Pluribus adlı yeni bir dizi izliyorum. Uzaydan gelen bir sinyal çözülmeye çalışılırken tüm dünyada anlık bir değişim yaşanır ve yalnızca on üç kişi dışındaki milyarlarca insan aynı bilgi düzeyine sahip olur ve aynı şekilde düşünmeye başlar. Bu on üç kişi dışında kalan tüm insanlar beyin ameliyatı yapmayı da, araba tamir etmeyi de, uçak kullanmayı da, tüm dilleri konuşmayı da bilir hale gelir. Daha önemlisi on üç kişi dışındaki herkes inanılmaz yardımsever ve müthiş iyimserdir. Dünya bir anda güzelleşmiştir. Ama acaba bunu sağlayanların, her kimse onlar, başka planları mı vardır, bunu da zamanla göreceğiz.

Yok yok, köşemi film eleştirisine ayırmadım, bu benim işim değil zaten. Yalnızca izlediğim iki bölümden aklımda kalanları ve sonrasına ilişkin kuşkumu yazdım.

Bu diziyi izlerken kasım enflasyonuna ilişkin tahminlerle de ister istemez bir bağlantı kurdum. Nasıl ki Pluribus’ta tüm dünya bir anda iyimser ve yardımsever hale geliveriyor, kasım ayı tahminlerinde de benzer bir durum mu var diye düşünmeden edemedim.

Belli kesimlerin dile getirdiği enflasyon tahminlerinde şimdiye kadar pek görülmedik ölçüde iyimserlik sergilendiği bilmem sizin de dikkatinizi çekiyor mu?

Sanki birileri kasım enflasyonunun yüzde 1’in altında kalacağı fikrini empoze etme uğraşı içinde.

Aylık artış elbette yüzde 1’in altında olabilir, olması elbette iyidir de bu tahminler bana biraz zorlama gibi gelmeye ve altından bir çapanoğlu çıkacakmış gibi görünmeye başladı.

Düşük oran tabii ki istenir de…

Enflasyonun düşük olmasını belli kesimler dışında tabii ki hemen herkes ister de kasım enflasyonuna dönük tahminlerin düşük geleceğine dönük tahminlerin altında sanki bazı hesaplar yatıyor gibi.

Ama bazı tahminler var ki, altı dolduruluyor, ciddi bir çalışmanın sonucu olarak ortaya bir oran konuluyor; kastettiğim o çalışmalar değil.

Kastettiğim aslında pek tahmin de değil zaten, temenni olarak dile getirilen oranlar.

Gıdada ucuzlama mı?

Gıda maddelerinin fiyatının kasım ayında fazla artmadığı, hatta bazı kalemlerde kayda değer gerilemeler görüldüğü ileri sürülürken Türk-İş’in açıkladığı oran tekzip gibiydi.

Türk-İş’e göre aylık mutfak harcamasında kasım ayında tam yüzde 4,98 artış oldu.

Bu hesaplama yalnızca Ankara’yı gösteriyor, TÜİK’in hesaplamasına göre daha dar kapsamlı; tamam ama bu oran yine de ciddi bir gösterge niteliğinde.

Ya akaryakıt zammı?

Kasım ayında ay ortalaması bazında benzine yüzde 3,5, motorine yüzde 6,3 zam geldi.

Türkiye’de beş birim akaryakıt tüketiliyorsa bunun 1’i benzin, 4’ü motorin.

Zam oranları bu tüketim kalıbına göre ağırlıklandırıldığında ortalama zam oranı yüzde 5,8 ediyor.

Akaryakıtın TÜFE’deki ağırlığı yüzde 3,3. Yüzde 5,8’lik zam bu ağırlıkla TÜFE’ye yansıdığında kasım enflasyonuna doğrudan etki 0,19 puanı buluyor.

Yalnızca doğrudan etki ve 0,19 puan, dolaylı etkiyi hiç hesaba katmıyorum bile.

Dolaylı etkiyi de iki türlü düşünmek gerek. Birincisi gerçek etki, ikincisi bahane etkisi. Ne yazık ki bunlardan ikincisi çok daha büyük dert.

Şimdi… Kasım enflasyonu yüzde 1 düzeyinde kalsa, şu durumda akaryakıt dışındaki kalemlerin toplam artışı yalnızca 0,81 puan demektir.

Bir bilgi notu … Ekim ayında TÜFE yüzde 2,55 artarken akaryakıttaki zam oranı ne miydi? Sıfır bile değildi, ekimde akaryakıt fiyatları yüzde 0,7 gerilemişti.

Akaryakıtın ucuzladığı ekim ayında yüzde 2,55 artış olurken, akaryakıtın yüzde 5,8 zam gördüğü kasımda enflasyonu yüzde 1’in altında beklemek!

Sanal düşüş niye istenir ki

Hani bir cinayet işlendiğinde polis faili aramaya “Bu kimin işine yarar” sorusunu sorarak başlarmış ya…

Aynı soruyu sorarak devam edelim…

Kasım ayında fiyatlar aslında daha yüksek arttığı halde düşük bir oran açıklanması kimlerin işine gelir?

Yılbaşında verilecek enflasyon farkından dolayı bu durumdan ekonomi yönetimi memnun olur tabii ki ama ben başka kesimleri kastederek soruyorum bu soruyu.

Kasım enflasyonu yüzde 1,00-1,50 arasında açıklanırsa yıllık enflasyon yüzde 31,25-31,90 arasında oluşacak.

Aylık oran yüzde 1 dolayında kalır, yıllık da yüzde 31,25’e gerilerse, ekim sonundaki yüzde 32,87’ye göre kayda değer bir düşüş sağlanmış olacak.

Gerçek artış örneğin yüzde 1 ya da yüzde 0,5 ise açıklamanın böyle yapılmasından tabii ki kimsenin rahatsızlık duyması söz konusu olamaz da ya gerçek oran daha yüksekken böyle bir açıklama gelirse?

Daha da ötesi, gerçek oranın daha yüksek olduğunu tahmin etmekle birlikte birileri “Gerçekleşme düşük olacak” diyerek kamuoyu oluşturmaya çalışıyorsa?

Hadi tekrar soralım:

“Düşük oran açıklanması kimin işine yarar?”

Faiz indirimi de faiz indirimi!

Bir kez daha vurgulama ihtiyacı duyuyorum…

Enflasyona ilişkin ciddi tahminde bulunan ve bu tahminlerin altını doldurabilenleri ayrı tutarak söylüyorum; enflasyonun düşük gerçekleşeceğini dile getirenlerin ortak beklentisi hemen hemen aynı:

“Merkez Bankası 11 Aralık’taki PPK toplantısında faizi daha fazla indirsin.”

Merkez Bankası’nın faizinin indirilmesi elbette iyi de ya gerçek enflasyonla olan makas çok daralıyor, hatta kalmıyorsa…

Ya bu indirim nihai amaç olan reel sektörün nefes almasına hizmet etmiyor ve sokaktaki vatandaşa hiç yaramıyorsa…

Ya bu indirim elinde kamu kağıdı bulunduğu ve faiz indiğinde bu kağıtların değeri arttığı için özellikle finans sektörünün işine geliyorsa…

Ama bu indirim Hazine’nin borçlanma faizlerinin gerilemesine hiç mi hiç etkide bulunmuyorsa…

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com

Kaynak: ekonomim.com