Ekonomi

TL’yi getirisiz bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya!

Sayın Alaattin AKTAŞ'ın, ekonomim.com sitesinde bugün yayımlanan "TL’yi getirisiz bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya!" başlıklı köşe yazısı

Teşbihte hata olmazmış! “Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya” sözünde olduğu gibi TL’yi getirisiz bırakırsan o da kendine gidecek bir adres bulur. Artık o adres döviz mi olur, altın mı olur, harcama mı, yoksa parası yeten için gayrimenkul mü, bilinmez.

Ama başlıkta bana esin kaynağı olan bu söze hiç mi hiç katılmadığımı özellikle vurgulamak isterim. Bu sözün “kızları gönüllerine bırakmamak” ve hep kontrol altında tutmak gibi çok olumsuz bir anlamı var. Ayrıca belli mesleklerin aşağılanması da cabası.

TL’yi getirisiz bırakmak ya da çok az getiriye mahkum etmek... Bu çok sık yaşanan bir durum... Hatta daha önce de birkaç kez vurguladığım gibi Türk parası cinsinden tasarruf edenlere fena halde hırpalamak, cezalandırmak...

TÜİK dün finansal tasarruf araçlarının eylül ayına ilişkin getirisini açıkladı. Eylülle birlikte son üç ve altı aylıkla yıllık reel getirileri de görmüş olduk.

TL cinsi tasarruftan temel olarak mevduatı anlamak gerekiyor. Tasarrufunu TL mevduat olarak değerlendirmeyi tercih edenler eylül ayında enflasyonla hemen hemen aynı oranda getiri elde etti; hatta enflasyon çok az da olsa yukarıda. Eylül ayında TÜFE’ye göre yüzde 0,06’lık reel kayıp var.

Mevduat; temmuz, ağustos, eylül ayları toplamında reel olarak yüzde 2,52 kazanç sağlamış.

Eylül ayı itibarıyla son altı aydaki reel kazanç yüzde 2,61 düzeyinde. Mevduatın son bir yıldaki reel getirisi ise yüzde 5,67 olmuş.

Hepsi bu kadar! Son bir yıldaki reel kazanç yalnızca yüzde 5,67.

“Daha ne olacak, reel kazanç hiç olmayabilirdi” de denilebilir tabii ki.

Öyle ya, geçmişte bırakın reel kazancı tam tersine reel olarak anaparanın eksildiği dönemler bile yaşanmıştı.

Peki şimdi artık reel kazanç döneminin başladığını ve devam edeceğini söylemek mümkün mü? Eğer bir yılda yüzde 5-6 dolayında oluşan kazanca kazanç deniliyorsa, evet bu bir başlangıç olabilir.

Ama bu oranı aslında şöyle okumak gerekmez mi:

“2024 eylülünün 100 lirası, enflasyondan sonra bu yılın eylülünde 105-106 lira olmuş. Aradaki bu 5-6 liralık fark ne ifade ediyor, çok mu önemli, o paranın sahibini ihya mı etti?”

Kaldı ki son bir yıldaki enflasyon doğru ölçüldüyse... Bu kuşku elbette yalnızca son bir yıllık dönemle ilgili değil, diğer dönemler için de aynı durum, aynı kuşku geçerli.

Stopajdan sonra ne kalıyor?

Mevduatın son bir yıllık dönemdeki nominal getirisi yüzde 40,85. Bu dönem için TÜİK’in açıkladığı TÜFE artışı yüzde 33,29. Arada da reel getiri olarak yüzde 5,67’lik bir fark var.

Ancak yüzde 40,85’lik getiri brüt. Bundan stopajı düşmek gerekiyor.

Bir yıl vadeli mevduatın stopaj oranı geçen yılın eylülünde yüzde 5’ti. Dolayısıyla yüzde 40,85’lik nominal getiriden yüzde 5 düşüldüğünde geriye getiri olarak yüzde 38,81 kalıyor. Bu getiriden yüzde 33,29’luk enflasyonu düşünce kalan net reel getiri yüzde 4,14.

Bir yılda reel olarak net yüzde 4,14 kazanç. Bozdur, bozdur harca!

Stopaj şimdi yüzde 15

Bir yıl vadeli mevduatta geçen yılın eylülünde yüzde 5 olan stopaj şimdi yüzde 15 düzeyinde.

Mevduat faizleri bir süre öncesine göre düşüş eğiliminde ve yüzde 40’ların altına sarkmak üzere.

2026’nın sonundaki enflasyon yüzde 16 olarak hedeflendiğine, buna göre Eylül 2026’da yüzde 18-19, hadi en fazla yüzde 20 dolayında bir gerçekleşme öngörülmüş olduğuna göre ilk bakışta gayet iyi bir kazanç oluşacak demektir.

Yüzde 40 faiz, yüzde 15 stopaj, kalır geriye net yüzde 34 faiz, enflasyon yüzde 19 olsa, net yüzde 13 kadar reel bir kazanç...

Ama acaba evdeki hesap çarşıya uyar mı?

Bir yıl sonra enflasyon yüzde 19’a, 20’ye iner mi?

2026 sonu için bile yüzde 20’nin altında bir oranı kimse gerçekleşebilir bulmadığına göre eylüldeki düzey belli ki daha da yukarıda olacak.

Faiz daha da düşürülürse...

Merkez Bankası’nın 23 Ekim’deki PPK toplantısı öncesinde faizin indirilmesi gerektiğine dönük sesler giderek daha fazla duyulur oldu.

Peki eylülde o çok önemsenen dezenflasyon süreci kesintiye uğradığına ve yıllık oranda bir yükselme görüldüğüne göre, TL mevduatı tercih edeni “Ya davulcuya ya zurnacıya itecek şekilde” bir faiz indirimi gelir mi?

“Mevduat sahibi ne yaparsa yapsın, önemli olan reel sektör” mü denilir, yoksa “Aman mevduat sahibinin sağa sola savrulmasına yol açmayalım” yaklaşımıyla mı hareket edilir, yoksa bir şekilde denge mi bulunur?

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.