Gündem

İstiklal'in Şairi: Mehmet Âkif Ersoy

İstiklal Marşı Şairi Mehmet Âkif Ersoy, vefatının 89. yılında anılıyor...

İstiklal Marşı’nın şairi, fikir ve aksiyon adamı Mehmet Âkif Ersoy, 27 Aralık 1936’da İstanbul’da vefat etti.

Âkif’in aramızdan ayrılışının üzerinden 89 yıl geçmesine rağmen, onun kalemiyle milletin ruhuna kazıdığı mısralar hâlâ Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerini ve bağımsızlık bilincini diri tutmaya devam ediyor.

1873 yılında İstanbul’da doğan Mehmet Âkif Ersoy, yalnızca bir şair değil; aynı zamanda bir mütefekkir, vaiz ve mücadele insanıydı. Osmanlı Devleti’nin çözülüş yıllarına ve Millî Mücadele dönemine tanıklık eden Âkif, kalemini hiçbir zaman estetik bir süs aracı olarak görmedi.

Onun şiiri, milletin derdiyle dertlenen, inancıyla yoğrulan ve ahlâk temelli bir direnişi savunan bir duruşun ifadesi oldu.

Mehmet Âkif Ersoy’un adı, hiç şüphesiz en çok İstiklal Marşı ile anılır. 1921 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen İstiklal Marşı, bir savaşın ortasında yazılmış olmasına rağmen, yalnızca bir zafer şiiri değil; bir milletin var olma iradesinin manifestosudur.

Âkif, bu marşta toprağı, bayrağı, imanı ve hürriyeti aynı potada eritmiş; Türk milletinin tarihsel hafızasını ve geleceğe dair kararlılığını mısralara dökmüştür. Marş için konulan para ödülünü reddetmesi ise onun sanat anlayışının ve ahlâkî duruşunun en açık göstergelerinden biri olarak hafızalara kazınmıştır.

İstiklal Marşı’nın ruhu, Mehmet Âkif’in hayatıyla birebir örtüşür. “Korkma” diye başlayan dizeler, yalnızca düşmana karşı değil; umutsuzluğa, teslimiyete ve dağılmaya karşı da yükseltilmiş bir çağrıdır. Âkif’in bağımsızlık anlayışı, sadece siyasi bir özgürlük talebi değil; aynı zamanda ahlâklı, onurlu ve inançlı bir toplum idealidir.

Bu yönüyle İstiklal Marşı, her okunduğunda yeniden anlam kazanan canlı bir metin olmayı sürdürmektedir.

Vefatının 89. yılında Mehmet Âkif Ersoy’u anmak, yalnızca büyük bir şairi hatırlamak değil; onun temsil ettiği değerleri yeniden düşünmek anlamına gelmektedir.

Âkif, “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” derken, bağımsızlığın bedelini ve bu bedelin bir daha ödenmemesi gerektiğini hatırlatmıştır.

Bugün İstiklal Marşı’nın her mısrası, geçmişin fedakârlıklarıyla geleceğin sorumlulukları arasında kurulan güçlü bir köprü olarak yaşamaya devam etmektedir.