Hem yatay, hem artış, hem düşüş; bu üçü nasıl olabilir diye düşünüyorsanız her şey zamanda gizli... Cari açık mart ayında geçen yıla göre hemen hemen aynı, yani yatay; üç aylıkta geçen yılın üstünde, yani artıyor; yıllıkta ise bir önceki yılın aynı döneminin çok çok altında, yani düşüyor.

Tam bir siyasetçi dili oldu değil mi? Üçü de doğru; siyasetçi olarak ortaya çıkıp cari açığın yatay gittiğini ve önemli bir değişiklik olmadığını da söyleyebilirsiniz, eleştirme yanlısıysanız açıkta artış olduğunu da, durumu çok iyi göstermek gibi bir amaçla hareket ediyorsanız açığın çok çok azaldığını da...

Buyurun, işte herkese malzeme var!

Cari açığın düzeyi tek başına önemli midir, bir artış ya da gerileme varsa bunun kaynağı nedir, onlar apayrı konular. Zaten o detayın üstünde durana da pek rastlanmaz.

Açık düştü mü, düştü; şahane! İyi de bu düşüş örneğin kısıtlama getirilen altın ithalatı yavaşladığı veya enerji fiyatları düştüğü için mi yaşanıyor; ya da ülkede yatırım yapılmaması ya da az yapılmasından dolayı yatırım malı ithalatı azaldığı için mi; veya üretim kör topal ilerlediğinden ham madde ithalatı gerilediği için mi, bunların üstünde pek durulmaz. Açık düştü mü, düştü; o kadar!

Rezerv kaybı 15 milyar 

Ödemeler dengesi verileri, Merkez Bankası’nın mart ayında 15 milyar dolar rezerv kaybına uğradığını gösteriyor. Bu tutar görünürde mart ayının tümündeki kayba işaret ediyorsa da, biliniyor ki asıl kayıp 19 Mart’tan sonra yaşandı. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın yaklaşık on günde 15 milyar ya da buna yakın tutarda net kayba uğradığını söylemek yanlış olmaz.

Merkez Bankası’nın net rezervi ocak ayında 6,4 milyar dolar arttıktan sonra şubatta 2,9 milyar dolar azalmıştı.

Yıllık açık 20 milyarı bile bulmaz 

Cari işlemler dengesinde bu yılın ilk çeyreğindeki açık 12,3 milyar dolar oldu. Geçen yılın nisan- aralık dönemi neredeyse sıfır açıkla (yalnızca 331 milyon dolar) geçildiği için bu yılın mart ayı itibarıyla yıllık açık da 12,6 milyar dolar.

Dolayısıyla normal gidişatla geçen yıl olduğu gibi bu yıl da nisandan itibaren yıl sonuna kadar çok fazla bir cari açık verilmesi beklenmiyor. Belki bu yıl geçen yılın son dokuz ayındaki gibi yalnızca 331 milyon dolar açıkta kalınmaz ama bu tutarın çok üstüne çıkılsa bile 2025 yılı açığı öyle kaygı duyulacak bir boyuta da ulaşmayacak, bu görülüyor.

2025 yılı cari açığı orta vadeli programda 28,6 milyar dolar olarak öngörüldü. Mevcut eğilimle değil bu tutarda bir açık verilmesi, yıllık açığın 20 milyar dolara ulaşması bile beklenmiyor.

Hücum var yurt dışına hücum! 

Yurt içinde yerleşiklerin yurt dışındaki gayrimenkul alımları hızlanarak sürüyor. Buna karşılık yabancıların Türkiye’deki alımları giderek azalıyor.

Ödemeler dengesi verilerine göre yurt içi yerleşikler diğer ülkelerde ocakta 144, şubatta 190, martta 227 milyon dolarlık olmak üzere üç ayda 561 milyon dolarlık gayrimenkul alımı gerçekleştirdi.

Yabancıların Türkiye’deki alımları ise üç ayda 415 milyon dolarda kaldı. Yabancılar ocakta 132, şubatta 134, martta 149 milyon dolarlık gayrimenkul aldı.

Mart ayı itibarıyla son bir yıldaki tutar ise hâlâ yabancı alımı lehineyse de neredeyse eşitlendi. Son bir yılda Türk vatandaşları yurt dışında 2,2 milyar dolarlık gayrimenkul alırken, yabancıların Türkiye’deki alımları 2,4 milyar dolar oldu.

Türkiye’deki gayrimenkul fiyatlarının yüksekliği ve kur artışının yavaş olması yabancıların Türkiye’ye olan ilgisinin giderek zayıflaması, buna karşılık Türk vatandaşlarının yurt dışında daha fazla alım yapması gibi bir eğilim yarattı ve bu eğilim belli ki hızlanarak sürecek.

Aa Haber Tablo 14052025 1

•    Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com