✓ Türkiye'nin enflasyonla mücadelede en büyük zorluğu toplumun açıklanan oranlara inanmaması. Doğru ekonomik önlemler alınsa ve enflasyon düşse bile bu artık yeterli olmayacak.
✓ Vatandaşın oranlara inanmasını sağlamak için yapılması gereken TÜİK'in enflasyon hesabını tümüyle ama tümüyle kamuoyuna açmak. TÜİK 500 yerden domates fiyatı mı aldı, o 500 fiyat da görülmeli.
✓ TÜİK'in veri tabanında Türkiye'nin bu yıl İzlanda, Lihtenştayn, Andorra, Angola, Kolombiya, Ekvator ve Guam'a yalnızca 1'er kilo "otomobil karoserlerinde kullanılan cila vb. müstahzarlar" sattığını görebiliyoruz da enflasyonla ilgili olarak örneğin domates fiyatını neden görmeyelim! Önemli olan niyet, TÜİK istenirse her ay milyonlarca veriyi bile paylaşabilir.
Türkiye’nin enflasyonla mücadelesi, kendini disipline edememiş bir obezin rejim yapıp biraz kilo verme ama o rejimi sürekli kesintiye uğratarak başarısız olma çabasına benziyor.
Türkiye enflasyonla mücadelede başarı sağlayacak; enflasyon oranı yüzde 5 gibi makul sayılabilecek bir düzeye inecek, sonrasında da o oran korunacak, tekrar kilo alınmayacak! Sizce olabilir görünüyor mu?
Kimi obezler birkaç kilo kaybettiklerinde adeta verdikleri kiloları kutlamak istercesine kendilerine ziyafet çeker ya, Türkiye de başka türlü ziyafetlerle eski kilosuna dönüveriyor. Zaten enflasyonda doğru dürüst başarı elde edildiği de yok ya, o bile kutlanıyor işte!
Bir yandan da aynı söylemler… Bitmek bilmeyen enflasyonla mücadele… Hem zaten sürekli olarak enflasyonla mücadele edildiğinin söylenmesi bile bu mücadelede başarısız olunduğunun bir tür itirafı.
Ne yapılması gerekiyor?
Enflasyonla mücadelede iş çığırından çıktı! Dolayısıyla ekonomik yönden atılacak adımlarla -ki bu adımlar yüzde 100 doğru olsa bile- bu sorunun üstesinden gelmek çok zorlaştı.
Türkiye artık başka şeyler yapmak zorunda.
İlk yapılması gereken toplumun büyük bir kesiminin açıklanan enflasyon oranlarına inanmasını sağlamak. Herkesin oranlara inanması, güvenmesi tabii ki sağlanamaz ama hiç olmazsa inananların oranı yukarı çekilebilir.
Bu gerçekleştirilemediği sürece ne yapılırsa yapılsın bırakın 2026’daki yüzde 16’yı ve sonrasındaki tek haneleri, yüzde 20-25’lerin altı bile hayal.
Soru şu tabii ki… Peki ne yapılarak açıklanan oranlara güven sağlanabilir ve fiyatlama davranışlarındaki bozukluğun önüne geçilebilir?
Bunlar yapılarak…
■ TÜFE hesaplamasının üstündeki tüm perdeler kaldırılmalı.
■ Bugüne kıyasla geçmişte fazlasıyla var olan şeffaflık bile artık yetmez. Yani artık, üç buçuk yıldır gizlenmekte olan fiyatları açıklamaya başlamak yetmez. Ya da ağırlıkları açıklamak. Çok daha ötesi gerekiyor.
■ Yapılması gereken temelde toplumu veri bombardımanına tutmak. Evet, veri bombardımanına. TÜFE’de bu yıl 407 madde kapsanıyor. Bu maddelerle ilgili 951 çeşit var, her ay yaklaşık 30 bin işyerinden fiyat derleniyor, her ay 609 bin fiyat alınıyor, gözlem sayısı 3,3 milyona yakın, kira derlenen konut sayısı ise 5 bin 246.
■ TÜİK işte bu verilere boğmalı bizleri. “Bu kadar veri nerede yayımlanacak” diye düşünülmesin; TÜİK’in o kadar çok veri paylaştığı sistemi var ki. Örneğin istatistiklerde “Enflasyon ve Fiyat” grubunu seçtiğinizde 571 haber bültenine, 76 istatistiksel tabloya, veri tabalarına ilişkin 7 dokümana, 3 rapora, 11 metaveriye ulaşabiliyorsunuz. Bu detay, her bir istatistik grubunda var.
■ Ya da örneğin MEDAS, yani Merkezi Dağıtım Sistemi ne güne duruyor, isteyen girer, istediği veriyi oradan çıkarır bakar. Türkiye’nin hangi ülkeye ne satıp ne aldığını ya da hangi ürünleri hangi ülkelerden aldığı ya da sattığını ister dolar, ister euro, ister TL cinsinden miktarına kadar bu sistem sayesinde öğrenmek mümkün. Bir örnek vereyim, TÜİK’in MEDAS’ında Türkiye’nin bu yıl İzlanda, Lihtenştayn, Andorra, Angola, Kolombiya, Ekvator ve Guam’a 1’er kilo, yalnızca 1’er kilo “otomobil karoserlerinde kullanılan cila vb. müstahzarlar” sattığını görebiliyoruz da enflasyonla ilgili olarak örneğin domates fiyatını neden göremeyelim! Önemli olan niyet, istenirse her ay milyonlarca veri bile paylaşılabilir.
■ TÜİK fiyatları gizleme gerekçesi olarak “Biz ortalama fiyatı alıyoruz, daha ucuz fiyat görenler bizim fiyatlara müdahale ettiğimizi sanarak yanlış yorumlara yöneliyor” diyordu ya, buyurun tüm fiyatları açıklayın işte, kimsenin tereddüdü kalmasın. Örneğin domates için 100 yerden fiyat derlediniz ve ortalama fiyatı 40 lira mı buldunuz, o 100 fiyatı da verin. Vatandaş görsün, 40 liralık ortalamanın nasıl oluştuğunu.
■ Bunları fiyatların ilan edildiği bir sonraki ayın 3’üne kadar yetiştirmek zor mu, doğru zor olabilir. Birkaç gün sonra açıklayın bu detayı.
■ Bu yapılmadığı takdirde TÜİK ne yaparsa yapsın, isterse yüzde 100 doğru enflasyon hesaplasın, vatandaşın aklındaki kuşku silinmez, yer etmiş o güvensizlik yok edilemez. 2021’in aralık ayında yüzde 14’e yaklaşan, 2023’ün temmuz ve ağustosunda yüzde 10’u zorlayan artışlara bile kuşkuyla yaklaşılmış, “Demek ki artış daha yüksek” denilmemiş miydi. Dolayısıyla açıklanacak oran ne olursa olsun, gerçeğin daha yüksek olduğu düşünülecek.
■ TÜİK’in veri seti tüm detayıyla açıldığında bu veri bombardımanı olmanın ötesinde aynı zamanda “Biz kendimize, yaptığımız hesaba güveniyoruz” anlamına gelecek. Bu, bir gövde gösterisidir.
■ Şunu da peşin peşin söyleyeyim; “Bu iyi bir düşünce ama Eurostat” diye başlayacak bir gerekçe, aslında gerekçe değil olsa olsa bu öneriye karşı ayak sürüme olur, mazeret yaratma çabası olur. Türkiye sanki her konuda AB’ye uyum gösteriyor, örneğin AİHM kararlarına uyuyor da… O yüzden de Eurostat bir kenarda dursun! Bu öneri Eurostat’ın öngördüğü çalışmaların yapılmasına engel oluşturmaz ki; Türkiye’ye özgü bir ek çalışmadan söz etmiş oluyoruz.
■ Akla doğal olarak şu soru gelecektir: “Madde fiyatlarını bile açıklamayan TÜİK, böylesine detaylı bir açılıma yönelir mi?” Yanıtım, “Sanmıyorum” olur. Umudum, “Yönelir” olur. Zaten böyle bir kararı TÜİK kendi başına veremez. Böylesine bir açılım ancak siyaset izin verirse olur. Ve bu yapılmadığı sürece girişte de belirttiğim gibi Türkiye açıklanan enflasyon oranına inanılmayan ve herkesin kafasında oluşturduğu enflasyona göre fiyat belirlediği, inanılmaz bir fiyat karmaşasının yaşandığı ve fiyatlama davranışındaki bozukluğun had safhada seyrettiği, enflasyonun da bir türlü düşürülemediği, düşürülse bile geniş kitlelerin buna inanmadığı bir ülke olmaktan kurtulamaz.
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.





