Ekonomi

İTO Başkanı'ndan Dev Faiz İndirimi Tahmini !

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekip Avdagiç, ekonomi gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İstanbul Havalimanı'nın yolcu tarafıyla Avrupa'dan Orta Doğu'ya kadar önemli bir merkez haline geldiğini belirterek, "İstanbul Havalimanı sadece yolcu aktarım merkezi değil, çok önemli bir paket ve ürün aktarım merkezi haline geldi, lojistik merkezi haline geldi." dedi.

Avdagiç, İstanbul Finans Merkezinin katkılarıyla hazırlanan Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak soruları yanıtladı.

Küresel ve bölgesel gelişmelere değinen Avdagiç, Rusya-Ukrayna Savaşı, İran-İsrail çatışması ve İsrail'in Filistin'deki soykırım sürecinin devam ettiğini söyledi.

Avdagiç, bütün bunların yanında ABD'de Donald Trump'ın ikinci defa başkan seçilmesinden sonra gümrük vergileriyle ilgili çok "gitgel"leri olan bir politika izlendiğini gözlemlediklerini kaydetti.

Henüz orada taşların yerine oturmadığını dile getiren Avdagiç, "Bütün bu süreçler enflasyonist bir baskı oluşturuyor. Fiyatlama konusunda tüm dünyada bir sıkıntı oluşturuyor. Çünkü bir gümrük tarifesi ortaya çıkıyor, bunun 3-5 gün sonra değiştiğini, süresinin uzatıldığını, 5'e katlandığını, dörtte bir indiğini görüyoruz. Böyle her gün sürprizlerle dolu bir sürece, bir güne uyanıyoruz. Diğer taraftan dünyadaki ulaşım akslarında, özellikle Süveyş hattında bazı riskler devam ediyor." diye konuştu.

Avdagiç, dünya genelinde dalgalı bir seyrin olduğuna işaret ederek, İTO olarak hükümetle beraber koordineli bir çalışma yürüttüklerini, Türkiye'deki üreticinin, ihracatçının, ithalatçının ve tüketicinin tüm bu gelişmelerden en az etkileneceği bir süreci hep beraber oluşturmaya çalıştıklarını anlattı.

"Sürekli teyakkuzda olmamız gereken bir dönemdeyiz"

İTO Başkanı Avdagiç, küresel anlamda sürekli teyakkuzda olunması gereken bir dönemde bulunulduğunu belirterek, “Sabit ve net bir politika belirleyeceğimiz bir süreç yok karşımızda. Diğer ülkelerde olduğu gibi çok dinamik bir süreç yönetmek durumundayız. Türkiye, hem coğrafi konumu hem de savaş bölgelerine yakınlığından dolayı daha da hassas bir politika yürütmek durumunda." şeklinde konuştu.

Gümrük tarifelerindeki gelişmelere de değinen Avdagiç, ABD'nin en büyük ticaret ortağının artık Çin değil Meksika olduğunu bildirdi.

Avdagiç, gümrük tarifelerinin üzerinde önemle durduklarına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü gümrük tarifeleri Türkiye'nin de ABD'ye ticaretini etkileyecek son derece önemli unsurlar. Eğer ABD, bizimle benzer ürünleri ABD'ye ihraç eden ülkelerin gümrük tarifelerine Türkiye'ye koyduğu yüzde 15'lik rakamın üzerinde bir rakamı gündeme getirirse ve bunu sürekli hale getirirse Türkiye'nin bu durumda ABD'ye yaptığı 16 milyar dolarlık ihracatını hızlıca yukarı doğru çekme ihtimali var. Dolayısıyla biz sadece kendimizle ilgili değil, diğer ülkelerin de gümrük tarifelerini takip etmek ve buna göre dinamik bir politika izlemek zorundayız."

Avrupa ile ilgili de gelişmelere değinen Avdagiç, Avrupa Birliği'nin (AB) hem ithalatta hem de ihracatta Türkiye'nin en büyük ticari ortağı olduğunu vurguladı.

Avdagiç, Avrupa'daki bazı ülkelerin özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı başladıktan sonra memnuniyetsizliğinin net olarak ortaya çıktığını kaydederek, "ABD ve AB'nin, Ukrayna'ya toplam 250 milyar doların üzerinde bir kaynak aktardığını görüyoruz. Buna karşılık bugün itibarıyla baktığımız zaman, özellikle Alaska görüşmesinden sonra savaşta hala Rusya'nın avantajlı olduğu görülüyor. Ben burada olaya diplomatik değil, sadece ekonomik açıdan bakıyorum. Rusya hala daha kazançlı bir ülke durumunda gözüküyor. AB, bu savaş sonrasında hem çok ucuz enerji kaynağını hem de önemli bir ticari partnerini kaybetti ve bu kayıp sürekli hale gelmeye başladı." diye konuştu.

"İstanbul Havalimanı sadece yolcu aktarım merkezi değil, çok önemli bir lojistik merkezi haline geldi"

Şekib Avdagiç, bu süreçte Çin faktörünün önem kazandığının altını çizerek, Çin'in daralan Amerikan pazarı ve orada artacak vergilere bağlı olarak diğer ülkelere daha agresif fiyatlarla satış yapmaya yönelmesinin gündemde olduğunu söyledi.

Bunun da çok dikkatli bir şekilde takip edilmesi gereken bir konu olduğunu anlatan Avdagiç, şunları kaydetti:

"Çin'de bazı konularda gerçekten çok ciddi bir kapasite var. Baktığımız zaman dünyanın çelik üretiminin yüzde 55'i Çin'de, çok ciddi bir örnek olarak söylüyorum bunu. Elektrikli araçlar şu anda çok revaçta ama bu araçlarda kullanılan bataryaların kahir ekseriyeti, Çin'de veya dünya çapında Çin'in kontrolündeki tesislerde üretiliyor. Dolayısıyla bu anlamda Çin'in son dönemlerde önemli kazanımları oldu. Buna karşı da ölçek ekonomisine bağlı olarak her ülke önlem alıyor. Bizim de aldığımız ve almamız gereken tedbirler var. Bütün bunlara baktığımız zaman dünya ticaretinde gerçekten çok önemli bir dönüşüm yaşıyoruz. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeni şartlara göre biz de hem ülke olarak hem sektörler olarak hem de şirketler olarak kendimizi tekrar konumlamak ve dinamik bir politika izlemek durumundayız."

Avdagiç, Türkiye'nin savaşların olduğu bölgelere yakınlığından dolayı dezavantajları olmakla beraber coğrafi konumu dolayısıyla lojistik avantajlarının bulunduğuna işaret etti.

Kovid-19 döneminde özellikle Avrupalı şirketlerin Uzak Doğu'dan mal tedarikinin çok güç olduğu dönemde hızlıca Türkiye'ye yöneldiğini anımsatan Avdagiç, "O zamana kadar Türkiye ile ilgili geçiş sınırlamaları, tır geçiş sayısındaki kotalar gibi kısıtlamaların hepsi bir gecede kalktı ve Türkiye'nin avantajlı konumunu onlar da kabul ederek problemlerini çözmeye çalıştılar. Dolayısıyla lojistikte attığımız çok önemli adımlar var. Somut bir şey söylemek istiyorum, İstanbul Havalimanı bu konuda çok önemli bir ‘hub’ oldu. Havalimanını hep yolcu tarafıyla konuşuyoruz, evet, yolcu tarafı çok önemli. İstanbul Havalimanı Avrupa'dan Orta Doğu'ya kadar bu bölgedeki en önemli aktarım merkezi haline geldi ama sadece yolcu aktarım merkezi değil, aynı zamanda çok önemli bir paket ve ürün aktarım merkezi haline geldi, lojistik merkezi haline geldi." şeklinde konuştu.

"Bizim yurt dışına ihracatımızda ve kısmi ithalatımızda demir yolunu daha fazla kullanmamız lazım"

Türkiye'nin demir yolu ile ilgili kaslarının güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Avdagiç, hükümetten bu konuda talepleri olduğunu dile getirdi.

Avdagiç, "Bizim yurt dışına ihracatımızda ve kısmi ithalatımızda demir yolunu daha fazla kullanmamız lazım. Şu anda demir yolu kullanım oranımız çok düşük. Bu bazı konularda maliyetlerimizi artırıyor. Bizim önerimiz ve hükümetten talebimiz, 2030'a kadar ihracatımızın en azından yüzde 30'unun demir yoluyla yapılabiliyor olması." dedi.

Orta Koridor'a da dikkati çeken Avdagiç, Orta Koridor'un avantaj olduğunu ama aynı zamanda Çin ürünlerinin çok hızlı bir şekilde Türkiye'ye gelmesi için bir yol açılmış olacağını söyledi.

Avdagiç, "Şu anda Çin'den bazı ürünlerin gemiyle taşınmasında daha yüksek montanla gelmeye ihtiyacı var, 6-8 hafta sürüyor. Bu süre 15 güne düştüğü zaman Çin daha da avantajlı hale gelecek. Orta Koridor'un bize getireceği negatif yani ithalat baskısını da düşünmemiz lazım. Dolayısıyla bunu getireceği pozitif katkılarla beraber iki tarafta değerlendirmemiz lazım diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının politika faizini 300 baz puan düşürmesinin çok önemli olduğunu ve yıl sonuna kadar üç toplantı daha yapılacağını belirterek, "Toplamda 1000 baz puanlık bir düşüş olacağını normal konjonktürde öngörüyoruz. Sene sonunda da finansman maliyetinin aşağı doğru geleceğini, enflasyonun da yüzde 30'un altında bir rakamla kapanabileceğini tahmin ediyoruz." dedi.

İş dünyasının, 2023'ten bu yana açıklanan istikrar programına büyük bir sabırla ve metanetle uyum göstermeye çalıştığını aktaran Avdagiç, yaşanan zorluklara rağmen şirketlerin üretmeye ve ihracatı sürdürmeye devam ettiklerini söyledi.

Avdagiç, Türkiye'nin ihracatının temmuz sonuna bakıldığı zaman yıllıklandırılmış rakamlar itibarıyla 270 milyar doları yakaladığını belirterek, "Dış ticarette ihracat rakamlarıyla beraber mutlaka ithalat rakamlarına da bakmak lazım. İhracatımızda yılbaşından bu yana yüzde 5'in biraz üzerinde bir artış var ama ithalatımızdaki artış oranı daha yüksek. Dolayısıyla bu da dış ticaret açığımızı bir nebze artıran bir unsur. Hizmet ihracatına da baktığımız zaman yılın ilk 6 ayında hem hizmet ihracatımızda hem ithalatında artış var. Hizmet ihracatında yüzde 5'lik bir artış varken ithalatında yüzde 9'luk bir artış var. Dolayısıyla orada da ithalat tarafında yüzdesel anlamda biraz daha fazla artış var." diye konuştu.

"Enflasyonun düşürülmesi amasız, fakatsız, lakinsiz, hepimizin desteklemesi gereken bir hedef"

İTO Başkanı Avdagiç, son iki senede yaşanan süreçlere bakıldığı zaman Türk iş dünyasının uygulanmakta olan ekonomik programla ilgili ciddi bir bedel ödediğini, buna rağmen süreçlerini yürütmeye çalıştığını vurguladı.

Avdagiç, bazı sektörlerde rekabetçilikle ilgili sıkıntılar yaşandığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada bir üst başlık olarak şunu söyleyeyim. Enflasyonun düşürülmesi amasız, fakatsız, lakinsiz, hepimizin desteklemesi gereken, hepimizin desteklediği ve arkasında durduğu bir hedef. Bunda farklı bir düşüncemiz yok, olmamalı, olamaz da. Bunun hayata geçirilmesindeki süreçlerin de politikanın da önemli bir kısmıyla mutabıkız. Burada gündeme getirmeye çalıştığımız en önemli konu, bu iki yıl içinde döviz kurunda yaşanan artışla, TL karşısındaki değerlemeyle, asgari ücretteki artışa, TÜFE artışına baktığınız zaman, döviz kurundaki artışın diğer bütün oranların çok gerisinde kalması ve sadece geçen sene yüzde 25'lik bir makas oluştu. TÜFE'deki artışla döviz kurundaki artış arasındaki makas 2024'te yaklaşık olarak 20-25 puan mertebesinde. Yani ihracatçının gelirinde 25 puan azalış var. Buna tabii şöyle bir açıdan da bakmak lazım. İhracatçıyı zorlayan bir tarafı olmakla beraber ithalatı da cazip hale getiren bir konu bu.

Türkiye’nin her zaman ikili bir politika izlemesi gerekiyor. Bir taraftan ihracatı artırırken bir taraftan da ithal ettiği ürünleri yurt içinde daha fazla üretmenin süreçlerini hayata geçirmesi gerekiyor. Dolayısıyla bizim mutlaka ithalatın içindeki komponentleri nasıl Türkiye'de bir an önce üretebiliriz, ithalatımızı aşağı doğru nasıl çekebiliriz, diğer tarafta ihracatımızı nasıl artırabiliriz, sürekli gündemimizde tutmamız gerekiyor. Türkiye'de belli sektörlerde bu alanda bir sıkışma var. Karlarda bir aşınma var. Zaten son iki çeyrekte büyüme rakamlarına baktığımız zaman özellikle ihracattan ve yatırımdan gelen rakamlarda eksi görüyoruz. Yani ihracatın ve yatırımların büyümeye katkısının eksi olduğunu görüyoruz ki bizim büyüme rakamına bakınca ilk başta mercek altına aldığımız iki alt başlık var; yatırımların büyüme etkisi ve ihracatın büyüme etkisi. Dolayısıyla bu rakamları çok dikkatlice takip etmemiz lazım ve bunların mutlaka büyüme rakamına pozitif katkı yapması lazım."

Merkez Bankasının politika faizini 300 baz puan düşürmesinin çok önemli ve değerli olduğunu vurgulayan Avdagiç, sene sonuna kadar 3 toplantı daha olacağını hatırlattı.

Avdagiç, "Toplamda 1000 baz puanlık bir düşüş olacağını normal konjonktürde öngörüyoruz. Sene sonunda da inşallah finansman maliyetinin aşağı doğru geleceğini, enflasyonun da yüzde 30'un altında bir rakamla kapanabileceğini tahmin ediyoruz." dedi.

"Türkiye'deki üretimin, ihracatın ve istihdamın ana ekseninde KOBİ'ler var"

Şekib Avdagiç, iş dünyasının finansmana erişimine vurgu yaparak, KOBİ tanımının güncellenmiş olmasından dolayı müteşekkir olduklarını ifade etti.

Avdagiç, "Bu çok uzun zamandır beklediğimiz bir konuydu. Enflasyona bağlı olarak da rakamlarda bir aşınma oldu. Bu rakamın güncellenmesi önemli. Çünkü Türkiye'deki üretimin, ihracatın ve istihdamın ana ekseninde KOBİ'ler var. Dolayısıyla KOBİ kapsamının doğru rasyolarla belirlenmesini çok önemsiyoruz. Burada yapılan güncelleme önemli bir katkı sağladı." şeklinde konuştu.

KOBİ tanımının güncellenmesinden sonra KOBİ’lerle ilgili verilen teşviklere, finans paketlerine, finansman ulaşımına taleplerin de artacağını vurgulayan Avdagiç, buna bağlı olarak özellikle kredi büyümesiyle ilgili kısıtların devam ettiğini belirtti.

Şekib Avdagiç, KOBİ'lere verilecek kredilerle ilgili bu kısıtların gözden geçirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Aylık kredi büyüme oranlarının KOBİ'ler için bir miktar artırılması KOBİ'lere pozitif bir destek sağlayacaktır. Burada iki önemli konu var, bir finansmana erişim, iki finansman maliyeti. Şu anda KOBİ’ler açısından, genel olarak iş dünyası açısından her ikisinde de taleplerin tam karşılanamadığı bir dönem yaşıyoruz. Enflasyonu kontrol altına almak için bu konuda belli kısıtlar uygulanıyor ama özellikle KOBİ'lerin ve ihracatçı KOBİ'lerin sıkıntı yaşamaması için KOBİ'lere yönelik finansmana ulaşımda tabiri caizse vidaların biraz gevşetilmesinin, finansmana erişimin daha kolaylaşmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Sene sonuna kadar politika faizinde 1000 baz puanlık düşüş olursa da burada zaten daha makul rakamlarla krediye erişim sağlanması mümkün olabilecek. Şu bir gerçek, biraz evvel dediğim gibi bütün bu kötülüklerin anası enflasyon. Dolayısıyla enflasyonun düşürülmesi politikasından geri adım atılmaması gerekiyor ama bu süre içinde de üretimin, ihracatın, ticaretin devam etmesi gerekiyor. İstihdamın muhafaza edilebiliyor olması gerekiyor. Buradaki o hassas dengeyi sağlamak konusunda da biraz evvelki taleplerimizi gündeme getirdik."

"İstanbul'da çalışan kamu personeline ayrıcalıklı bir ek tazminat ödenmesi gerekiyor"

Avdagiç, asgari ücretin bölgelere göre farklılık göstermesi önerisine değinerek, bir taraftan bölgesel asgari ücreti önerirken bir taraftan da İTO olarak, İstanbul'da çalışan kamu personeline ayrıcalıklı bir ek tazminat ödenmesi gerektiğini ifade ettiklerini söyledi.

İstanbul'da çalışan bir memurun hayat şartlarının, ödeyeceği kiranın, ulaşım masraflarının ve diğer giderlerinin Anadolu'daki maliyetin çok üstünde olduğunu kaydeden Avdagiç, "Dolayısıyla memurlar için mutlaka İstanbul'dan başlayarak büyükşehirler için kademeli bir ek ödeme, ek takviye yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Aynı şekilde iş dünyasına döndüğünüz zaman nasıl ki şimdi kimse şuna karşı çıkmıyor, Türkiye teşviklerde altı bölge var değil mi? Niye? Çünkü belli bölgelerin gelişmeye ihtiyacı var. İstanbul birinci bölge ve altıncı bölgeye kadar farklı bölgelerde teşvikler var. Şimdi asgari ücrette de aynısını söylüyoruz. Sizin asgari ücretle veya ona yakın bir ücretle İstanbul'da belli sektörlerde istihdam sağlamanız hemen hemen mümkün değil. Aslında şu anda İstanbul'da birçok sektörde asgari ücret pratikte uygulanmayan bir şey. Bizim tespitlerimize göre İstanbul'daki birçok işyerinde fiili asgari ücret, reel asgari ücretin yüzde 30'u üzerine koyun, oradan başlıyor." diye konuştu.

Avdagiç, TÜİK'in kısa bir süre evvel gelişmişlikle ilgili yeni bir araştırma yayımladığını anımsatarak, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Anadolu'daki belli bölgelerde çalışanların insanca yaşayabilecekleri bir ücret seviyesini dikkate alan makul bir kademeli asgari ücret süreci devreye alınırsa oradaki istihdam daha sağlıklı şekilde muhafaza edilebilir. Oradaki firmalarımız rekabetçiliği sağladıkları için üretimlerini devam ettirebilirler. Dolayısıyla bu oradaki sosyal dokuya da fayda sağlayabilir. İstanbul'da diyelim ki tekstil sektöründe işsiz kalan birinin hizmetler sektöründe veya farklı sektörlerde iş bulma imkanı varken Anadolu'da belli şehirlerde bu konuda imkanlar çok kısıtlı. Teşviklerde nasıl böyle bir mantık varsa, az önce vurguladığım gibi en önemlisi çalışanların insanca yaşayabilecekleri bir ücret seviyesini esas alarak en azından bundan sonraki süreçlerde bu konuda bir farklılaştırma yapılması, oradaki işletmelerimizin ve çalışacak insanların da istihdamının muhafazası anlamında katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum."

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, meslek liseleri ile ilgili sürecin gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, "Avrupa Birliği’nde her 2 çocuktan 1'i, yetiştirildiği branşta çalışıyor. Bizde 6 çocuktan 1’i yetiştirdiğimiz branşta çalışıyor. Yani, çocuk meslek lisesini bitiriyor, tezgahtar oluyor, kuryeci oluyor, başka işler yapıyor. Gönül ister ki çocuğu biz o branşta yetiştirdiysek, o çocuk o branşta çalışabiliyor olsun." dedi.

Türk toplumunda depremle ilgili iyi bir duyarlılık oluştuğunu belirten Avdagiç, kentsel dönüşüm, konut dönüşümü konusunda hızlanılması gerektiğini ve İstanbul'da bunun belli semtlerde görüldüğünü ifade etti.

Avdagiç, iş yerleri, iş merkezleri, sanayi siteleri, fabrikalar, OSB'ler, oteller, okullar ve hastanelerin dönüşümünün yine gündeme gelmesi gerektiğine işaret ederek, "Konutlar dönüştüğü zaman nasıl devlet harç veya vergi muafiyeti gibi birtakım avantajlı uygulamalara izin veriyorsa bunlara benzer bir paketin de iş yerlerinin, iş merkezlerinin, fabrikaların, sanayi sitelerinin dönüşümü için devreye girmesi çok önemli." diye konuştu.

İstanbul'a bakıldığında çok hızlı dönüşmesi gereken yerlerin olduğuna dikkati çeken Avdagiç, "İstanbul'da 1960'lardan, 1970'lerden kalan belli yerler var, iş merkezleri var, sanayi siteleri var, sanayi çarşıları var. Dolayısıyla dönüşümün bütüncül bir açıdan değerlendirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bunu asla konut dönüşümünü kenara koyalım, bu tarafa ağırlık verelim şeklinde değil, kuşun iki kanadı gibi her iki kanada eşit miktarda değer vermemiz ve sahip çıkmamız gerekir diye düşünüyoruz. Konutta yaşanan bazı avantajlı uygulamaların bu tarafta da devreye alınması çok önemli ve faydalı olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Avdagiç, salgından sonra gençlerin iş dünyasına girişleri ve bazı meşakkatli işlerde istihdamıyla ilgili bir sıkıntının ortaya çıktığını aktararak, "Kovid döneminde gençler tam iş dünyasına adapte olmaları gereken 2 yılı evlerinde, genellikle klavye başlarında pasif halde geçirdiler. Bu gençlerin iş dünyasına tekrar kazandırılması, özellikle biraz fiziki uğraş isteyen işlerde istihdamıyla ilgili zorluk yaşanıyor. Türkiye'de de böyle bir durum var. Ne işte ne eğitimde ne yetiştirmede (NEİY) olan gençler hakkında İstanbul Ticaret Odası olarak kısa bir süre evvel bir araştırma yaptık. Burada üzülerek gördük ki bu oran çok yüksek." şeklinde konuştu.

"Mesleki Eğitim Merkezlerindeki yapıyı kuvvetli ve etkin hale getirmemiz lazım"

İTO Başkanı Avdagiç, ciddi sayıda gencin ne eğitimde ne istihdamda ne de yetiştirme aşamasında olduğuna dikkati çekerek, bu gençlerin toplumdan ve iş dünyasından izole bir hayat yaşadığını dile getirdi.

Ne eğitimde ne istihdamda ne de yetiştirme aşamasında olan gençlerin sayısının İstanbul'da kendi yaş grubu içinde yüzde 20'leri bulduğunu ifade eden Avdagiç, "Türkiye ortalamasında bunun daha yüksek olduğunu, kadınlarda daha da yüksek olduğunu görüyoruz. Kademeli bir sıkıntı var burada." dedi.

Avdagiç, çırak, kalfa, usta zincirinde yaşanan sıkıntılara da değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun için Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) devreye alındı. Bir evvelki Milli Eğitim Bakanımız zamanında çok hızlı ve etkili bir şekilde devreye girdi. Şu andaki Milli Eğitim Bakanımız da bu projeye sahip çıkıyor ve devam ettiriyor. Bizim bir taraftan liseler üzerinden üniversite eğitimi kanalını aktif şekilde uygularken, meslek lisesi sürecini de gözden geçmemiz lazım. MESEM sürecinde oradaki yapıyı kuvvetli ve etkin hale getirmemiz lazım. Ciddi sayıda genç kardeşimiz var. Orada biliyorsunuz 4 gün sahada çalışıyorlar, 1 gün eğitim alıyorlar. Dolayısıyla çok hızlı bir şekilde iş hayatına adapte oluyorlar. Bu konuda toplum olarak da bakış açılarımızı biraz değiştirmemiz lazım."

"Türkiye'de meslek liselerini bitirenlerin yüzde 16-17'si kendi branşlarında çalışıyor"

Şekib Avdagiç, Türkiye'de üniversite sayısının çok fazla arttığını ifade ederek, birçok üniversite mezununun birtakım konularda görev almaya hazır olmadığının ve dolayısıyla bir hayal kırıklığıyla karşı karşıya kalabildiklerinin altını çizdi.

Meslek liseleri ile ilgili sürecin de gözden geçirilmesi gerektiğine işaret eden Avdagiç, "Meslek liselerini çokça gündeme getiriyoruz. Avrupa Birliği'ndeki bir araştırmaya göre, AB'deki meslek liselerini bitirenlerin yüzde 50-55'i branşlarında bilahare çalışıyor. Türkiye'de bu oran yüzde 16-17 mertebesinde. Yani onlarda (Avrupa Birliği) her 2 çocuktan biri, yetiştirildiği branşta çalışıyor. Bizde 6 çocuktan 1’i yetiştirdiğimiz branşta çalışıyor. Yani, çocuk meslek lisesini bitiriyor, tezgahtar oluyor, kuryeci oluyor, başka işler yapıyor. Gönül ister ki çocuğu biz o branşta yetiştirdiysek, o çocuk o branşta çalışabiliyor olsun." değerlendirmesinde bulundu.

Avdagiç, meslek liselerinin iş dünyasıyla daha entegre hale getirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"İstanbul Ticaret Odası olarak, İstanbul'da 54 lisenin hamiliğini yapıyoruz. Teknik meslek liselerinin sayısı ise 300 civarında. Biz, İstanbul Sanayi Odası ile beraber bu liselerin yaklaşık 100'üne hamilik yapıyoruz. Okulların makinasına, malzemesine, teçhizatına, bilgisayar programına katkı sağlıyoruz. Dolayısıyla biz o sektörden gelenlerle gençleri buluşturuyoruz. Onların iş dünyasına hızlı ve etkin bir şekilde adapte olmasını sağlıyoruz. Yani meslek liselerini biraz daha bu açıdan ele almamız lazım. MESEM'leri kuvvetlendirmemiz lazım. Ne eğitimde ne işte ne yetiştirmede olan gençleri, gerekirse kısa süreli eğitimlerden geçirerek hızlı bir şekilde arzu ettikleri modüllerde çalıştırmak, iş hayatına monte etmek üzere proje geliştirmemiz lazım."

"Türkiye'nin Suriye'de en önemli yatırımcı olması çok önemli"

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye ile Suriye arasındaki tır trafiğinin aritmetik değil, geometrik olarak arttığını, bunun sevindirici bir olay olduğunu ifade ederek, şu anda Suriye'de her şeye ihtiyacın olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin devlet olarak öncü bir süreç yönettiğini aktaran Avdagiç, "Burada gündeme gelen, gelmeyen, bizim bazı görev yaptığımız kurumlar itibarıyla yakından takip ettiğimiz süreçler var. Suriye'deki temel süreçlerin hayata geçmesi, ayağa kalkması konusunda devletimiz gerçekten çok önemli katkılar veriyor." dedi.

Avdagiç, iş dünyası olarak bir taraftan da ticareti geliştirmeleri gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti:

"Türkiye'de çok uzun süredir, 15 yıla yakın bir süredir misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimiz var. Önemli bir kısmı peyderpey geri dönüyor. Dolayısıyla aramızda çok kuvvetli ve etkin bir köprü var. Bunların içinde Türkiye'de iş insanı olarak faaliyetine devam edenler var. Geri döndüğü zaman tekrar eski işini kuranlar var. Bizim mutlaka bunlarla beraber Suriye'deki yatırımların içinde olma, o yatırımları destekleme, yatırımlara ortak olma gibi dual bir politika izlememiz lazım. Suriye ile ticareti geliştirirken oradaki yatırımlarda çok hızlı devrede olmamız lazım. Yaklaşık 15 yıldır beraber yaşadığımız Suriyeli kardeşlerimizin oluşturduğu potansiyeli de çok iyi değerlendirebiliriz. Türkiye'nin mutlaka Suriye'nin en önemli ticaret partneri ve Türkiye'nin de Suriye'de en önemli yatırımcı olması çok önemli. Bütün politikalarımızı buna göre yürütmemiz gerektiğini düşünüyorum."

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İTO seçimlerinde başkan adaylığına ilişkin, "Tüm arkadaşlarımızla, ekibimizle, bize destek veren değerli iş dünyasının temsilcileriyle beraber yeni dönemde de göreve talip olmak için yola çıktık." dedi.

İTO Başkanlığı için adaylığına yönelik soru üzerine Avdagiç, 2026 yılının ekim-kasım ayında kanun gereği Türkiye'deki 367 oda ve borsada seçimlerin yapılacağını belirterek, 4 yıllık dönemlerinin tamamlanmış olacağını ifade etti.

Her seçim dönemi yola çıkmadan önce kendi önemli gördükleri süreçleri yerine getirdiklerini belirten Avdagiç, bütün istişareleri, gerekli değerlendirmeleri yaptıklarını, ondan sonra yola çıkmaya karar verdiklerini söyledi.

Avdagiç, bu dönemde de 2018'de ve 2022'de olduğu gibi gerekli görüşmeleri yaptıklarını, istişarelerde bulunduklarını ve ardından yola çıkmaya karar verdiklerini dile getirerek, "Tabii bu kişisel bir hareket değildir. Bu bir kadro hareketidir. Bugüne kadar olduğu gibi bu konuda beraber çalıştığımız tüm arkadaşlarımızla, ekibimizle, bize destek veren değerli iş dünyasının temsilcileriyle beraber yeni dönemde de göreve talip olmak için yola çıktık." diye konuştu.

İstanbul Ticaret Odasının 800 bini aşkın üyesi olduğunu söyleyen Avdagiç, şöyle devam etti:

"Geçtiğimiz dönemde üyelerimizin iş dünyasıyla ilgili beklentilerini, taleplerini, problemlerini, sorunlarını sürekli 81 Meslek Komitemiz üzerinden toparlayıp, bunları konsolide edip ilgili makamlara aktarma ve çözüm üretme konusunda yoğun bir süreç yürüttük, buna devam ediyoruz. Dolayısıyla bu konudaki yaklaşımımıza devam edeceğiz. Birçok konuyu da biz birebir ilgilileriyle görüşerek çözmeyi tercih ediyoruz. Gerektiği zaman da kamuoyu üzerinden gerekli açıklamaları yapıyoruz."

"Sirkeci-Eminönü hattında 7 projede İTO üyelerine hizmet verecek altyapıyı güçlendirdik"

İTO Başkanı Avdagiç, fiziki altyapı geliştirme konusunda da önemli adımlar attıklarını belirterek, İstanbul Ticaret Odasının eski merkez binasını yeniden inşa ettiklerini ve şu anda İTO'nun yeni merkez binasının inşaatına başladıklarını ifade etti.

Sirkeci-Eminönü hattında 7 projede İTO üyelerine hizmet verecek altyapıyı güçlendirdiklerini, güncellediklerini söyleyen Avdagiç, "İstanbul Ticaret Üniversitesine katkılarımız devam ediyor. Üniversitemizi daha iyi bir noktaya getirmek için her türlü desteği veriyoruz. Teknopark İstanbul'da Savunma Sanayii Başkanlığı'mız ile beraberiz. Teknopark İstanbul'un bu ülkeye yaptığımız en hayırlı projelerden biri olduğunu ifade etmek istiyorum." dedi.

Avdagiç, Teknopark İstanbul'un Türkiye'nin en büyük teknoparkı olduğuna dikkati çekerek şunları ifade etti:

"Genç girişimcileri bu ülkede tutmak için oluşturduğumuz bir girişimcilik merkezimiz var, Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi. Orada 600'ün üzerinde girişim, 800'e yakın girişimcimiz var. Yine yazılımcı yetiştirmek için kurduğumuz bir akademi var, SoftITO. Orada farklı disiplinlerle yetişmiş gençleri tekrar eğitime alıyoruz. Kendi aldığı eğitimden memnun olmayanları ikinci bir eğitime tabi tutup hızlıca onları yazılım sektöründe devreye almaya çalışıyoruz. A'dan Z'ye İstanbul Fuar Merkezini güncelledik, modernize ettik ve en son Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı büyük bir başarıyla yapıldı. Herkes çok memnun kaldı. O fuar merkezimiz ciddi bir başarıyla devam ediyor."

"İstanbul'da ticaret sıhhatli ise bütün Türkiye'de sıhhatlidir"

Şekib Avdagiç, İstanbul'da ticaret sıhhatli ise bütün Türkiye'de de sıhhatli olduğunu belirterek, "İstanbul'da gümrükler iyi çalışıyorsa bütün Türkiye'de iyi çalışıyordur. İstanbul'da vergi gelirleri arzu edilen seviyedeyse bütün Türkiye'de vergi gelirleri arzu edilen seviyededir. İstanbul'da turizm iyiyse bütün Türkiye'de turizm iyidir." diye konuştu.

Avdagiç, İstanbul'un aslında Türkiye'deki tüm bu aktivitelerin bir barometresi, bir merkezi konumunda olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

"Türkiye'nin ekonomik anlamdaki başkenti diyebiliriz. O anlamda biz buradaki üyelerimizin gündeme getirdiği konuları çözme konusundaki süreçlerimizi çok etkin bir şekilde yürütmeye çalışıyoruz. Diğer taraftan da İstanbul Ticaret Odasının ilgili kanunlara göre yapmak durumunda olduğu görevleri var. İşte şirket kuruluşları, yıllık tesciller gibi. 60'a yakın farklı evrak üretiyoruz.

Yani, bu insanlara basit geliyor ama her gün 25-30 bin kişi bizden farklı konularda hizmet alıyor. Dolayısıyla 600'e yakın kıymetli arkadaşımla beraber bu hizmeti vermeye çalışıyoruz. Bu bizim zaten asli görevimiz. Bu konuda özellikle bütün bilişim altyapımızı güncelledik ve burada çok önemli bir tercihte bulunduk. Buradaki yabancı yazılım şirketlerini kenara koyduk. HAVELSAN ile beraber başarılı bir proje yaptık, bütün bilişim altyapımızı yerli bir çözüm ortağı ile güncelledik. Bu, bizim için bir gurur kaynağı."

"Türkiye'de yaklaşık 20 milyon tona yakın gıda israfı var"

İTO Başkanı Avdagiç, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 1,5 milyar ton gıdanın çöpe atıldığını ve en az 9 milyon kişinin her yıl açlıktan hayatını kaybettiğini belirterek, Türkiye'deki gıda israfının AB'ye göre daha fazla olduğunu söyledi.

Avdagiç, tarladan tabağa kadar bütün zincirinin içinde gıdada israfın belirli bir ölçüde kaçınılmaz olduğunu dile getirerek şöyle dedi:

"Bizim hedefimiz, konutlarda, bireylerde, ailelerde, iş yerlerinde, restoranlarda, otellerde, turizm ve gastronomi sektöründe bu israfı nasıl aşağı doğru çekebileceğimiz üzerinde çalışmak. Çünkü artık bu tip gıda ürünlerine ulaşmak da daha zor, daha pahalı, daha meşakkatli. Yaşanan iklim krizine bağlı olarak her sene bu daha da zor ve pahalı olacak. Bu anlamda bütün dünyada bununla ilgili, ABD'de, Avrupa'da bununla ilgili kampanyalar çok yoğun bir şekilde yapılıyor."

Türkiye'de yaklaşık 20 milyon tona yakın gıda israfının olduğunu ifade eden Avdagiç, "Bunun sıfır olması mümkün değil ama şu anda en azından 10 milyon tonun altına çekmemiz lazım. Bu, hem bizim itikadi anlamda da bir görevimiz, insani anlamda da bir görevimiz. Buradan oluşacak kaynağı, sosyal politikalar için kullanabiliriz, ailemizin bütçesine bir katkı sağlayacaktır." diye konuştu.

Avdagiç, İstanbul Ticaret Odası olarak paydaşlarla beraber proje yürüttüklerini belirterek şunları kaydetti:

"Türkiye'de üreticiler, satıcılar, hizmet sektörü ve okullar olmak üzere 4 ana segment belirledik. Buralarda eğitimler yapıyoruz. Onları bu konuda bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla onların da maliyetini aşağı doğru çekecek, kaynaklarını daha verimli kullanmalarını sağlayacak ama bir anlamda da dediğim gibi hem insani hem de itikadi bir süreci de yerine getirmiş olacağız. O anlamda da çok önem verdiğimiz bir proje. Bu toplumda ciddi bir katma değer ve bilinç oluşması durumunda hep beraber büyük bir israfı da önlemiş olacağız."