Ekonomi

Umarım kemer bağlamayız

Sayın Fatih Özatay'ın, ekonomim.com sitesinde bugün yayımlanan "Umarım kemer bağlamayız" başlıklı köşe yazısı

Haftanın ilk üç günü açıklanan veriler büyük ölçüde olumsuz yöndeydi. Hem dar hem de geniş tanımlı işsizlik oranları Ağustos’ta arttı: İlki 0,4, ikincisi ise 1,1 puan. Her zamanki gibi aylık oynamalara fazla takılmamak için üçer aylık ortalamalara bakayım. Dar tanımlı işsizlik oranı Ocak-Ağustos ayında yüzde 8,2 ile 8,5 arasında hareket etti. Son değer yüzde 8,4. Geniş tanımı işsizlik oranı ise yıla yüzde 28,2 ile başladı. Haziran’da yüzde 31,9 ile zirveye ulaştı. Son değeri yüzde 30,7.

Dar tanımlı işsizlik oranı için karşılaştırılabilir veriler 2005’ten bu yana var. Bu dönemde (üç aylık ortalamalar için) en düşük oran yüzde 8,1. ABD, Almanya ve Japonya gibi ülkelerde görülse yer yerinden oynayacak bu oran, ne yazık ki Türkiye için ‘düşük’ bir oran. Tamam, Avrupa’da bize benzer işsizlik oranları da var. Ama ‘ne yazık ki’ dememin asıl nedenleri daha önemli. Birincisi, Türkiye’de özellikle kadınların işgücüne katılımı çok düşük, işsizlik oranı ise işgücüne katılanlar için (işsiz ya da çalışıyor) hesaplanıyor. Kadınlarımızın bir kısmı bir gecede işgücüne katılıp iş aramaya başlasalar işsizlik oranımız müthiş sıçrayacak. İkincisi, iş bulmaktan umudunu kestiği için işgücüne katılmayan ve dolayısıyla iş aramayanlar ve çalışma haftasında istediği süre kadar çalışamayanlar nedeniyle atıl işgücü oranına bakmak gerekiyor. O da yüzde 30,7 gibi çok yüksek bir değeri gösteriyor.

Üçüncü çeyrekte reel sektörde işler iyi gitmedi

İkinci önemli veri Eylül İSO Türkiye İmalat PMI verisiydi. Yine sınır değer olan 50’nin altında geldi: 46,7. Bir buçuk yıldır böyle. İSO’nun ilgili veriye ilişkin bültenine bakarsanız, tarihsel olarak sanayi üretimi ile bu veri arasında yakın bir ilişki var. Bu ilişkiye dayanarak üçüncü çeyrekte reel sektörde işlerin iyi gitmediği belirtilebilir. Ama reel sektöre ilişkin yakın zamanlarda kaleme aldığım değerlendirmeleri de hatırlatmam gerekiyor. Kapasite kullanım oranı, çeşitli üretim endeksleri, GSYH ve alt kalemleri ile PMI verisi çelişkili sinyaller verebiliyor.

Üçüncü önemli veri cuma günü açıklanacak olan eylül ayı enflasyonu. Öte yandan öncü enflasyon ölçümlerini şimdiden biliyoruz. İTO’ya göre eylülde aylık enflasyon yüzde 3,19 oldu. 2024’te bu değer yüzde 3,25 idi. Dolayısıyla, geçen eylüle göre bir değişiklik olmadığı söylenebilir. Gıda enflasyonu ise 2024 Eylül’e göre ‘uçuyor’: İTO’da yüzde 1,7’den yüzde 3,9’a sıçrama var. TEPAV’ın gıda enflasyonu daha da fazla sıçramış: Yüzde 0,48’den yüzde 2,81’e. TÜRK-İŞ’in ölçtüğü gıda enflasyonu uçmuyor ama o da 0,3 puan yükselerek yüzde 3,2 olmuş.

Bu değerleri görünce yıllar yılar önce Merkez Bankası Araştırma Genel Müdürlüğü’nde çalışıyorken Washington’daki IMF merkezinde katıldığım bir eğitim toplantısında Türkiye’nin o zamanki ekonomisinde olan biten karşısında ilgili IMF uzmanının “kemerlerimizi sıkı sıkı bağladık” lafı aklıma geliyor. O kadar milletten uzmanın yer aldığı bir ülkede kendimi bayağı kötü hissetmiştim: “Kardeşim başka ülke mi yok Allah aşkına; ne diye Türkiye’yi (kötü) örnek olarak gösteriyorsun?”

Umarım bu veriler kemer bağlamayı gerektirmiyordur.

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.