Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun Aralık ayında toplanması beklenirken, ekonomi çevrelerinde ve kulislerde farklı zam senaryoları konuşuluyor. Enflasyon beklentileri, işveren maliyetleri ve kamuoyu talepleri masada.

Mevcut Durum

2025 yılında net 22.104,67 TL olarak uygulanan asgari ücretin, 2026’da nasıl belirleneceği merak konusu. Orta Vadeli Program’da enflasyon beklentisinin %28,5 seviyelerinde öngörülmesi, zam hesaplamalarında referans noktasını oluşturuyor. Son yıllarda enflasyona ek “refah payı” uygulayan komisyonun bu yıl da benzer bir yaklaşım benimseyebileceği değerlendiriliyor.

Olası Zam Senaryoları

Ekonomistlerin projeksiyonları ve çeşitli kaynaklarda yer alan tahminlere göre 2026 asgari ücreti için masada şu senaryolar bulunuyor:

  • %20 zam: 26.500 TL civarı

  • %25 zam: 27.600 TL civarı

  • %30 zam: 28.700 TL civarı

  • %35 zam: 29.800 TL civarı

  • %40 zam: 30.900 TL civarı

  • %50 zam : 33.000 TL üzeri

Kulislerde en güçlü ihtimal olarak %25–%30 arası bir artış konuşuluyor. Bu aralık, hem çalışanların enflasyon karşısında korunmasını hem de işveren maliyetlerinin kontrol altında tutulmasını hedefleyen “denge zam oranı” olarak değerlendiriliyor.

Artışın Muhtemel Etkileri

Çalışan Cephesi

Yüksek enflasyon ortamında alım gücü ciddi şekilde zayıflarken, güçlü bir artış milyonlarca çalışanın geçim şartlarını doğrudan etkileyecek. Hane bütçesinde asgari ücretin payı yüksek olduğundan, zam oranı yaşam standartlarında belirleyici rol oynayacak.

İşveren ve İstihdam

Asgari ücrete yapılacak her artış, işveren maliyetlerini doğrudan artırıyor. KOBİ’ler başta olmak üzere pek çok işletmede bu durum, istihdam planlarında yeniden değerlendirmeye yol açabilir. Bazı sektörlerde ise otomasyon yatırımlarının hızlanması gündeme gelebilir.

Enflasyon Riski

Teorik olarak asgari ücret artışları tüketimi artırarak enflasyon baskısı yaratabilir. Bu nedenle hükümetin, hem enflasyon hedefi hem de çalışan refahı arasında hassas bir denge kurması gerekiyor.

Sosyal ve Politik Yansımalar

Sendikalar, yaşam maliyetinin hızla yükseldiğini vurgulayarak 30 bin TL’nin altında kalmayan bir ücret talep ediyor. Kamuoyu araştırmalarında da asgari ücret beklentisinin 30 bin TL bandına doğru yükseldiği görülüyor. Bu da komisyon üzerindeki toplumsal baskıyı artırıyor.

Öte yandan hükümetin karar sürecinde ekonomik istikrar, bütçe dengesi ve işveren yükleri gibi faktörleri dikkate alacağı öngörülüyor. Bu nedenle Aralık ayındaki komisyon toplantısının, son yılların en kritik ücret belirleme süreçlerinden biri olması bekleniyor.

Türkiye’nin ekonomik görünümü, enflasyon ile mücadele süreci ve toplumsal beklentiler dikkate alındığında, 2026 asgari ücreti yalnızca bir ücret düzenlemesi değil, ekonomik yönetişim açısından stratejik bir karar niteliği taşıyor. Aralık ayında yapılacak komisyon toplantısı, milyonların gelirini belirlemenin ötesinde, 2026 ekonomik dengesinin de ilk sinyalini verecek.