Sanayi üretimi takvim etkilerinden arındırılmış hesaplamaya göre mayıstan sonra haziranda da geçen yıla göre önemli bir artış gösterdi.

TÜİK’in açıkladığı verilere göre mayısta yüzde 5 düzeyinde gerçekleşen artış oranı, haziranda daha da yükseldi ve yüzde 8,3 oldu.

Bir yanda sanayiciden yükselen “Dayanacak gücümüz kalmadı, artık üretemiyoruz” şeklindeki feryatlar, diğer yanda bu feryatları destekler nitelikteki kapasite kullanım oranı düşüklüğü... Ama öte yanda bu üretim artışı!

Bu ne yaman çelişki değil mi! Hangisi doğru ki?

Sanayici feryat ederken durumunu abartıyor olabilir mi? Belki! Ama o zaman kapasite kullanım oranının düşüklüğünü nasıl açıklayacağız?

Sanayicinin yakınmalarını bir kenara koyup daha somut verilerden gidelim...

Hem kapasite kullanım oranı düşecek, hem de bununla çelişecek şekilde sanayi üretiminde hızlı artış yaşanacak... Ya bu verilerden biri yanlış ya da hesaba katılması, göz önünde bulundurulması gereken bir ayrıntı var.

Kapasite kullanım oranını Merkez Bankası hesaplıyor ve imalat sanayindeki durum çok fena görünüyor.

TÜİK’in açıkladığı sanayi üretimi ise takvim etkilerinden arındırılmış hesaplamaya göre geçen yıla göre dört aydır sürekli artıyor, üstelik artış oranı da büyüme eğiliminde.

İşte bu durum ilk bakışta bir çelişki gibi görünüyor; hangisi doğru?

BİR ÇELİŞKİ YOK

Aslında ortada bir çelişki yok. Çünkü sanayide genele yayılan bir üretim artışı yok.

Belli sektörlerdeki rekor düzeylerde gerçekleşen üretim artışı, toplam oranı yukarı çekiyor. Hepsi bu!

Önce toplam sanayi üretimine sektörler bazında bakmakta yarar var...

▶ Toplam artış yüzde 8,3 olmakla birlikte bu oranın oluşmasını sağlayan neredeyse tümüyle imalat sanayi. Haziranda geçen yıla göre imalat sanayinde yüzde 9,5 artış var. Madencilikte yüzde 0,1 artış, elektrikte yine aynı oranda yüzde 0,1 düşüş olmuş.

MAL GRUPLARINA GÖRE...

Bir de mal gruplarındaki değişime ve bu değişimin toplam sanayi üretimine olan etkisine (puan olarak) bakalım...

▶ Ara mal üretimi yüzde 7,6 (katkı 2,9 puan), dayanıklı tüketim malı üretimi yüzde eksi 1,4 (eksi 0,1 puan), dayanıksız tüketim malı üretimi yüzde 5,1 (katkı 1,2 puan), enerji yüzde 0,1 (katkı sıfır) ve sermaye malı üretimi yüzde 20 (katkı 4,4 puan).

İşte toplam sanayi üretimindeki rekor sayılabilecek yüzde 8,3’lük artışın nedeni belli oldu; sermaye malı üretimindeki artış.

Geçen yıla göre yüzde 20’lik bir oran ve toplama 4,4 puanlık bir katkı.

Çok basit bir yaklaşımla şöyle düşünelim; sermaye malı üretimindeki artış yüzde 20 değil de yüzde 2 olsaydı, toplama katkı da 4,4 puan değil 0,4 puan olacak ve böylece hazirandaki toplam üretim değişimi yüzde 8,3 yerine yüzde 4 dolayında kalacaktı. Bu hesaplama tabii ki bu kadar basit değil ama bir fikir oluşması açısından böyle bir örnek verdim.

SERMAYE MALI VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Sermaye malı üretimindeki bu hızlı artış, doğal olarak başka kalemleri de etkiliyor; daha doğru bir ifadeyle karşılıklı bir etkileşim var. İşte o kalem yüksek teknolojili ürünler grubu.

İmalat sanayinin teknolojik sıralamaya göre dört alt grubu var. Bu gruplarda haziranda geçen yıla göre kaydedilen artış ve bu artışın yüzde 9,5 olan imalat sanayindeki artışa katkısı şöyle:

▶ Düşük teknolojili ürünler yüzde 4,6 (katkı 1,7 puan), orta- düşük teknolojili ürünler yüzde 9,1 (katkı 2,9 puan), orta-yüksek teknolojili ürünler yüzde 2,6 (katkı 0,7 puan), yüksek teknolojili ürünler yüzde 88,2 (katkı 4,2 puan).

Yüksek teknolojili ürünler kapsamında temel eczacılık ürünleri, bilgisayarlar ve optik ürünler, ulaşım araçları gibi ürünler yer alıyor.

Bu ürünlerdeki yıllık üretim artışı da şöyle gerçekleşti:

▶ Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin üretimi yüzde 15,7, bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin üretimi yüzde 46, ulaşım araçlarının üretimi yüzde 54,9.

Yüksek teknolojili ürünler grubundaki genel artış yüzde 88,2 düzeyindeyken bu grupta yer alan alt kalemlerdeki artışın daha düşük düzeyde oluşması çelişki gibi görülebilir ama bir çelişki yok.

Örneğin ulaşım araçları grubunda yüksek teknolojili ürün sayılmayan bir araç da var, yine örneğin yüksek teknolojili ürün sınıfına giren drone da. Bu iki ürünün ortalamasındaki üretim artışı yüzde 55 görünüyor ama drone’da üretim artışı çok daha yüksek bir düzeyde olduğu için yüksek teknolojili ürün grubundaki artış yüzde 88’i buluyor.

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com