyinde. Buna karşılık ticari krediler yüzde 47, tüketici kredileri ise yüzde 55’lerde. Reel kesimin 2026 sonu için beklediği enflasyon düzeyi ise 2025 sonunda gerçekleşecek enflasyondan bile yüksek: Yüzde 34,8.

Ekim itibarıyla son 12 ayın cari açığı 22 milyar dolarda kaldı; Türkiye ekonomisi için düşük sayılabilecek bir düzey. 2017 sonunda 445 milyar dolar olan ve Trump’ın sevimsiz mesajları ile başlayan ABD yaptırımlarının ekonomimizi ılımlı da olsa krize sokmasının temel nedeni olan uluslararası yatırım pozisyonu açığımız Ekim 2025’te 323 milyar dolara düşmüş vaziyette. Bütçe açığı-GSYH oranı yüzde 3,5 dolaylarına inecek gibi görünüyor. Faiz dışı bütçe ise dengeye doğru gidiyor. Kamu borcunun GSYH’ye oranı yüzde 22,5 gibi düşük bir düzeyde.

Asgari ücret ve açlık sınırı arasındaki fark giderek açıldı

Bunlar ‘soğuk’ saptamalar. ‘Bile’ ve ‘düşük sayılabilecek’ gibi birkaç vurgu dışında yorum yapmadım. İsteyen istediği gibi değerlendirsin. Ama öyle yakıcı bir sorun var ki böyle vurgulara bile gerek yok durumun vahametini anlatmak için. 2025’in tümünde asgari ücret Ankara’da yaşayan dört kişilik bir aile için hesaplanan açlık sınırının altında kaldı. Artan fiyatlarla birlikte ikisi arasındaki fark giderek açıldı. Yılın başında 22.130 lira olan açlık sınırının Aralık ayında 30 bin lira civarında oluşması bekleniyor. Buna karşılık asgari ücret bütün bir yıl 22.104 liraydı. Dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı ise 100 bin liraya dayandı. “Açlık ve yoksulluk sınırları yüksek hesaplanıyor” diye geçiştirilecek bir durum yok ortada. Diyelim ki yüzde 10-15 yüksek hesaplanıyor; ne değişecek? Çalışanların önemli bir kısmı asgari ücrete çok yakın ücret elde ediyor. Emeklilerin belirgin bir kısmının geliri ise asgari ücretin altında kalıyor.

Buna karşılık, son aylarda aynı yoğunlukta olmasa da yıl boyunca asgari ücretin düzeyinden şikâyet eden, dış piyasalarda rekabet edilemediğinden dem vuran bir şirketler kesimi var. Elbette hepsi yakınmıyor ama sonuçta sık da duyduğumuz bir şikâyet bu. İki temel nedeni var. Birincisi, önemli bir verimlilik problemi yaşanıyor. Açlık sınırının altındaki bir ücret düzeyi bile çoğu şirketin ‘yeteri kadar’ kârlı olmasını sağlamıyor demek ki. İkinci neden ise özellikle ihracat yapan şirketler için geçerli: Kur artışı enflasyonun altında seyretti bütün bir yıl; bu da bazı sektörlerde önemli sorunlar yarattı. Mesela tekstil, giyim ve deri sektörlerinde belirgin bir üretim azalması ve istihdam kaybı yaşandı. Bu iki neden kadar belirgin olmasa da bir üçüncü neden daha var: Avrupa Birliği’nin karbon ayak izi gibi düzenlemelerine uyum göstermekte zorlanılması.

Büyük şirketlerin dışında kalanların verimlilik için desteğe ihtiyacı var

İlk iki neden 2026’da da bizimle olacak. Çok muhtemelen üçüncüsü de. Verimlilik bugünden yarına yükseltilebilecek bir şey değil. Özellikle büyük şirketlerin dışında kalanların bu konuda desteğe ihtiyaçları var. Ufukta böyle tasarımı ve uygulaması zor olan bir ekonomi politikasına ilişkin adım atılacağına dair emare var mı? Bildiğim kadarıyla yok. Öte yandan, enflasyonu yüzde 31’den hiç olmazsa yüzde 20-25 aralığına indirmek için kur artışının enflasyonun altında kalması gerekiyor. Dolayısıyla, kurun düzeyinden yakınmalar devam edecek. Sendikalaşma oranı çok düşük olan çalışan kesimin içinde bulunduğu durum da sürecek. Öyle ya, 2026 için açıklanan asgari ücret daha bismillah yılın ilk gününe açlık sınırın yüzde 7 altında başlayacak. Asgari ücrete yıl ortasında bir artış yapılmayacaksa, açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki fark giderek açılacak.

Hepinize güzel bir yıl dilerim.

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com