TÜSİAD geçen hafta önemli bir makroekonomik endeks yayımlamaya başladı: Maliyet bazlı rekabet gücü endeksi (TÜSİAD-RGE). Endeks, çeyrek dönemler itibariyle yayımlanacak. 2015’in ilk çeyreği ile 2025’in ilk çeyreği arasındaki veriler kamuoyuna duyuruldu. TÜSİAD'ın web sayfasındaki bilgiye göre endeksi üreten kuruluş Saha Analytics. TÜSİAD’a ise bu konuda Hakan Kara danışmanlık yapıyor. Hem Hakan Kara hem de endeksi üreten kuruluşun iki kurucusu Oğuz Atuk ve Şeref Saygılı eski Merkez Bankası mensupları.

Ara malı, enerji, iş gücü ve finansman maliyetleri başlığı altında toplanan dört ana kalemden oluşan endeks, 2022’nin başlarından bu yana rakiplerine kıyasla Türkiye’nin rekabet gücünde önemli bir azalma olduğuna işaret ediyor. Bu yılın ilk çeyreğinde bir yıl öncesinin aynı çeyreğine kıyasla yüzde 8,9 düşüş var endekste (düşüş rekabet gücünde kayıp anlamına geliyor). Bunun 4,8 puanı ara malı, 3,2 puanı ise işgücü maliyetindeki (rakip ülkelere kıyasla) artıştan kaynaklanıyor. Özellikle üç noktayı vurgulamak istiyorum.

Birincisi, rekabet gücü kaybımızın 3,2 puanı rakiplerimize kıyasla işgücü maliyetindeki artıştan kaynaklanıyor. Ülkemizde çalışanların yarıya yakını asgari ücret alıyor. Ezici bir çoğunluk ise asgari ücretin biraz altında (!), asgari ücret düzeyinde ya da onun biraz üzerinde gelir elde ediyor. Oysa asgari ücret Mayıs 2025’te dört kişilik ailenin açlık sınırının yüzde 12 altında, yoksulluk sınırının ise ancak yüzde 27’si düzeyindeydi.

Rakiplere kıyasla verimliliğimiz kötüleşmiş

İkincisi, yayımlanmaya başlanan endeksin bir de işgücü verimliliği dikkate alınarak hesaplanan biçimi var. TÜSİAD-RGEV. Rakip ülkelerin işgücü verimliliği düzeyine kıyasla Türkiye’nin işgücü verimliliği arttıkça maliyet bazlı endeksle ölçülen rekabet kaybının bir kısmının geri alınması mümkün olacaktır. Ne var ki 2015-2025 döneminde verimlilik ters yönde çalışmış. Rakiplere kıyasla verimliliğimiz kötüleşmiş ve rekabet gücümüzü biraz daha aşağıya çekmiş.

Üçüncüsü -ki bir eleştiri- verimlilik boyutuna maliyet boyutuna kıyasla daha az önem verilmiş. Farklı verimlilik göstergeleri kullanıldığında ne oluyor? Neden kullanılan gösterge seçilmiş? Endeksin verimlilik alt kaleminin maliyet alt kalemi gibi tek başına yayımlanması neden düşünülmemiş?

Bu saptamalar bizi önemli bir sonuca (tekrar) ulaştırıyor: Türkiye artık bir yol ayrımında. Belirgin biçimde verimliliğini artırmadan gidebileceği yer, açlık sınırının altında asgari ücret veren bir ülke olmaktan öte değil. Ancak, verimliliği artırıcı politikalar tasarlamak kolay değil. Bu politikalar ‘sanayi politikası’ üst başlığında toplanabilir. Güven Sak’ın dünkü yazısı bu yol ayrımına farklı bir açıdan yaklaşıyordu. Güven Hoca, Çin’in BAE’de kurduğu üretim üslerinden söz ediyor, iç piyasaya ürün satmakta zorlanan sanayicilerimizin dış piyasaya yönelmelerinin artık çok zorlaştığını vurguluyordu. Zira bölge ülkelere Çin artık daha rahat ulaşıyordu. Sonuç yine aynıydı: Verimliliği artırıcı politikalar yine ön plana çıkıyordu.

Yüksek verimlilikle çalışan uluslararası örnekleri dikkate almak lazım

Tekrar olacak ama “katma değerli üretim yapalım ki gelir düzeyimiz artsın = katma değerli üretim yapalım ki katma değerimiz artsın” anlamsızlığına düşmemek için aynı örneği bir daha vereyim. Verimlilik artırımının bir dolu alt bileşeni var. Bunlardan biri, aynı ürünü üreten işyerlerinden verimliliği düşük olanları yüksek olanların düzeyine getirmek. Bunu sadece ulusal düzeyde düşünmemek gerekiyor. Yüksek verimlilikle çalışan uluslararası örnekleri de dikkate almak lazım. Yerel ölçekte sınırlı ölçüde Türkiye’de yapılıyor: Model fabrika uygulamaları. Bu model fabrikalardaki eğitimlerden çok daha fazla sayıda küçük ve orta ölçekli işletmenin nasıl yararlanacağı, onların mühendislerinin (varsa) buralarda eğitilmelerinin yoksa bu konuda uzman mühendislerin geçici süreyle o işletmelere gönderilmelerinin maliyetlerinin kısmen de olsa devletçe karşılanması bir sanayi politikası seçeneği mesela. Ama sanayi politikası çok daha geniş bir alanı kapsıyor. Mesela doğrudan satın alma destekleri de var bu politikanın içinde. Üzerinde kafa yormak gerekiyor.

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com