Hayra yormak için pazar akşamı Avrupa basketbol şampiyonasında şampiyonluğu kıl payı kaçırmış olmamızın verdiği üzüntüdendir diye avundum. Pazartesi sabahı excel dosyasının başında neden o kadar vakit geçirdiğime makul bir açıklama bulma uğraşımın sonucunda sığındığım bahaneden söz ediyorum. “Yahu, yoksa mevsim ve takvim etkisinden arınmış veri yerine arınmamışı mı kullandım?” şüphesinden tutun da “üç aylık ortalamaları mı yanlış aldım” ya da “bir dönem öncesine göre değil de bir yıl öncesinin aynı dönemine göre mi baktım” gibi deli sorular bayağı oyaladı beni. Bu nesnel nedenler dışında bir de “yahu bu verileri aldığım kaynakta mı bir karışıklık oldu acaba” gibi destekleyici teorilere de başvurmadım değil.
Reel sektöre ilişkin yayımlanan veriler zihnimi çok kurcalıyor. Alt tarafı veri işte ama öyle de değil; altı da üstü de karışık hem de bayağı karışık. Ya da ben artık verileri yorumlayamaz hale geldim; başka bir alanda yazmayı, mesela Güven Sak’ın Pazar günü örnek olarak gösterdiği çok hoş bir yazıdaki tarzı -becerebilirsem elbette- denesem mi? Neyse, siz zaten Güven’in ne önerdiğini bilmiyorsunuz, bu soruya ne gerek vardı şimdi?
Verileri değerlendirmekte en azından bu yazıda vazgeçmeyip, son GSYH verisi ile sanayi ve inşaat üretim endeksleri ile kapasite kullanım oranına (KKO) biraz daha yakından bakayım. Tabloda 2024’ün ilk çeyreği ile 2025’in ikinci çeyreğini kapsayan dönem için bu göstergelere ilişkin gelişmeler var. KKO dışında bir dönem öncesine kıyasla yüzde değişimler, KKO için ise verinin kendisi yer alıyor. KKO 2024’ün başından bu yana azalıyor. Normal koşullar da sanayi üretiminin de benzer bir seyir izlemesi beklenir. Hay Allah, tam bunu (açık havada bir masada) yazarken, onca şüphe sonucu yanlışlık olmadığına ikna olduğum verileri not aldığım kağıt deli rüzgarla uçtu. Eyvah… Neyse, buldum; saklanmış bir yere. Elbette, KKO azıcık düştü diye illa sanayi üretimin de düşmesi beklenmez. Ama mesela 2024’ün dördüncü çeyreğinde bayağı bir yükseliş var sanayi üretim endeksinde.
Neyse KKO’yu geçeyim, olabilir, hesaplanması zor bir veri. Asıl zihnimi karıştıran sanayi ve inşaat üretim endeksleri ile her iki sektörün GSYH katma değerleri arasındaki fark. Özellikle 2025’te bu fark çok çarpıcı. Birinci çeyrekte sanayi üretim endeksi yüzde 1,7 artışa işaret ediyor. İkinci çeyrekte bu artış önemli ölçüde düşüyor: Yüzde 0,7. Oysa GSYH’deki inşaat sektörü katma değeri birinci çeyrekte yüzde 0,9 artarken, ikinci çeyrekte bu oran yüzde 2,3’e yükseliyor; tam tersi. İnşaat sektöründe bu farklılık 2024’ün ikinci yarısında başlıyor ve 2025’te de sürüyor. 2025’ün ilk çeyreğinde inşaat üretim endeksi bir çeyrek öncesinin dönemsel büyüme oranının iki katı kadar artıyor. Hem de ne artış: Tam yüzde 11. Ama GSYH’deki inşaat katma değeri yine tam tersi bir hareket gösteriyor. Üstelik 2025’in ilk çeyreğindeki artış sadece yüzde 1,8.
Tamam, tüm bunlar bana “sen de üretim endekslerine ve KKO’ya çok takılma, GSYH’nin yayınlanmasını bekle, asıl veri o” diyor. Ama iş GSYH’ye gelince o da bir ilginç doğrusu. 2025’in ikinci çeyreğinde GSYH’nin dönemsel artışı yüzde 1,6 oldu. Bu değer yıllık olarak ifade edilirse tam yüzde 6,6’ya denk geliyor. Müthiş bir artış. Ama (yıllarla ufak tefek oynamalar bir yana) GSYH’nin yüzde 60’ını oluşturan özel tüketim harcamaları yüzde 0,5, yüzde 14’ünü oluşturan kamu tüketim harcamaları ise yüzde 4,4 oranında azalmış. Peki, GSYH nasıl artmış? Belki GSYH’nin yüzde 30’unu oluşturan yatırımda tersine bir hareket vardır. Evet gerçekten de var; yüzde 2,4 yükselmiş. Tamam da kabaca bu üçünün etkisi –ki yurtiçi talebi gösteriyor- yüzde 0,3 azalışa işaret ediyor. Bu durumda, nasıl oluyor da GSYH yüzde 1,6 artıyor? O zaman net ihracatın çok yükseliyor olması gerekiyor. Öyle de değil; ihracat yüzde 3,1 düşüyor, ithalat ise yüzde 3,4 artıyor. Net ihracat artmamış, azalmış. Üç aşağı beş yukarı bu garip durumun stoklardaki büyük sıçramadan kaynaklandığı anlaşılıyor. Peki, faizlerin yüksekliği hakkında bu kadar şikâyet varken, acayip stok artışı nasıl olmuş?
Yanlış anlaşılmasın; TÜİK kasten yanlış hesaplıyor falan demiyorum. Sonuçta hem üretim endekslerinin hem KKO’nun hem de GSYH’nin hesaplanması zor iş. Enflasyon hesabı gibi (görece) kolay değil. Ama özellikle dönüp KKO ve üretim endekslerinin hesaplanma yöntemine ve veri kaynaklarına bir dönüp bakılmasında yarar var. Bir de şu GSYH’deki acayip durum nereden kaynaklanıyor merakını giderici açıklamalar iyi olur diye düşünüyorum. Ayrıca mevsim ve takvim etkisinden arındırma işlemi de gözden geçirilebilir. Bir olasılık da benim olan biteni yanlış yorumlamam. Olamaz mı? Olabilir elbette.
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Kaynak: ekonomim.com