Ekonomi

Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi ilk çeyrekte 245,1 baz puana indi

Yurt içinde finansal piyasalarda karışık bir seyir izlenirken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) para politikası adımları, Kur Korumalı Mevduattan (KKM) çıkış süreci, rezerv gelişmeleri ve enflasyon görünümü yakından izlendi.

TCMB, 2025'in ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan düşürerek yüzde 45'e çekti. Banka, mart ayındaki toplantısında ise politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 42,5'e düşürdü.

İlk çeyrekte izlenen ekonomi politikaları sonucunda Türkiye'nin yurt dışı borçlanma ihalelerine yönelik artan ilgi, borçlanma faizlerinin düşmesini sağladı. Bu durum, uygulanan ekonomi programına güveni artırdı ve yatırımcı ilgisinin oluşmasına katkı sağladı. Bununla birlikte Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 245,1 baz puana kadar geriledi.

Bu dönemde Kur Korumalı Türk lirası Mevduat ve Katılma Hesapları (KKM) 779 milyar 4 milyon liraya düştü.

Bu gelişmelerle Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, yılın ilk çeyreğinde 8.872,75 ile 10.902,61 puan arasında dalgalı bir seyir izlerken, 2025'in ilk çeyreğini yüzde 1,74 düşüşle 9.659,74 puandan tamamladı.

Finansal piyasalarda yılın ikinci çeyreğinde ABD Başkanı Donald Trump'ın devreye aldığı ilave gümrük vergileri ve diğer ülkelerden gelen misillemelerle oluşan tarife restleşmeleri, küresel piyasalarda risk algısının yüksek kalmasına neden oldu.

Yılın ikinci çeyreğinde dünya genelinde enflasyon-resesyon ikilemi sürerken, ABD yönetiminin korumacı politikalar kapsamında açıkladığı karşılıklılık esaslı tarifelerin küresel ekonomiyi ne ölçüde etkileyeceğine yönelik endişeler fiyatlamaları zorlaştırdı.

ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan'da ABD'nin ticaret ortaklarına yönelik belirlenen gümrük tarifelerini duyurdu. ABD'nin ticaret partnerlerine uyguladığı bu tarifeler, küresel ticaret iklimini bozabileceğine yönelik endişeleri artırırken, özellikle Çin ile karşılıklı sorunların derinleşebileceği yönündeki korkuları da körükledi.

Öte yandan, ikinci çeyrekte Trump yönetiminin açıkladığı genel tarifelerin yanı sıra endüstriyel üretimde kritik öneme sahip olan çelik ve alüminyum gibi emtialara yönelik korumacı tutumun küresel büyümeyi baskılayabileceğine dair soru işaretleri belirgin hale geldi.

Ayrıca, bu süreçte merkez bankalarının para politikaları, makroekonomik veriler ve jeopolitik gelişmeler fiyatlamalarda belirleyici oldu.

Bu doğrultuda ticaret politikalarındaki belirsizliklerin devam etmesi, jeopolitik riskler ve sıkılaşma–gevşeme ikilemi yaşayan para politikalarıyla birlikte küresel piyasalarda temkinli duruşun korunmasına neden oldu.

Yılın ikinci çeyreğinde tarifelerin ABD'de enflasyonist baskıları artıracağı yönünde değerlendirmeler öne çıkarken, fiyat artışlarının ABD Merkez Bankasının (Fed), politika alanını daraltabileceği öngörüldü. Bu dönemde ABD'de enflasyon hız kaybetmesine rağmen Fed'in yüzde 2'lik hedefinin üzerinde kaldı.

ABD'de enflasyonun kısmen kontrol altına alınmasıyla gözler piyasalarda Fed'in "şahin" duruşunu ne zaman değiştireceğine çevrildi. Ancak ikinci çeyrekte Fed, politika faizini beklentiler dahilinde yüzde 4,25-4,50 aralığında sabit tuttu.

ABD'nin tarife adımı henüz enflasyonla mücadelesini sonlandırmayan Avrupa'da ekonomiye dair endişeleri artırmasına rağmen, Avrupa Merkez Bankası (ECB) gevşeme adımlarını sürdürdü. Bu çeyrekte ECB, üç temel politika faizini toplamda 50 baz puan düşürdü.

Asya tarafında, özellikle Çin, ABD'nin tarife adımlarının doğrudan etkilerini en fazla hisseden ülke oldu. Karşılıklı tarife artışları, ticaret hacmi ve sanayi üretimi üzerinde baskı oluştururken, deflasyonist eğilimler bölgedeki kırılganlığı artırdı.

Japonya'da ise ücret artışları ve enflasyon dinamikleri BoJ'un para politikasına yönelik beklentileri canlı tutarken, küresel risk algısındaki bozulma bölge piyasalarında dalgalanmayı beraberinde getirdi.

Emtia tarafında, geçen yılın sonunda 74,7 dolar olan Brent petrolün varil fiyatı, bu yılın ikinci çeyreğinde 58,2 dolara kadar indi. Brent petrolün varil fiyatı, 2025'in ikinci çeyreğini, önceki yılın kapanış seviyesine göre yüzde 13,7 düşüşle 64,5 dolardan tamamladı.

Altının ons fiyatı ise 2025'in ikinci çeyreğinde yükseliş eğilimini sürdürdü. Aynı dönemde ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yatay seyretti. Yılın başında 108,5 seviyesinde bulunan dolar endeksi de ikinci çeyrek sonunda yüzde 10,9 azalışla 96,7 seviyesine geriledi.