• Deutsche Bank analistleri Türk tahvil piyasasını değerlendirdikleri raporlarında 2 ve 5 yıl vadeli tahvil getirileriyle ilgili sınırlı bir yukarı yönlü revize yaptı.

  • Analistler, yıl sonunda 2 yıl vadeli tahvilde getiri hedefini 50 baz puan artışla yüzde 34'e çıkardı.

Deutsche Bank analistleri Türk tahvilleriyle ilgili değerlendirme yayımladı.

8 Eylül tarihli raporda, Mart ayında yaşanan şoklar sonrasında tahvillerde görülen toparlanmaya rağmen, son makroekonomik veriler ve siyasi gelişmelerin yatırımcı algısında yeni riskler yarattığına dikkat çekildi.

Raporda, genel bir değerlendirmeyle birlikte piyasa performansı ve fiyatlama, rezervler ve yabancı yatırımlar, getiriler ve reel faizler, enflasyon beklentileri, getiri tahminleri ile stratejik öneriler başlıkları altında kapsamlı analizler de yapıldı.

Eylül’de faiz indirimi beklentisi 200 baz puana geriledi
Yapılan genel değerlendirmede Mart ayında yaşanan siyasi gelişmeler ve ardından ortaya çıkan ekonomik şokların ardından Türkiye piyasasının yaz aylarında sakin geçtiği belirtildi.

Rapora göre, düşen enflasyon, yabancı girişleri, reel faizlerin cazip hale gelmesi ve faiz indiriminin başlaması sayesinde Türkiye varlıkları gelişmekte olan ülkelerden daha iyi performans gösterdi.

Raporda son dönemde beklenmedik güçlü gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) verisi, enflasyonda hizmet ve gıda kaynaklı yukarı yönlü veriler ve CHP İstanbul Kongresi’nin iptali gibi gelişmelerin piyasaları bozduğu belirtildi.

Bu ortamda da Deutsche Bank, TCMB’nin 11 Eylül’deki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz indirimi beklentisini 250 baz puandan 200 baz puana düşürdü.

Raporda, hisse senetlerinin yılbaşından bu yana kaydettiği güçlü performansı geçen hafta kaybederek geri çekildiği, tahvillerde ise Mart ayındaki şoklara kıyasla çok daha sınırlı bir zayıflama yaşandığı belirtildi. İki yıllık tahvil faizlerinin yüzde 40, on yıllıkların ise yüzde 33 seviyesinde kapandığı aktarıldı. Getiri eğrisinin yaz aylarındaki toparlanmaya rağmen hâlâ ters seyrettiği, özellikle orta vadeli tahvillerin hem yükselişlerde hem de düşüşlerde diğer vadelerden daha kötü performans gösterdiği vurgulandı.

TCMB rezervlerinde yükseliş görüldü
TCMB rezervlerinin Ağustos ayında artışını sürdürerek 178,5 milyar dolara ulaştığı, net döviz pozisyonunun ise 46,8 milyar dolara yükseldiği raporda paylaşıldı. Yaz aylarında yabancı portföy girişlerinin güçlendiği, sadece Ağustos ayının son iki haftasında devlet tahvillerine 0,9 milyar dolar, carry trade işlemlerine ise 2,7 milyar dolar giriş olduğu belirtildi. Böylece son iki ayda carry trade pozisyonlarının toplamda yaklaşık 37 milyar dolara ulaştığı ifade edildi. Ancak Deutsche Bank, bu seviyelerin piyasayı görece kalabalık hale getirdiğini ve siyasi belirsizliklerin sürmesi halinde bu pozisyonların kısmen çözülmesinin şaşırtıcı olmayacağını vurguladı.

2 yıllık enflasyon beklentisi 2022’den bu yana en düşük seviyede
Raporda, mart ayında yaşanan şok sonrası kısa süreli artış dışında enflasyon beklentilerinde belirgin bir düşüş görüldüğü ifade edildi. Bir yıllık enflasyon beklentilerinin yüzde 23’ün altına, iki yıllık beklentilerin ise yüzde 17’nin altına gerileyerek 2022’den bu yana en düşük seviyelere indiği belirtildi. Bu durumun, yerel tahvil getirilerinin enflasyon beklentilerine kıyasla halen fazla yüksek olduğunu gösterdiği vurgulandı.

Banka raporda 2025 yıl sonu için iki yıllık tahvil faizini yüzde 34, beş yıllığı yüzde 29,5 ve on yıllığı ise yüzde 27 seviyesinde öngördü.

“2028-29 vadeli tahviller en iyi risk-getiri profiline sahip”
Deutsche Bank, kısa vadede siyasi belirsizlikler ve güçlü iç talebin risk oluşturduğunu belirtse de orta vadede tahvillerin yapıcı ve cazip olduğunu belirtti. Raporda, özellikle 2028–2029 vadeli tahvillerin en iyi risk-getiri profiline sahip olduğu ifade edildi. Uzun vadede Temmuz 2033 ve Ekim 2033 vadeleri, kısa vadede ise Temmuz 2027 vadeli tahvil öne çıkan seçenekler arasında gösterildi.

Son olarak Deutsche Bank, Türkiye’nin yerel sabit getirili piyasalarının Mart ayına kıyasla daha az kırılgan olduğunu ifade etti. Enflasyon beklentilerindeki düşüş, yüksek reel faizler, güçlü rezervler ve yabancı yatırımcı ilgisinin piyasaları desteklediğini belirten banka, yüksek tahvil arzı ve siyasi belirsizliklerin kısa vadede baskı yaratabileceği uyarısında bulundu.

Kaynak: bloomberght.com