Ekonomi

TCMB’nin son kararının çok olumlu olduğu neden anlaşılamıyor?

Sayın Fatih Özatay'ın, ekonomim.com sitesinde bugün yayımlanan "TCMB’nin son kararının çok olumlu olduğu neden anlaşılamıyor?" başlıklı köşe yazısı

Eylül 2021-Mayıs 2023 arasında uygulanan ekonomi politikası çok hasar yarattı. Sadece enflasyonu ve risk primini sıçratmadı, çoğu kurumun itibarı da ağır hasar gördü. Hasar görenlerin başında, malum, TÜİK geliyor. Açıkladığı tüketici enflasyon verileri Eylül 2021 öncesinde ‘istatistiki anlamda’ kol kola gittiği diğer tüketici enflasyon göstergelerinden o kadar ayrıldı ki, şimdi -giyim alt kaleminde açıklanmaya muhtaç değerler dışında, diğer alternatif ölçümler ile benzerlik de gösterse açıklanan verilere hep şüpheyle yaklaşılıyor. Para politikası da ağır hasar gördü. Zaten her şey Eylül 2021’de enflasyon yüzde 19 ve hedef yüzde 5 iken Merkez Bankası’nın peşi sıra faiz indirmesiyle tetiklendi.

Oysa bir süredir para politikası oldukça düzgün. Evet, Haziran 2023 sonrasında faiz artırımları çok gecikmeli oldu, bu nedenle kur ve enflasyon gereğinden fazla sıçradı. Evet, bir süre sonra da Merkez Bankası biraz zorlama yollarla döviz rezervini yükseltmeye başladı; politika faizinin hangi faiz olduğu karıştı. Ama bunlar geçmişte kaldı. Kabaca 2024 bahar aylarından bu yana para politikası açısından fazla eleştirilecek bir şey yok. Olmadığı gibi son birkaç hamlesi çok olumlu ve destek vermek gerekiyor.

Özellikle enflasyon tahmini ile hedefinin ayrıştırılması çok önemli ve doğru bir adım. Bu adım, örtük enflasyon hedeflemesinden (2002-2005) açık enflasyon hedeflemesine geçilirken (2006 başı) 2005 yılında yapılan çalışmalarda çizilen çerçevedeki tahmin/hedef ayrımı ile hemen hemen aynı. O dönemde Para Politikası Kurulu’nda (PPK) görev yapan üç üyenin ve PPK toplantıları için gerekli raporları hazırlayan ve onları sunan üç genel müdürlükten ikisinin genel müdürü uzun bir süredir TEPAV’da birlikte çalışıyor. Bu kişiler, aynı zamanda, TEPAV’ın 20 Eylül 2023 tarihinden bu yana PPK toplantılarından iki gün önce yayımladığı para politikası değerlendirme notunu hazırlayan ekibin çoğunluğunu temsil ediyorlar. O raporlarda mutlaka yapılması gerektiği belirtilen düzenlemelerin başında işte bu hedef/tahmin ayrımı geliyordu. Geçen ay kaybettiğimiz eski Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, raporları tartıştığımız her toplantıda bu ayrımın ne kadar önemli olduğunu bıkıp usanmadan dile getirirdi.

Merkez Bankası’nın hedef/tahmin ayrımı ne kadar olumlu olsa da bazı yorumcular olaya salt merkez bankacılığı açısından bakamıyorlar.

Merkez Bankası, kontrol ufkunun 12-18 ay olduğunu vurguluyor

Neden? Bu ayrımın önemini iyi anlayabilmek için önce şu olgunun altı çizilmeli: Enflasyon hedeflemesi uygulayan bir merkez bankası, faiz kararı alırken enflasyonun ileride izleyeceği yola ilişkin çeşitli senaryolar altında teknik modeller kullanarak tahminler yapıyor. Çeşitli piyasalarda ve dünyada olası gelişmeleri değerlendiriyor. Senaryolarda bunları da kullanıyor. Enflasyonun izleyeceği olası yol, politika faizine ilişkin önemli ipuçları veriyor. Zaten alternatif enflasyon tahminleri için alternatif faiz senaryoları da kullanılıyor. Burada şu nokta önemli. Diyelim ki son birkaç aydaki enflasyon gelişmeleri hem bu yılın sonu hem de gelecek yılın sonu için hedeflenen düzeyle uyumlu değil. Bu durumda para politikasını sıkılaştırıyorsunuz. Ama şimdi yaptığınız faiz artışı hemen enflasyonu etkilemiyor; etki zamana yayılarak ortaya çıkıyor. Mesela bizim Merkez Bankası, kontrol ufkunun 12-18 ay olduğunu vurguluyor.

Devam edelim. Diyelim ki yılın ikinci yarısındasınız. Parasal duruşunuzu peşi sıra birkaç toplantıda sıkılaştırdınız ve mevcut bilgiler ışığında bu sıkılaştırmanın bir sonraki yılın hedefinin tutturulmasını sağlayacağını ama içinde bulunduğunuz yılın hedefinin tutturulamayacağını biliyorsunuz. Üstelik daha fazla bir sıkılaştırma bu yılın hedefine ulaşmak için yardımcı olmayacak ama ekonomiye olumsuz bir şok verecek. İşte bu durumda hedef ile tahminin farklı olması devreye giriyor. Diyorsunuz ki, bakın bu yılsonu için tahminim şu; gördüğünüz gibi hedefin üzerinde. Ama bir yıl sonrası için yaptığım tahmin hedef ile uyumlu.

İkide bir değişen hedefi kim ciddiye alır?

Oysa tahminin hedef olarak alındığı durumda açmazınız var: Gerçekçi olmak için bu yıl sonu tahmininizi değiştirmeniz gerekiyor. Ama o aynı zamanda hedef. Ekonomide daralmayı göze alsanız da o hedefi tutturma şansınız yok. Hedef ikide bir değişmez ki. İkide bir değişiyorsa kim ciddiye alır o hedefi. Oysa hedefi neden acıkılıyorsunuz? İleriye ilişkin sözleşme imzalayanlar –vadeli alışveriş ya da ücret ya da kira ya da kredi ve benzeri sözleşmeler- sözleşmelerde geçerli olacak kira, faiz, vade farkı ve ücret artışlarını belirlerken kendilerini sözleşme dönemi boyunca gerçekleşecek enflasyondan korumak isteyecekler. Hangi enflasyon? Onlara açıklanan enflasyon hedefi ile yol göstermek, ışık tutmak istiyor merkez bankaları.

2024 bahar aylarından bu yana para politikası açısından fazla eleştirilecek bir şey yok. Olmadığı gibi son birkaç hamlesi çok olumlu ve destek vermek gerekiyor.

Elbette ışığın güçlü olması için hedefi açıklayanın ve arkasındaki ekonomi programının itibarlı olması gerekiyor. Bu nedenle merkez bankaları uyguladıkları para politikası hakkında açıklamalar yapıyorlar, raporlar yayınlıyorlar. Aldığınız faiz kararı ne kadar ‘doğru’ olursa olsun, kendinizi anlatamıyorsanız bir işe yaramaz. Yaramadığı gibi bazı koşullar altında ters de tepebilir. Bu nedenle, merkez bankalarının iletişim politikası önemli. Ama para politikası doğru, iletişim politikası güçlü de olsa bizim Merkez Bankası özelinde iki sorun ortaya çıkıyor.

Birincisi, Eylül 2021-Mayıs 2023 dönemindeki gariplikler yukarıda belirtildiği gibi çoğu kurumun itibarında hasara yol açtı. Bu çerçevede, Merkez Bankası’nın hedef/tahmin ayrımı ne kadar olumlu olsa da bazı yorumcular olaya salt merkez bankacılığı açısından bakamıyorlar. Bazıları da anlamıyor ama anlamadıkları konuda yorum yapıyorlar. İkincisi, arkada güçlü bir ekonomi programı yok. Bu da Merkez Bankası’nın işini zorlaştırıyor.

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.