Ekonomi

Asgari ücretin son 5 yılı: Nominal kazanç, reel tartışma

Türkiye’de asgari ücret, 2020–2025 döneminde yüksek enflasyon, kur dalgalanmaları ve değişen ekonomi politikaları eşliğinde tarihi bir artış sürecinden geçti.

Beş yıllık dönemde net asgari ücret yaklaşık dokuz kat yükselirken, bu artışlar çalışanların alım gücünü koruma çabası ile enflasyon baskısı arasındaki denge tartışmalarını da beraberinde getirdi.

2020 yılında net 2.324 TL olarak belirlenen asgari ücret, pandemi koşullarının da etkisiyle sınırlı bir artışla 2021’de 2.825 TL’ye yükseldi. Bu dönemde salgın kaynaklı ekonomik daralma, iş gücü piyasasında belirsizlik yaratırken ücret artışları görece kontrollü tutuldu. Ancak 2021’in ikinci yarısından itibaren hızlanan enflasyon, asgari ücret politikasında köklü değişikliklerin önünü açtı.

Asgari ücrette asıl kırılma 2022 ve 2023 yıllarında yaşandı. 2022 yılı sonunda net asgari ücret 5.500 TL’ye çıkarılırken, yıl içinde ilk kez ara zam uygulaması hayata geçirildi. 2023 yılında ise yüksek enflasyon karşısında hem ocak hem temmuz ayında yapılan zamlarla net asgari ücret 11.402 TL seviyesine ulaştı. Böylece iki yıl içinde asgari ücret nominal olarak iki kattan fazla artmış oldu.

2024 yılında ekonomi yönetimi tek zam uygulamasına geri dönerken, net asgari ücret 17.002 TL olarak belirlendi. Bu artış, ücret artışlarının enflasyonla mücadele sürecine etkisi açısından daha dengeli bir yaklaşım olarak yorumlandı. 2025 yılı için açıklanan yüzde 30’luk artışla birlikte net asgari ücret 22.104 TL’ye yükseldi. Aynı dönemde işveren üzerindeki maliyet baskısını sınırlamak amacıyla devletin asgari ücret desteği artırıldı.

Uzmanlara göre, 2020–2025 döneminde yaşanan sert nominal artışların temel nedeni yüksek ve kalıcı hale gelen enflasyon oldu. Gıda, kira, enerji ve ulaşım gibi temel harcama kalemlerindeki hızlı fiyat artışları, yapılan zamların büyük bölümünü kısa sürede eritti. Bu nedenle asgari ücretlinin reel alım gücü, nominal artışlara rağmen dönem dönem sınırlı bir iyileşme gösterdi.

Öte yandan asgari ücretteki artışlar iç talebi destekleyen önemli bir unsur olarak öne çıkarken, iş dünyasında maliyet baskılarını da artırdı. İşverenler, artan ücretlerin fiyatlara yansıma riskine ve istihdam üzerindeki olası baskılara dikkat çekerken, ekonomistler ücret–fiyat sarmalı riskinin dikkatle izlenmesi gerektiğini vurguluyor.

Ekonomi çevrelerine göre, ücret artışlarının kalıcı refah artışına dönüşebilmesi için enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi, verimlilik artışı ve gelir dağılımını iyileştirici yapısal adımların atılması kritik önem taşıyor. Aksi halde yüksek oranlı zamlar, yalnızca geçici bir rahatlama sağlıyor.

2020–2025 dönemi, Türkiye’de asgari ücretin hem rakamsal hem de politik anlamda en çok tartışıldığı dönemlerden biri olarak kayda geçerken, ücret politikalarının önümüzdeki yıllarda da ekonomi gündeminin merkezinde yer alması bekleniyor.