Türkiye ne yazık ki garip ekonomi politikalarının sık gözlendiği bir ülke. Eylül 2021’de başlayan politikada bunlardan biri, Türkiye’yi enflasyon liginde üst sıralara taşıdı.

Bugün faizler düşürülse de sonuçlar tartışmalı; geçmiş uyarılar dikkate alınsaydı belki tablo farklı olabilirdi.

Yazıyı ‘kaleme almak’ için klavyenin başına oturduğumda henüz Kasım ayı enflasyonu açıklanmamıştı. Ama enflasyon üzerine yazmaya karar vermiştim. Açıklanmadan ne yazacaktım? Kolay: Başımızı bu belanın nasıl geldiğini bir kez daha hatırlatmakta yarar var. Özellikle şu anda uygulanmakta olan programın eksikliği nedeniyle sonuç alınmasının gecikmesi, bu süreçten şirketler kesiminin çok fazla şikâyetçi olmasına yol açıyor. Gerçi son açıklanan GSYH verisi ekonomide işlerin ‘tıkırında’ olduğunu söylüyor ama sanayicilerin en azından bir kısmı o kanıda değil.

Fö Haber Tablo 04122025

Şunu söylemeden edemeyeceğim: Bugün şikâyetçi olanlar, enflasyonu sıçratıp Türkiye’yi yüksek enflasyon liginde altıncılığa yükselten ve bugünkü politikalara yol açan uygulamalardan neden şikâyet etmediler? Grafikte Ocak 2021-Kasım 2025 arasında beklenen reel kredi faizinin seyri yer alıyor. Kredi faizinin herhangi bir aydaki değeri, şirketler kesiminin o ayda bir yıl sonrası için beklediği enflasyondan arındırılarak hesaplanıyor.

Grafik çok çarpıcı: Eylül 2021’de başlayan ‘garip’ para politikası ile ‘korkunç’ düzeyde negatif reel faizler gözleniyor. Özellikle seçim öncesindeki bir yıl çok çarpıcı. 2022’nin ikinci yarısı ile 2023’ün ilk yarısını kapsayan dönemde reel kredi faizleri eksi yüzde 20 ile eksi yüzde 33 arasında geziniyor. Herhangi bir iktisatçıya bu grafiği gösterseler, nerede gözlendiğini söylemeseler ve fikrini sorsalar, alınacak cevap çok büyük ihtimalle “hangi ülkede yaşanıyor ise o ülkenin yakın gelecekte hali duman olacak” şeklindedir.

Kıssadan hisse şu: Böyle bir ekonomi politikasını eleştirmeyip şimdi ses yükseltmek olmuyor. Ama Türkiye ne yazık ki garip ekonomi politikalarının sık gözlendiği bir ülke. 1993 sonunda yüzde 80’ler düzeyindeki borçlanma faizine razı olunmayıp, kuru dört ayda üç katına sıçratıp, ekonomiyi krize sokan ve yüzde 400 borçlanma faizine razı olunmak zorunda kalınan dönemi hatırlayın. Büyük bir istihdam ve üretim kaybı yaşamıştık. Ya da 2010-2017 arasında şirketler kesiminin (döviz cinsinden borçlanmanın 2009’da kolaylaştırılması sonucunda) döviz cinsi açık pozisyonlarının nasıl patladığını anımsayın. Bilançoları son derece kırılganlaştıran bu ortamda Trump’tan “ekonominizi mahvederim (meali, borcunuzu ödemek üzere yeniden borç bulmanızı önlerim)“mesajları gelince nasıl da krize girmiştik. Özellikle enerji ve inşaat sektörleri büyük darbe almıştı.

Eylül 2021’de başlayan politika da öyle bir politika. Enflasyon ve politika faizi yüzde 18 düzeyindeyken; beğenmedik, geldiğimiz noktaya bakın. Şimdi politika faizi yüzde 39,5; muhtemelen haftaya yüzde 38’e düşürülecek diye seviniyoruz. Zira enflasyon da yüzde 32’nin altına düşecek. Bu arada Kasım ayı enflasyonu açıklandı: Yıllık yüzde 31,1, aylık ise yüzde 0,9. Aylık enflasyon (mevcut koşullarda) oldukça düşük. Hayırlı olsun.

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com