Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Türkiye jeotermalin sessiz gücünü doğru stratejilerle birleştirerek bu alanda sadece bölgesel değil küresel bir liderliği üstlenebilecek bir konumdadır. Bugün Avrupa'da 1'inci, dünyada ise 4'üncü sırada yer alan ülkemizin jeotermal enerjide küresel liderliğe ulaşma potansiyeli açıktır." dedi.

Burada konuşan Yılmaz, 10 yıl içinde elektrik talebinde yıllık ortalama yüzde 3,5'lik bir artış beklendiğini belirterek özellikle yapay zeka ve veri merkezleri gibi yeni teknolojilerin elektrik ihtiyacını daha da artıracağını, bu gelişmelere bağlı olarak elektrik üretiminin artırılması gerektiğini ve bunun da mümkün olduğu kadar yenilenebilir enerji kaynaklarıyla sağlanması gerektiğini söyledi.

Yer altındaki sıcak su ve buharın kullanımıyla elektrik üretimine imkan tanıyan jeotermal enerjinin önemine işaret eden Yılmaz, bu enerjinin rüzgar ve güneşten farklı olarak gece gündüz, dört mevsim üretim sağlayabildiğini belirtti.

Cevdet Yılmaz, yeşil dönüşümün enerji verimliliğini artıracağını, yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımının yaygınlaştırılmasına katkı sağlayacağını vurgulayarak bunun özel sektörün rekabet gücünü artıracağını ve enerji alanında dışa bağımlılığı azaltarak cari açığı aşağı çekeceğini kaydetti.

Gelecek yıl Avrupa Birliği'nde yürürlüğe girecek sınırda karbon düzenlemesine de dikkati çeken Yılmaz, Türkiye'nin kendi emisyon ticaret sistemini kurmaması halinde bazı sektörlerde ihracat yapan firmaların Avrupa'ya vergi ödemek zorunda kalacağını ifade etti. Bu kapsamda yürürlüğe konan Emisyon İklim Kanunu ile Türkiye içinde bir emisyon ticaret sistemi kurduklarını bildiren Yılmaz, bu sistemle Avrupa'ya gidecek vergilerin Türkiye'de kalacağını ve oluşturulacak fonun sanayinin yeşil dönüşümünde kullanılacağını anlattı.

"Çok hızlı bir atılım yapmamız gerekiyor"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, küresel ölçekte jeotermal enerjiye olan ilginin giderek arttığını, bu kaynağın yenilenebilir enerji yatırımları arasında daha fazla yer bulduğunu belirterek 2024 yılı itibarıyla dünya genelinde jeotermal enerji kurulu gücünün 17 bin megavata ulaştığını, Uluslararası Enerji Ajansının öngörülerine göre 25 yıl içinde jeotermalin küresel yenilenebilir enerji içindeki payının mevcut yüzde 0,5 düzeyinden yüzde 3 ila 5 aralığına yükselmesinin beklendiğini söyledi.

Bu artışla birlikte enerji pastasında jeotermalin payının artacağını dile getiren Yılmaz, Türkiye'nin bugün 1734 megavat olan jeotermal kurulu gücünü ilk etapta 40 bin megavata çıkarmasının mümkün olduğunu ve bu kapasitenin zamanla daha da artırılabileceğini kaydetti.

Cevdet Yılmaz şöyle konuştu:

"Bugün 66 jeotermal santralimizle dünyada 4'üncü, Avrupa'da 1'inci konumdayız ama bu yetmez. Gerçekten çok hızlı bir atılım yapmamız gerekiyor bu alanda. Bugüne kadar ülkemizde 150 ana tedarikçi ve 350'ye yakın alt imalatçının oluşturduğu bir ekosistemle jeotermal enerjide 50 bin kişiye istihdam sağlamış durumdayız. Jeotermal enerji tesislerinde de yüzde 55’lere varan oranda bir yerlilik de oluşturmuş durumdayız. Bu da çok kıymetli gerçekten. Jeneratör, güç elektroniği, gaz türbini, egzoz sistemi, yağlama sistemi, hız kontrol sistemi ve buhar enjektörü gibi aksamlar yerli üretilebilir hale gelmiş durumda."

"Bu alanda potansiyeli hızla hayata geçirmek istiyoruz"

Türkiye genelinde bugün jeotermal kaynaklarla 160 bin konut eş değeri yapı ve yaklaşık 10 bin dekar seranın ısıtıldığını belirten Yılmaz, Nevşehir'in jeotermalin enerji, turizm, tarımda bütüncül ve sürdürülebilir bir yaklaşımla kullanıldığı model bir şehir olma yolunda ilerlediğini söyledi.

Yılmaz, Türkiye'nin termal turizmde 53 termal Turizm Merkezi ve 4 Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile önemli bir altyapı geliştirdiğini aktararak halihazırda 520'den fazla aktif kaplıca tesisinin yılda yaklaşık 20 ila 23 milyon kişiye ev sahipliği yaptığını kaydetti.

Bu altyapı sayesinde Türkiye'nin jeotermalin termal uygulamaları alanında dünya sıralamasında ilk üçte yer aldığını bildiren Yılmaz, 2030'lara doğru dünyada termal turizm pazarının 100 milyar dolar düzeyine ulaşmasının beklendiğini, Türkiye'nin mevcut payının bu potansiyele göre yetersiz olduğunu, çok daha yüksek bir pay alması gerektiğini anlattı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Orta Vadeli Program hedefleriyle uyumlu olarak yaş meyve ve sebze ürünlerinin arz sürekliliğinin sağlanması amacıyla, jeotermal enerji kaynaklarının bulunduğu uygun alanlarda Sera Organize Tarım Bölgeleri kurulmasına yönelik yatırımları hızlandırdıklarını dile getirerek konuşmasını şöyle tamamladı:

"Türkiye jeotermalin sessiz gücünü doğru stratejilerle birleştirerek bu alanda sadece bölgesel değil küresel bir liderliği üstlenebilecek bir konumdadır. Bugün Avrupa'da 1'inci, dünyada ise 4'üncü sırada yer alan ülkemizin jeotermal enerjide küresel liderliğe ulaşma potansiyeli açıktır. Kapsamlı bir ulusal jeotermal stratejisi oluşturarak enerji, turizm, tarım, sağlık ve sanayi sektörlerini entegre bir vizyonda buluşturabiliriz. Yerli teknoloji üretimini güçlendirirken İzlanda ve Kenya gibi ülkelerle uluslararası Ar-Ge işbirliklerini geliştirerek bilgi transferlerini de teşvik edebiliriz. Burada uluslararası misafirlerimiz de var. Uluslararası işbirliği de bu noktada çok çok kıymetli. Hem öğrenmek açısından hem işbirlikleri geliştirmek açısından uluslararası perspektifle bu hadiselere yaklaşmak yine çok önemli. Yerel yönetimlerin projelerini destekleyerek kentsel ısıtma, termal sağlık ve su verimliliğinin yanı sıra tarımsal uygulamalarda jeotermalin kullanımını yaygınlaştırmak da yine çok kıymetli. Bu alanda potansiyeli hızla hayata geçirmek istiyoruz."