Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan geçtiğimiz günlerde Amsterdam’da düzenlenen bir panelde yaptığı konuşmada Türkiye’deki altın talebinin enflasyonla mücadeleyi zayıflattığını söyleyerek yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

Bu açıklamayı duyan altın almak niyetindeki vatandaşın "Ne yani, şimdi enflasyonun nedeni ben mi olacağım" diye kaygı duyması mı gerekir? Herhalde! Karahan konuşmasında Türkiye’de yastık altındaki altınların değerinin 500 milyar dolar dolayında olduğunu ve bunun da enflasyona etki ettiğini söyledi.

Karahan’ın konuşmasında “altın-enflasyon” ilişkisine ilişkin iki boyut var.

■ Vatandaşın altın talebi enflasyonla mücadeleyi zayıflatıyor.

■ Vatandaşın yastık altındaki 500 milyar dolarlık altını enflasyona etki ediyor.

Altın talebi nasıl etki edebilir?

Vatandaşın altın talebinin enflasyonu körüklemesi!

Doğrusu bu etkinin nasıl oluştuğu pek anlaşılamadı.

Altın alabilmek için ya bir varlık satılır; örneğin bir gayrimenkul, örneğin döviz ve TL’ye geçilir, o TL ile altın alınır.

Ya da örneğin faiz geliri elde edilmiştir, onunla altın alınır.

Bir şekilde ele geçmiş olan parayla altın dışında bir harcama yapılsa enflasyona etki asıl o zaman doğardı.

Altın almayı tercih edenler gidip beyaz eşya, otomobil alsa ya da hizmetler sektöründe yoğun bir harcamaya girişse enflasyona o zaman yol açardı.

Altın alınınca enflasyon nasıl artacak ki? Kastedilen herhalde altın fiyatının artması değildir. Doğrudan enflasyon vurgusu var ve bununla ne kastedildiği açık. Zaten biraz önce de belirttim; altın talebi enflasyonla mücadeleyi zayıflatan değil, tam tersine bu mücadeleye destek veren bir etkiye sahip.

Altın talebi yüzünden altın ithalatı artıyor, bu da döviz kuru üstünde baskı yaratıyor, kur da enflasyonu etkiliyor” gibi dolambaçlı bir etkiden söz ediliyorsa, o da olmaz. Altın ithalatında sınırlama var.

Yani bu sözün altı doldurulamıyor. Tabii ki ifadenin öncesinde ya da sonrasında bu görüşü destekleyecek başka cümleler kurulmadıysa...

Yastık altındaki altının etkisi

Karahan’ın yastık altındaki 500 milyar dolar olduğu varsayılan altının enflasyona etkisine ilişkin görüşüne gelince...

Burada kastedilenin ne olduğu tam olarak bilinemez ama şöyle bir yorum yapmak mümkün:

“Vatandaşın geliri düşük ama yastık altında önemli bir birikim var. Altın fiyatları arttıkça yetmeyen gelire yastık altındaki birikimden ek yapılarak harcama gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla para politikası ne kadar sıkı olursa olsun ve çalışanlarla emeklilere ne kadar az zam yapılırsa yapılsın harcanacak para bir şekilde yaratılıyor ve bu da enflasyonla mücadeleyi zayıflatıyor.”

Böyle yaklaşılmış olabilir mi, mümkün.

Peki bu görüşte haklılık payı olabilir mi, belki. Eğer enflasyonun temel nedeni hâlâ vatandaşın talebi olarak görülüyorsa, tabii ki mümkün.

Ancak yastık altında bu düzeyde altın son birkaç ayda oluşmadığına göre bu yaklaşım aynı zamanda bir itiraf değil mi:

“Vatandaşın yastık altında altındaki altınlarını harcaması karşısında para politikasıyla gidilebilecek bir yer yok!”

Öyleyse faizi artır, indir; “Şu olacak, bu olacak” diye umut dağıt, ne önemi var ki!

Para politikası

Karahan aynı toplantıda para politikasının bir süre daha sıkı tutulması gerektiğinin altını çizdi.

Bu ifadede 23 Ekim’deki PPK toplantısına ilişkin bir işaret olabilir mi?

Sanmıyorum. Merkez Bankası zaten her PPK açıklamasında, her PPK toplantı özetinde ya da diğer açıklamalarında sıkı para politikası duruşunun fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürüleceği vurgulanmıyor mu?

Yine tüm metinlerde sıkı duruşun ötesine geçilip enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda para politikası duruşunun daha da sıkılaştırılacağına işaret edilmiyor mu?

Dolayısıyla Karahan’ın para politikasının bir süre daha sıkı tutulması gerektiğine ilişkin sözlerini yeni bir açıklama olarak okumuyor ve bu sözlerden 23 Ekim’e dönük bir işaret çıkarılamayacağını düşünüyorum.

Ama mevcut koşullarda 23 Ekim’de bir faiz indiriminin gündeme getirilemeyeceğine dönük düşüncemi de koruyorum. Söylediğim yalnızca Karahan’ın açıklamasının yeni bir durumu yansıtmadığı.

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: ekonomim.com