Beklenenden çok daha yüksek bir farkla kazanılan bu maç, takımın turnuvadaki potansiyeli hakkında büyük umut verdi.
Galibiyetin temelinde takımın iştahı, agresifliği, paylaşımcılığı ve rol dağılımına sadık kalması yatıyor.
Maç, fikstürdeki zor gözüken maçlardan biriydi ve Letonya daha önceki tecrübelerimize dayanarak bize ters gelen, sorun çıkaran bir anlayışa sahipti. Buna rağmen Türkiye baştan sona üstünlüğünü kabul ettirdi. Letonya'ya maçın hiçbir anında kazanabilecekleri inancını vermedi.
Kenan Sipahi ve Cedi Osman gibi oyuncuların öne çıkan performansları, takımın geniş rotasyonu ve savunma disiplini turnuvanın devamı için ümit verdi. Alperen Şengün'ün hücumdaki kullanımını optimize etmek ve top kayıplarını azaltmak gibi geliştirilmesi gereken alanlar olmasına rağmen, takımın yüksek şut yüzdesi, enerjik oyunu ve Ergin Ataman'ın liderliğindeki hırslı tutumu ilk maçtan final oynama potansiyeline sahip olduğumuzu gösterdi. Grubun son maçı olan Sırbistan maçı, takımın gerçek gücünü test etmek için önemli bir sınav olacak gibi gözüküyor.
Maçın en önemli unsurlarından biri de Letonya gibi hızlı hücum eden, 2-3 pasla şut bulan bir takıma karşı gösterilen savunma disipliniydi. Takımın fiziksel sertlikten ziyade, doğru yardımlaşma ve alan savunmasıyla rakiplerini domine etmesi hakemlerin sertliğe fazla izin vermediği bir maçta dahi savunma üstünlüğünün korunabilmesi sevindirici bir gelişme oldu.
Ergin Ataman'ın maç öncesi vurguladığı "Oyunu kontrol edeceğiz, doğru hücum edeceğiz, şut seçimlerine önem vereceğiz!" prensibi sahada eksiksiz uygulandı.
Shane Larkin, Cedi Osman ve Furkan Korkmaz gibi bitirici oyuncuların boş pozisyonlar bularak skor üretmesi, takım hücumunun akıcılığını artırdı.
Kenan Sipahi, maçın MVP'si olarak gösterildi. 5'te 5 üçlük isabetiyle 19 sayı atan Kenan, savunmadaki katkısı ile de artı-eksi istatistiğinde sahada olduğu 28 dakikada 37 sayı fark yarattı.
Alperen Şengün, merkez oyuncu rolünü başarıyla üstlendi ve 16 sayı, 8 ribaunt, 7 asist ile oynadı. Özellikle 7 asist ile top dağıtma yeteneğini öne çıkaran Alperen Şengün, Kristaps Porzingis'in maç başında ikili sıkıştırma getirmemesini başarılı post-up'larıyla cezalandırdı.
Cedi Osman, milli takım kariyerindeki "en temiz, en verimli, en etkili" maçlarından birini oynadı. 20 sayı attı ancak topu zorlamaması, doğru kararlar vermesi ve yeni rolüne adapte olması onu ön plana çıkardı. Maç sonrası Porzingis'in Türkiye'yi küçümseyen sözlerine verdiği "Biz Estonya ve Portekiz değiliz, küçümsenecek bir takım değiliz" cevabı da dikkat çekti.
Shane Larkin, ihtiyaç duyulduğu yerde sahneye çıkarak bitirici konumda inanılmaz bir maç oynadı. Takım hücumunun akıcı işlemesinde ve Alperen Şengün’ün top dağıtıcılığında kritik bir rol oynadı.
Şehmus Hazer, akıllarda kalıcı olağanüstü smacıyla; cesur oyunu, iyi zamanlaması ve oyuna enerji katma becerileriyle ile öne çıktı.
Furkan Korkmaz, Ergin Ataman’ın mutlaka takıma kazandırmak istediği bir oyuncu. Oyun ve istatistikler konusunda bir gelişme gösteremedi ama Bahçeşehir döneminde düzenli oynamak biraz toparlamasına fayda sağlamış gözüküyor. Sonraki maçlarda diğer oyuncularımızın tıkandığı anlarda Furkan’ın şutlarına ihtiyaç duyabiliriz.
Önümüzdeki Portekiz, Çekya ve Estonya maçlarının, Sırbistan maçına hazırlık niteliğinde olacağı görülüyor. Kayıpsız geçildiğinde grup liderini belirleyecek olan bu tip maçlarda koç Ergin Ataman'ın farklı rotasyonlar deneyerek oyuncuları hazırlayacağını düşünüyoruz.
Bu galibiyetle beraber takımın gerçekçi bir "son dört" hedefi olduğu görülüyor. Bazı yorumcular biraz daha ileri gidip final oynamayı bile beklerken, çeyrek finalin "başarı çıtası" olduğu aşikâr.
Milli takımımız bundan sonraki maçını 29 Ağustos Cuma günü 14.45’te Çekya ile oynayacak. Maç TRT SPOR ekranlarından canlı yayınlanacak.