Merkez Bankası faizlerde tahmin aralığıyla uyumlu sayılabilecek düzeyde, 2,5 puanlık indirime gitti.
Para Politikası Kurulu dünkü toplantısında haftalık repo ihale faiz oranını yüzde 43’ten yüzde 40,5’e çekti. Kurul ayrıca, gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 46’dan yüzde 43,5’e, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 41,5’ten yüzde 39’a indirdi.
Tahmin aralığıyla uyumlu derken neyi kastettiğim açık... Bir ara faizin yüzde 43’ten yüzde 40’a çekileceği konusunda hemen herkes görüş birliği içindeydi. Daha sonra özellikle siyasette ortaya çıkan durum, “Acaba indirim üç puan olmasa mı”, ardından “Acaba faiz hiç indirilmese mi” dedirtmeye başladı.
Sonra tekrar “Faiz indirilmeli ama üç puan olmasa iyi olur” görüşü giderek daha çok taraftar buldu.
Bu köşede ben de dün puan puan bir analiz yapmaya çalıştım ve şunları yazdım:
“Hiç indirim yapılmaması olmaz, bir puanlık bir indirim kimseyi tatmin etmez, bir buçuk ya da iki puanlık indirimler en makul olanıdır, iki buçuk puanlık bir indirim ise ‘Üç puan yapılmadı işte’ dedirtmeye dönük bir aldatmaca olarak okunacağı için herhalde tercih edilmez.”
Ama ben yanıldım! Merkez Bankası benim en tercih edilmez gördüğüm iki buçuk puanlık indirimi uygun gördü.
Gıda ve hizmetlere dikkat
Merkez Bankası’nın PPK özetinde enflasyonun ana eğiliminin ağustos ayında yavaşladığı, yakın döneme ilişkin verilerin de talep koşullarının dezenfasyonist düzeyde olduğunu gösterdiği belirtildi.
Açıklamada yer alan gıda fiyatlarına ve hizmet enflasyonuna dönük vurgu dikkat çekti:
“Gıda fiyatları ile ataleti yüksek hizmet kalemleri enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları canlı tutmaktadır.”
Bu vurgu önemli. Türkiye hizmet enflasyonuyla bir türlü baş edemiyor. Şimdi buna vatandaş için çok önemli olan gıda kalemi de kemikleşerek ekleniyor.
Merkez Bankası, daha önceki açıklamalarında olduğu gibi bu kez de “enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları ile küresel gelişmelerin, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğini” vurguladı.
Sonrası aynı!
PPK açıklamasının sonraki bölümlerinde elbette önceki açıklamalardan küçük farklılık gösteren ifadeler var ama özde bir farklılık yok.
Örneğin önceki açıklamalara benzer şekilde “Fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşu talep, kur ve beklenti kanalları üzerinden dezenflasyon sürecini güçlendirecektir” denildikten sonra ne anlama geldiği pek anlaşılamayan şu ifade OVP hatırına araya girivermiş:
“Orta vadeli programda öngörülen makroekonomik çerçeve bu sürece katkı sağlayacaktır.”
Açıklamanın devamı, önceki açıklamalarla aynı:
“Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları; enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak ara hedeflerle uyumlu biçimde dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyecektir. Adımların büyüklüğü, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilecektir. Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.”
Faiz normalde kaç olurdu?
Merkez Bankası politika faizini geçen aralıkta yüzde 50’den yüzde 47,5’e çektikten sonra 2025’in indirim patikası adeta belli olmuştu.
Merkez Bankası yılın tümünde sekiz PPK toplantısı yapacak ve her toplantıda 2,5 puan değilse bile kesintisiz indirimlerle yıl sonunda çok muhtemeldir ki faizi yüzde 30 dolayına çekecekti. Tahminler bu yöndeydi.
Zaten aralıktan sonra ocak ve martta da 2,5 puanlık indirimler yapılmış ve bir çırpıda yüzde 50’den yüzde 42,5’e gelinmişti.
Ama Merkez Bankası koridorlarında alınan kararlar, siyaset sahnesinden geri dönebiliyordu. Nitekim öyle oldu; 19 Mart operasyonunun hemen ertesi günü Merkez Bankası yüzde 42,5 olan faizi değiştirmedi ama gecelik borç verme faizini yüzde 46’ya çıkarmak zorunda kaldı. Faiz indirim döngüsü fena halde kırılmıştı. Aslında asıl kırılma nisan toplantısında yaşandı. Merkez Bankası haftalık repo ihale faiz oranını yüzde 46’ya, gecelik borç verme faiz oranını yüzde 49’a çıkardı. Üstelik fonlamanın bir süre yalnızca gecelik yolla yapılması kararlaştırıldı.
Dolayısıyla fiili faiz artık yüzde 49’a çıkmış, bir başka ifadeyle faizde aralık ayına dönülmüştü. İşte pratikte bir ara yüzde 49’a çıkarılan faiz aşama aşama aşağı geliyor.
Yıl sonuna kadar biri ekim, biri aralıkta olmak üzere iki toplantı daha var. Göreceğiz, faiz nereye kadar indirilebilecek...
• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.