Çocukluğumun geçtiği Kayseri’de şimdi yerinde yeller esen eski mahallemizde bir vefat yaşandığında en çok şu tür konuşmalar duyardım.
-Falanca ölmüş, Allah rahmet eylesin.
-Nesi varmış, niye ölmüş?
-Vadesi dolmuş...
Vadesi dolmak! Ne demekti ki, hiç anlam veremezdim, sanki bir hastalık gibi!
O dönemlerde hastalıklar da pek öyle detaylı olarak bilinmezdi ya. Birisi hayatını kaybetti mi, nedeni belliydi; vadesi dolmuş! Ara ara şunu duyduğum olurdu.
“Damar sertliği vardı.”
Damar sertliği denilirken neyin kastedildiğini yıllar sonra çok iyi öğrenecektim. Hatta bu süreç beni “Hiç Kalbinizi Ellediler mi” adlı bir kitap yazmaya kadar götürecekti.--- Şimdi artık hangi hastalıktan hayatımızı kaybettiğimizi biliyoruz. Yine de belli bir yaşın üstündekiler için ortada somut bir neden yoksa “İç organlar iflas etmiş” deniliyor, “Çoklu organ yetmezliği” deniliyor. Yani “Vadesi dolmuş”un adı biraz değişmiş oldu.
“VADESİ” OLDUĞUNU BİLEN TEK CANLI
İnsan, doğada öleceğini bilen tek canlı. En azından diğer canlıların bunu bilmediğini düşünüyoruz. Gerçi birçok hayvan ölümün yaklaştığını hissediyor. İnsanoğlu zamanın yaklaştığını pek hissetmiyorsa da bir gün mutlaka öleceğini biliyor. Ve adım adım vadenin dolacağı o güne gidiyoruz.
Şunu düşündüğüm çok olmuştur. Özellikle el kadar minnacık bebekleri gördüğümde.
“Yüz yıl sonra şu an etrafta gördüğüm kimse olmayacak. Ne etrafı, şu an dünyada yaşayanlardan sayılı kişi kalacak.”
Böyle bakın dünyaya, çok tuhaf gelecek!
Hatta bırakın yüz yıl sonrasını, kısaltın vadeyi, iyice; üç beş yıl sonra ne olacak acaba...
NE KALDI?
TÜİK’in önceki gün açıkladığı 2022-2024 dönemi hayat tablolarına göre doğuşta beklenen yaşam süresi 78,1 yıl. Bu süre erkeklerde 75,5, kadınlarda ise 80.7 yıl.
Tüm yeni doğmuş bebeklere uzun ve sağlıklı bir ömür dileyerek belli yaşa gelmiş olanların ne kadar “vadesi” kaldı, ona bakalım...
YAŞ 35, YOLUN YARISI DEĞİL!
Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” şiirindeki o harika dizeler artık günümüze pek uymuyor.
Yaş otuz beş yolun yarısı eder
Dante gibi ortasındayız ömrün
Artık 35 yaşta yolun yarısına gelinmiyor.
Hayat istatistiklerine göre 35 yaşındaki bir erkeğin 42,7, kadının ise 47,4 yıl daha ömrü var.
EMEKLİYE BİR DE BU GÖZLE BAKIN!
Yaş 65’e geldi, doldurdunuz bu yaşı, artık emekli de oldunuz. Kamuda zaten isteseniz de çalışamazsınız.
Vade olarak ne kaldı; 18 yıl... Üstelik süre erkeklerde çok daha az 16,3 yıl...
Sağlık sorunları da çoktan baş gösterdi zaten.
Şöyle rahat ve huzur içinde bir emeklilik istiyorsunuz haklı olarak.
Ayda 17 bin lira, hadi bilemediniz 20-25 bin lira civarında bir para alarak değil tabii ki.
Üç kuruşun hesabını yaparak değil tabii ki.
Birkaç lira ucuza ekmek almak için sabahın köründe, kışın ayazında kuyruğa girerek değil tabii ki. Kalmış ortalama 18 yılınız...
Emekliye, yaşı 65’e gelenlere, kalan ömürlerinin ortalama 18 yıl olduğu dikkate alınarak, biraz empati yapılarak bakılsa acaba yaklaşım böyle olur muydu? Herhalde olmazdı!
PEKİ ONLARIN HIRSI?
Ölümde ayrıcalık yok, bu grafik herkesi kapsıyor! Elbette birileri daha çok paraları olduğu için daha rahat bir hayat sürüyor, belli bir yaşa gelenler daha iyi tedavi olup ömürlerini belki biraz uzatabiliyor, o kadar. Son aynı!
Bunu bildiği halde, dünyalar kadar para kazanmış ve servet edinmiş olanlar, kendilerine bir şekilde oluk oluk para akıtılanlar... Ya onların hırsına ne demeli?
Yaş 65, kalmış ortalama 18 yıl...
Yaş 75, kalmış ortalama 11 yıl...
İş insanları görüyoruz; bazıları arkalarından konuşulmasını, tabii ki kötü konuşulmasını umursamadan gidiyor. Bunlar ormanı, doğayı katlederek parasına para ekleme çabasından sıyrılamıyor; bazı isimler ise yıllar sonra bile büyük bir saygı ile anılmaya devam ediliyor.
Dedim ya grafik herkes için geçerli.
Oradaki süreleri çok az oynatabilirsiniz.
Hele hele büyük iş insanı olmuşsunuz, çok para kazanmışsınız, belli bir yaşa gelmişsiniz, artık önünüzde yaşayacağınız, hele hele sağlıklı yaşayacağınız belki ancak sekiz on yılınız kalmış. Arkanızdan iyi konuşulması da elinizde, aksi de...
YA SİYASETÇİLER?
Arkasında olumlu izler bırakarak göçüp gitmek ya da tersi... Yalnızca iş insanları için değil, tabii ki herkes için geçerli, özellikle de siyasetçiler için...
Siyasetçisiniz, gizli bir ajandanız da yok ve amacınız tabii ki ülkeye ve vatandaşa hizmet etmek olmalı ama edemiyorsunuz. Olmuyor bir türlü.
“Mezarlıklar yerlerinin doldurulamayacağını sanan insanlarla doludur” diye bir söz var ya, merak etmeyin yeriniz dolar; hem de daha iyi dolar. Zaten bir katkınız da yok.
Grafiğe bir daha bakın! Dikkatlice... Pek bir zaman kalmadı, vade doluyor...
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.