Hem artan şikâyetlerle hem de sürekli düşen kapasite kullanım oranları ile birlikte düşünüldüğünde sanayi üretim endeksindeki gelişmeleri ciddiye almak gerekiyor.
Dün sanayi üretim endeksinin ve alt kalemlerinin eylül değerleri açıklandı. Aylık oynamalar yanıltıcı olabiliyor. Bu nedenle çeyrek dönemlik gelişmelere bakıyorum. Grafikte hem sanayi üretiminin hem de tüketici enflasyonunun son dört çeyrek için bir önceki çeyreğe kıyasla artış oranları veriliyor.
Üçüncü çeyrek enflasyonu ikinciye kıyasla daha yüksek
Grafikte yer alan tüketici enflasyonu ise ne yazık ki bir başka alem. Enflasyonu yıllık (bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla) olarak inceleyince son dört aydır yüzde 33 etrafında bir katılaşma dikkat çekiyordu. Bu grafikte bir dönem öncesine kıyasla fiyat artışları var: Çeyreklik enflasyondaki katılık daha çarpıcı. İtiraf edeyim böyle bakmayı bu yazı için klavye başına oturunca akıl ettim. Gıdaydı, uluslararası gelişmelerdi, yurt içi siyasetti, şuydu, buydu ama sonuçta hepimizi ilgilendiren şu bu değil; tüketici enflasyonu. Çeyreklik olarak yüzde 7-7,8 aralığında gezinip durmuş son dört çeyrektir. Üstelik üçüncü çeyrek enflasyonu ikinciye kıyasla -sınırlı ölçüde de olsa- daha yüksek ve ekim ayını içeren son üç ay için de durum aynı.
Elbette enflasyonun son dört çeyrekte katılık göstermesi bundan sonra da illa katılık göstereceği anlamına gelmiyor. Ama enflasyon cephesinde işlerin yolunda gitmediği de açık. Mevcut programın (para politikası ile ilgisi olmayan) hayati eksiklikleri giderilmedikçe, 2026 sonunda yüzde 25’lik bir enflasyona bile sevinmemiz gerekiyor.
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.