Yok yok ben demiyorum bunu, kabinede revizyon olacağını... Bitmek bilmeyen revizyon iddialarına atıfta bulunuyorum yalnızca... Zaman zaman fena halde depreşiyor revizyon iddiaları ya da beklentileri. Sanki ne olacaksa!
“Kabinede köklü revizyon bekleniyor...”
“Falanca bakanların koltuğu sallantıda...”
“Şu bakan eşyalarını topladı...” “Kabinede büyük revizyon için geri sayım...”
“Kabinede revizyon iddiası, hangi bakanların yeri sağlam?”
Türkiye’de yönetim şeklinin kökten değiştiği unutulmuş olamayacağına göre belli ki bu gerçek göz ardı ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllar önce, başbakanlığı döneminde “Gün gelecek Genelkurmay Başkanının adını kimse bilmeyecek” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Erdoğan’ın bunu söylerken kastı askeri vesayetin tümüyle biteceğiydi. Bu söz doğru da çıktı, şimdi Genelkurmay Başkanının adını kim biliyor ki?
Konu vesayet ya da vesayetin yok olması değil ama artık bakanların kimler olduğu da bilinmiyor; birkaçı hariç.
Ekonomiyle ilgili olanlar Maliye Bakanını biliyor, İçişleri ve Dışişleri Bakanları biliniyor; ya diğerleri?
Niye dersiniz, vatandaş bakanların ismini niye bilmiyor?
Acaba icraatı bakanlar yürütmediği ya da yürütüyorlarsa bile temel konularda karar alıcı Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu için mi?
Tüm icraat Cumhurbaşkanının şahsında simgeleştiği için mi?
Ya da bakan olmak ya da bakanlıktan alınmak yalnızca Cumhurbaşkanının tek imzalık bir tasarrufuna kaldığı için mi?
1982 Anayasasında nasıldı?
Hani şimdilerde “Darbe Anayasası” diye adeta yerden yere vurulup tümüyle değiştirilmeye çalışılan 1982 Anayasasında yeni yönetim biçimine geçilmeden önce Bakanlar Kurulu ve bakanlar nasıl mı atanıyordu, gelin hatırlayalım...
Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından TBMM üyeleri arasından atanır; bakanlar TBMM üyeleri ya da milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır; bakanların görevine gerektiğinde Başbakanın önerisi üzerine Cumhurbaşkanınca son verilirdi.
1982 Anayasasının hazırlıkları sırasında Anayasa Komisyonu Başbakanın da Meclis dışından atanabilmesi yönünde öneride bulunmuş ama bu öneri Danışma Meclisi tarafından kabul edilmemişti. Bu kararın gerekçesi de parlamenter bir rejimde yürütmenin, yasamadan çıkması gerektiği ilkesiydi ve Başbakan da yürütmeyi temsil eden kişi olarak Meclis üyesi yani milletvekili olmalıydı.
“Darbe” Anayasası ayrıca hükümetlerin Meclisten güvenoyu alarak göreve başlayabileceklerini, hükümet ya da bakanlar için gensoru verilebileceğini hükme bağlıyordu. Artık hükümet-Meclis bağı adeta tümüyle koptuğu için ne güvenoyu söz konusu, ne gensoru...
Ne kadar zormuş!
Anayasanın önceki hükümlerine göre Başbakanların işi çok zordu!
Bir bakanı değiştirecek misin, Cumhurbaşkanının onayını alacaksın.
Hadi görevden aldın, yerine başkasını atayacaksın, yine aynı şekilde Çankaya’dan onay almak zorundasın.
Şimdi öyle mi, bir bakanı değiştirme kararını Cumhurbaşkanı veriyor, Cumhurbaşkanı bunu onaylıyor ve onay Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanlığı kararı olarak yayımlanıp yürürlüğe giriyor.
Bakanlarla politikalar değişiyor mu?
Ekonomiden gidelim; “Bakanlar değişince politikalar da değişiyor mu” diye sorunca aklınıza Nebati-Şimşek değişikliğinin geldiğini tahmin ediyorum.
2023’ün haziran ayındaki yeni kabinede Hazine ve Maliye Bakanının değiştiğini biliyoruz. “Türkiye’nin rasyonel politikaları dönüş dışında seçeneği kalmamıştır” diyerek görevi devralan Mehmet Şimşek, rasyonel olup olmadığı tartışılırsa da bir dizi değişiklik yaptı.
Bu değişikliklerin neler olduğu ve nasıl sonuç verdiği ayrı bir konu. Önemli soru şu:
“Önceki bakan Nureddin Nebati ve dönemin Merkez Bankası yönetimi ekonomi politikasını kendi inisiyatifleriyle mi belirliyordu ve Mehmet Şimşek görevi devraldıktan sonra yeni Merkez Bankası yönetimiyle birlikte farklı politikalar uygularken tümüyle kendi kararlarını verme özgürlüğüyle mi hareket etti?”
Soruyu biraz değiştireyim:
“Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası temel konularda bağımsız politika belirleyip karar alabildi mi, alabiliyor mu; yoksa Bakanlık ve Merkez Bankası teknik düzeyde iş yapan kurumlar olmaktan öteye gitmiyor ve asıl kararlar Saray’da mı alınıyor?”
Asıl soru herhalde şu: “İlgili bakanlar değişince Türkiye’nin ekonomide, dış politikada, eğitimde, sağlıkta, güvenlikte, hukukta; hangi alanlarda politika değişikliğine gitmesi söz konusu olur ya da olabilir mi?”
“Hiçbirinde” mi dediniz? O kadar da değil; bazı alanlarda, özellikle ekonomide bir politika değişikliği, bağlı olarak bir dalgalanma olur. Olur ama bu, isimlerden bağımsız olarak Cumhurbaşkanı politika değiştirmeye karar verdiği için olur.
Kaldı ki şöyle bir gerçek de var; Erdoğan isterse dilediği politikayı mevcut isimlerle de uygulamaya koyabilir.
Yani makas değiştirmek için bakan değiştirmeye gerek yoktur.
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.