Yılın başında aracı kurum raporlarında ve piyasa analizlerinde öne çıkan birçok hisse senedi, öngörülen hedef fiyatlara ve beklenen getiri potansiyellerine ulaşmak bir yana, bu seviyelerin oldukça gerisinde kaldı.

Yıl boyunca küresel piyasalarda süregelen belirsizlikler, jeopolitik riskler, yüksek faiz ortamının devam etmesi ve gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışları, Borsa İstanbul üzerinde baskı yarattı. İçeride ise sıkı para politikası, kredi koşullarındaki daralma ve şirket kârlılıklarında görülen yavaşlama, hisse performanslarını sınırlayan başlıca faktörler arasında yer aldı.

Özellikle yılın ilk çeyreğinde açıklanan hedef fiyatlar ve güçlü bilanço beklentileriyle öne çıkan bazı büyük ölçekli şirket hisseleri, yılın ilerleyen dönemlerinde hem endeksin hem de enflasyonun gerisinde bir performans sergiledi. Bu durum, bireysel yatırımcıların yanı sıra portföy yöneticileri açısından da beklenti-fiyatlama dengesinin yeniden sorgulanmasına yol açtı.

Analistler, 2025 yılında hedef fiyat revizyonlarının sıklaşmasının, piyasa öngörülerindeki iyimserliğin gerçekleşen ekonomik koşullarla örtüşmediğini gösterdiğine dikkat çekiyor. Faizlerin yüksek seyrinin hisse senetleri için alternatif maliyeti artırdığı, risk iştahının ise dönem dönem zayıfladığı vurgulanıyor.

Öte yandan uzmanlar, 2025’in Borsa İstanbul açısından “beklentilerin satın alınıp gerçeklerin satıldığı” bir yıl olarak kayda geçtiğini belirtiyor. 2026’ya girilirken yatırımcıların daha temkinli, nakit akışı güçlü ve borçluluk oranı düşük şirketlere odaklanmasının önemine işaret ediliyor.

Borsa İstanbul yatırımcıları için 2025 yılı, yüksek hedeflerin ve iyimser tahminlerin her zaman güçlü getirilerle sonuçlanmadığını hatırlatan bir yıl olarak hafızalarda yerini almış görünüyor.