Ekonomi

Ekonomide ne değişirse seçim hazırlığı var demektir?

Sayın Alaattin AKTAŞ'ın, ekonomim.com sitesinde bugün yayımlanan "Ekonomide ne değişirse seçim hazırlığı var demektir?" başlıklı köşe yazısı

✓ Seçim tarihine işaret sayılabilecek bir dizi siyasi ve ekonomik etken var.

✓ En tipik ekonomik işaret büyümenin ikinci planda kalmasına razı olunup olunmayacağı.

✓ Faiz yüksek belirleniyor ve bunun etkisiyle ekonominin yavaşlaması göze alınıyorsa seçim uzaktır. Şimdi olduğu gibi...

✓ Faiz olmayacak zamanda düşürülüyor, kurun ve enflasyonun yükselmesi pahasına ekonomi canlandırılmak isteniyorsa seçim yaklaşıyordur.

Yok yok, aklınıza ilk gelen değil! Asgari ücreti yüksek oranda artır, memura ve emekliye yüklü zam yap, böylece seçime git; aklınıza ilk gelen muhtemelen budur ama böyle bir adım seçim öncesinin ekonomi politikasındaki temel değişiklik olamaz. Daha büyük ve tüm toplumu etkileyecek bir politika değişikliğinden söz edilebilir.

Peki o değişiklik ne mi olabilir?

Yakın geçmişte bu durumun örneği yaşandı. Operasyonun adı tabii ki seçim hazırlığı değildi, hatta dini bir gerekçe üretilerek düğmeye basılmıştı ama sonuçta amaç ekonomik gidişatı tümüyle değiştirmekti.

FAİZ Mİ, BÜYÜME Mİ?

Bir seçime yaklaşılıp yaklaşılmadığını, en azından hazırlık yapılıp yapılmadığını anlamak için faizin mi, yoksa döviz kurunun ve enflasyonun mu yükselmesine göz yumulacağına ya da tersinden söylersek düşük tutulmak isteneceğine bakmak gerekir.

Burada döviz kuru ve beraberinde enflasyon bir sonuçtur tabii ki; önemli olan faizin düzeyine karar vererek ekonominin büyümesini kontrol etmektir. Döviz kurunu ve enflasyonu faizin zıttı göstergeler olması bakımından simge olarak kullanıyorum.

Seçim tarihini belirleyebilecek tabii ki bir dizi başka ekonomik ve daha çok da siyasi etken var ama faiz ve döviz de temel etkenlerdendir. Üstelik bunlar iktidarın kontrolü altındadır. İktidar en azından teorik olarak bunların birini tutup diğerini bırakma şansına sahiptir.

Bakılması gereken hangisinin yükselmesine göz yumulacağıdır; faizin mi, yoksa döviz kuru ve enflasyonun mu?

Ya da soruyu şöyle sorayım; hangisinin düşük kalması amacıyla hareket edilir; faizin mi, dövizin ve enflasyonun mu?

Temel tercih işte bu!

Ya faizin artmasına izin verilip döviz ve enflasyon tutulmaya çalışılacak ya da faiz aşağı çekilerek dövizin ve enflasyonun yükselmesi umursanmıyor gibi yapılacak.

HANGİ DURUMDA NE OLUR?

Yakın zamanda yaşanmış çok tipik bir örnek var; hangi durumda ne olduğu 2021’de başlatılan operasyonla zaten görüldü.

Eylül 2021’de faiz indirilmeye başlandı, bunun gerekçesi de nas olarak açıklandı ve bu karar sonrasında döviz yükseldikçe yükseldi ve üç ay sonra aralık ayında KKM “icat edilerek” kurdaki yükselişin önüne geçilmek istendi. KKM, Türkiye’ye trilyon liranın üstünde bir yük getirdi, yeni ekonomi yönetimi de bu uygulamayı yok edebilmek için uğraşıp duruyor.

Faiz indiriminin sonucu yalnızca KKM olmadı tabii ki... Kurun yükselmesi enflasyonu tırmandırdı, vatandaşın geçim zorluğu çok ama çok arttı.

Böyle bir durum niye tercih edilir ki” diye düşünülebilir.

Niye mi? “Türk halkı için tek başına enflasyonun yüksek olması çok önemli değil” de ondan!

Dikkat ederseniz “tek başına enflasyonun” diyorum...

Yani “enflasyonla birlikte bu enflasyonu yenecek gelir artışı” olduğu sürece oranın ne olduğunun pek önemi yok.

Kaldı ki toplumda herkesin gelir artışı tek bir merkezden, yani iktidar tarafından belirlenmiyor ki.

Kendi gelirindeki artışı kendisi belirleyebilen çok geniş bir kitle var.

Onlar için önemli olan ekonomide çarkların dönmesi, ekonominin canlı olması.

O çarkların dönmesini sağlayan da bir anlamda enflasyon.

“İşler durmasın, yürüsün ama biraz enflasyon olsa da olur” yaklaşımı.

İşte 2021’deki faiz indiriminin nedeni de buydu.

Sanıyor musunuz ki siyaset ve ekonomi yönetimi faiz indirildiğinde yaşanacak olumsuzları görmedi. Tabii ki gördü ama ortaya çıkacak bilançoya bakıldı...

Döviz ve enflasyon tırmanacak ama ekonomi daralmayacaktı.

Zaten amaç da ekonomide bir daralma yaşanmamasını sağlamak ve 2023 seçimlerine böyle gidebilmekti. Sonuç ortada...

ŞİMDİ FAİZ YÜKSEK, ÇÜNKÜ...

Çünkü yakında bir seçim yok! Faiz yüksek seyrettiği sürece ekonomide yavaşlama, durgunluk, hatta küçülme kaçınılmaz. Batan şirketler olması, işsizliği artması kaçınılmaz.

Ama ekonomideki tercihleri sandığa ne kadar yaklaşıldığı belirlediğine göre faizi şu dönemde yüksek tutmanın -seçim zamanlaması anlamında- hiç mi hiç sakıncası bulunmuyor.

TERSİ YAPILDIĞI AN...

Eğer bir gün ekonomik şartlar elvermediği halde “Bu faiz de çok oldu, düşürelim şunu” türü bir yaklaşım sergilenirse, bunun işaretleri verilirse sandık için hazırlık yapılıyor demektir.

Faiz aşağı çekilecek, kur yükselecek, enflasyon daha da yukarı gidecek; ama işler açılacak, ekonomi canlanacak ve yüksek olmasına rağmen enflasyon ikinci planda kalacaktır.

•    Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.