Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı - TEPAV, Para Politikası Kurulu’nun 11 Aralık Perşembe günü gerçekleştireceği yılın son faiz toplantısı öncesinde Merkez Bankası’na Mevlana’nın sözüyle seslendi:
“Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!”
TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu tarafından hazırlanan aralık ayına ilişkin değerlendirme notunda, para politikasında güven ve öngörülebilirliğin sağlanabilmesi için enflasyon hedefi ile politika faizi arasındaki uyumun açık biçimde ortaya konulmasının gerekliliği vurgulandı.
Güven Sak, Fatih Özatay, Burcu Aydın, Coşkun Cangöz, Ekrem Cunedioğlu, Ali Çufadar, Gülbin Şahinbeyoğlu ve Hakkı Hakan Yılmaz’dan oluşan Çalışma Grubu tarafından hazırlanan değerlendirme notunda perşembe günkü toplantıya ilişkin şu ifade çok kesin ve vurucu:
- 2026 sonu enflasyon hedefi değiştirilmeyip yüzde 16 düzeyinde kalacaksa politika faizi sabit tutulmalıdır.
- Ancak 2026 yıl sonu hedefi, Merkez Bankasının yakın dönem uygulamalarının ima ettiği gibi yüzde 20-25 aralığına güncellenecekse politika faiz oranı 200 baz puan düşürülmelidir.
“Hedef-araç uyumu netleştirilmeli”
TEPAV’ın aralık ayına ilişkin 24’üncü Para Politikası Değerlendirme Notu’nda, mevcut enflasyon görünümü, beklentiler ve Merkez Bankası uygulamalarının birlikte ele alınması suretiyle para politikasında hedef-araç uyumunun netleştirilmesinin önemi vurgulandı.
Değerlendirme notunda, Türkiye’nin Ekim 2025 itibarıyla aylık yüzde 2,55’lik tüketici enflasyonu ile G20 ülkeleri arasında ilk sırada yer aldığı; yıllık enflasyonda ise Arjantin’i geride bırakarak OECD ülkeleri içinde en yüksek enflasyona sahip ülke konumunu sürdürdüğü belirtildi.
Notta, enflasyon beklentilerinin çıpalanamadığına özellikle dikkat çekilerek, 2026 yıl sonu için yüzde 16 olarak belirlenen resmi enflasyon hedefine karşın piyasa beklentisinin yüzde 23,2, reel sektörün Kasım 2026 için öngördüğü enflasyonun ise yüzde 35,7 düzeyinde oluşmasının, para politikasının güvenilirliğinin zayıfladığına işaret ettiği vurgulandı.
Değerlendirmede ayrıca, mart ayından bu yana yaşanan iç siyasi gelişmeler ile küresel ticarette artan korumacı eğilimlerin belirsizlikleri daha da yoğunlaştırdığı belirtilirken bu koşullar altında risk priminin kalıcı biçimde düşürülememesi hâlinde makroekonomik istikrarın sağlamlaştırılmasının giderek zorlaşacağına dikkat çekildi.
“İki seçenek var”
TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu, mevcut belirsizliğin giderilmesi için daha önce de belirttiğim gibi iki seçeneğe işaret ediyor. TEPAV, 2026 yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 16 düzeyinde korunması durumunda politika faizinin mevcut seviyesinde sabit tutulması gerektiği dile getiriyor ve “Bu hedefle uyumsuz bir faiz indiriminin, para politikasının bütünlüğünü ve inandırıcılığını zedeleyeceğini” belirtiyor.
Buna karşılık, 2026 yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 20–25 aralığına revize edilmesi halinde, 200 baz puanlık bir faiz indiriminin hedefle uyumlu ve rasyonel bir tercih olacağı ifade ediliyor.
Peki TCMB ne yapar?
TEPAV’ın önerisini özet olarak böyle…
“Enflasyon yüzde 16’ya düşürülecek yaklaşımına sıkı sıkı bağlı kalınacak, bu amaçla yol alınacaksa, değil 200 ya da 100 baz puan, faize hiç dokunulmaması gerekir. Sıkı para politikası duruşu devam etmeli.
Ama yok eğer enflasyon da 2016 için yüzde 16 sözde kalacaksa -ki son dönemlerde o yönde imalı açıklamalar var, örneğin yüzde 20’yi başarı olarak dile getiren söylemler- o zaman faizi indirmekte bir sakınca yok, çünkü enflasyonla mücadele biraz rafa kalkmış gibi.”
Bu görüşü dile getiren yalnızca TEPAV değil. Prof. Dr. Ali Hakan Kara da aynı görüşte. Hatta Prof. Kara, sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda “Mevlana Merkez Bankacılığı teriminin telif hakkı bana aittir, ilgililere duyurulur” diyerek TEPAV ile hoş bir polemiğe girdi ve şu soğuk ekonomi ortamına renk getirdi. Çünkü kendisi de Bloomberg HT’de 27 Kasım’da katıldığı bir programda aynı ifadeyi kullanmış ve Merkez Bankası’nın “Ya olduğu gibi görünmesi ya göründüğü gibi olması, hareket etmesi” gerektiğini ifade etmişti.
Aklın yolu bir ama perşembe günü Merkez Bankası bu önerilere göre davranır mı? Böyle bir beklenti neredeyse hiç yok. Hele hele kasım ayındaki enflasyonun çok düşük gelmesinden sonra faizin çok daha yüksek oranda indirilmesi gerektiğini düşünenler arttı bile. Daha önce ağırlıkla 100 baz puan gibi bir indirim dile getirilirken şimdi tahminlerde ağırlık 200 baz puanda yoğunlaşıyor.
Yüzde 16 revize edilir mi?
Merkez Bankası enflasyon ara hedefleri olağanüstü gelişmeler yaşanmadığı takdirde revize etmeme kararlığında. Bu yüzden de 12 Şubat 2026’da açıklanacak 2026’nın ilk enflasyon raporunda bir revizyon olasılığı çok düşük görünüyor. Bu konuda kesin bir yargıya varmak için tabii ki özellikle aralık ve ocak enflasyonlarından sonra oluşacak yıllık orana bakmak gerekecek.
Belki Merkez Bankası bu raporda yüzde 16’lık hedefini değiştirmeyip yüzde 13-19 aralığında olan tahminini yukarı çeker.
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.





