Ekonomide sıkıntı büyük! Üstelik tam anlamıyla sakal-bıyık durumu yaşanıyor. Bu sıkıntıları çözmek için tabii ki hiçbir şey yapılamaz değil; yapılır da öyle bir duruma gelindi ki önlem olarak uygulamaya konulacaklar başka başka sorunlara yol açmaya aday. İşte o yüzden sakal-bıyık durumu diyorum ya.
Yapılacak ise çok başka. Ekonomik anlamda temel tercihlerde radikal bir değişiklikle ülkeyi bu girdaptan kurtaracak yola girmek, bir süre “acı reçete” ye razı olmak mümkün ama siyaset buna bile izin verecek gibi görünmüyor. Amaç acı reçeteden kaçınmak olduğu için değil, çünkü temel amaç ekonomi değil. Hatta siyaset ekonomide iyileşmeye hizmet etmek şöyle dursun, her geçen gün bu iyileşme olasılığını sekteye uğratıyor.
Kırk gün öncesini, 19 Mart öncesini düşünün...
Ve bugün hangi durumda olunduğuna bir bakın...
Nereden nereye gelinmiş değil mi?
19 Mart’tan önce Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 42,5 düzeyindeydi. Para Politikası Kurulu’nun yıl sonuna kadar yapacağı altı toplantı vardı ve bu toplantıların ilk dördünde; yani nisan, haziran, temmuz ve eylül toplantılarında faiz indirimine gidilmesine kesin gözüyle bakılıyordu ve faizin yıl sonunda yüzde 30’un biraz üstüne kadar çekilebileceği beklentisi vardı.
Yıl sonu için öngörülen yüzde 24 enflasyona inilebileceği pek sanılmıyordu ama yüzde 30-35 arasında kalınması da pek şaşırtıcı olmayacaktı.
Merkez Bankası’nın kasasında 60-70 milyar dolar net rezerv de duruyordu.
Tamam, ekonomide her şey güllük gülistanlık değildi, bir dizi sıkıntı vardı ama 19 Mart’tan sonra “beterin beterinin olduğu” bir kez daha görüldü.
BUGÜNKÜ DURUM
Aradan kırk gün geçti; bugün 2 Mayıs...
Biraz önce sözünü ettiğim altı PPK toplantısından ilki nisanda yapıldı ve faiz indirimine kesin gözüyle bakılan bu toplantıda indirim bir yana faiz yüzde 46 olarak belirlendi. Gerçi faiz 20 Mart’tan beri fiilen yüzde 46 olarak uygulanıyordu da 17 Nisan’da politika faizi olan haftalık repo ihale faizi de yüzde 46 yapıldı. 19 Mart yaşanmamış olsa faiz şimdi görünürde yüzde 46, gerçekleşme anlamında çok daha yukarıda olmayacak, muhtemelen yüzde 40’a çekilecekti.
Merkez Bankası’nın politika faizi dediğim gibi görünürde yüzde 46 ama pratikte tavan oran olan yüzde 49’a yaklaşan bir seyir var. Merkez Bankası’nın 18 Nisan- 30 Nisan arasındaki ortalama fonlama maliyeti yüzde 48,45 düzeyinde oluştu. Kaldı ki bu gidişle yüzde 49’luk faiz tavanı da daha yukarı çekilirse şaşırmamak gerek.
Bakar mısınız; normalde şu günlerde yüzde 40 olabilecek faiz, yüzde 49’u zorluyor. Bazı kesimler de hâlâ haziran ayında, yani şunun şurasında yaklaşık iki ay sonra (PPK toplantısı 19 Haziran’da) faiz indirimi olabileceğini dile getiriyor ama şu anki koşullarda ve gidişatta bu hiç mümkün görünmüyor.
Faizin daha da artırılması bir yana mevcut düzeyi bile reel sektörü de, vatandaşı da adeta perişan etmiş; bu faizlerle kredi kullanabilen yok.
Ama faizi bu koşullarda aşağı çekmek de mümkün değil. Tamam, yabancının çıkarabileceği döviz neredeyse kalmadı ama asıl tehlike hâlâ vatandaşın TL’den dövize geçme riski. Bu geçiş şimdiye kadar sınırlı kaldı; ama daha yoğun bir döviz talebinin doğmayacağının garantisi yok ki. Dolayısıyla faizi aşağı çekmek, dövize davetiye çıkarmak demek. Ama elde avuçta döviz de kalmadı. Girişte dedim ya, tam sakal-bıyık durumu!
Ne var ki temel sorun alınacak radikal önlemlerin bir süre bazı sıkıntılara yol açması değil. Türkiye o radikal önlemleri almanın çok ama çok uzağında.
Hadi adını daha doğru koyalım; ekonomiye bakan, ekonomiyi önemseyen kimse yok!
Öyle olunca da ekonomi yanlış yoldaymış, çıkmaz yola girmek üzereymiş ya da girmiş de hemen bu yoldan dönülmesi gerekiyormuş, umursayan yok!
“Ya düz git ya U dönüşü yap!”
Türkiye ekonomisinin yolu hiçbir zaman pürüzsüz asfalt olmadı. Toz toprak ya da çamur deryası içinde toprak bir yolda değilse de en fazla stabilize yolda ilerlendi.
Ara ara karşımıza asfalt yollar çıkmadı değil. Ama yanlış yola sapınca araba ne yapsın!
Şimdi stabilize yolda ilerlemekle birlikte çok daha büyük bir açmazla karşı karşıya kalındı.
Kalındı kalınmaya ama bu açmazın hâlâ farkında olunduğu da pek söylenemez.
Söz konusu açmazı trafik işaretleriyle vurgulamak istesek hangi işaretleri kullanabiliriz? Sanki şu ikisi çok uygun düşüyor.
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Kaynak: ekonomim.com