Ekonomi

Ekonomide hava niye birden bozdu?

Sayın Alaattin AKTAŞ'ın, ekonomim.com sitesinde bugün yayımlanan "Ekonomide hava niye birden bozdu?" başlıklı köşe yazısı.

✓ Ekonomide lehte sonuçlar doğuran yanlışlara yanlış demeyip şimdi o sonuçlar aleyhe dönünce feryat figan etmek...

✓ Örneğin, 2023 ortasına kadar faiz yerlerde sürünürken ve enflasyon çok yüksek seyrederken o günkü politikanın yanlış olduğunu haykıranlar karşısında adeta kıs kıs gülüp bugün "Bu politikayla olmaz" diye ortaya çıkmak...

Hani hava bazen beklenmedik şekilde birden bozar, hemen herkes buna hazırlıksız yakalanır ya… Ekonomide de adeta öyle oldu, beklenti ve tahminlerde birden çok belirgin bir bozulma yaşandı. Kısa bir süre öncesine kadar mevcut durumun pek parlak olmadığını düşünüyorlarsa da gelecekten umutlu olduklarını dile getirenler bile söz birliği etmişçesine görüş değiştirdi.

Sabit ve dar gelirli kesimler zaten öylesine büyük bir ekonomik zorluk yaşıyor ki onlar dün ne diyorsa, bugün de aynı şeyi söylüyor.

Ama iki kesimin tutumunda belirgin bir değişiklik gözlendi.

Birincisi, Merkez Bankası’nın piyasa katılımcıları anketine verilen yanıtlar beklentilerde belirgin bir bozulmaya işaret ediyor.

İkincisi ise ekonomik sorunlara uzun süredir dikkat çekmekte olan iş alemi sesini yükseltme ihtiyacı duydu. Bu durumdakiler anlaşılan son dönemde canı çok yananlar ya da bu gidişle yakında çok büyük sıkıntı çekmekten endişe duyanlar. Gerçi bu ses yükseltmelerin, görüş bildirmelerin pek de karşılık bulduğu söylenemez ya, o da ayrı bir yön.

Bu yakınmaların son dönemde niye arttığı belli. Faiz, olması gerekenden çok daha uzun bir süre yüksek kaldı. Yeni ekonomi yönetiminin göreve geldiğinde faizleri yükseltmede izlediği politika böyle bir sonuç doğurdu. Faizler Haziran 2023’te artırılmaya başlandığında gıdım gıdım gidilmese ve piyasayı şoke edecek bir adım atılsaydı çok muhtemeldir ki faiz bu düzeylerde uzun süre kalmazdı.

Ayrıca 19 Mart’ta başlatılan operasyon sürecinde faizin yeniden yükseltilmesi gerekmese oranlar muhtemeldir ki şimdi çok daha aşağılarda olurdu.

Öte yandan reel sektörden yükselen bazı seslerin haklılığı da tabii ki tartışılır. Lehte sonuçlar doğuran yanlışa yanlış demeyip şimdi o sonuçlar aleyhe dönünce feryat figan… Haziran 2023’e gelinceye kadar faiz adeta yerlerde sürünürken ve enflasyon çok yüksek seyrederken o günkü politikanın yanlış olduğunu haykıranlar karşısında adeta kıs kıs gülenlerin bugün “Bu politika yanlış” demesi de biraz tuhaf oluyor doğrusu.

Bugün istenen ne?

Bu hafta kritik önemde, çoğu hafta olduğu gibi…

Görünürde papatya falları açılıyor ama gerçekte bir güçler çarpışması yaşanacak. Merkez Bankası faiz indirmeli mi, indirmemeli mi? Faiz indirilirse bu ne kadar olmalı?

Havanın ılık olduğunu ve yakında güneş açacağını söyleyen ekonomi yönetimi haklıysa perşembe günü faiz mutlaka indirilmeli. Öyle ya, dezenflasyon süreci devam ediyor ve ekonomi iyi gidiyor ama bazı “münafıklar” bunun aksini ileri sürüyorsa; faiz indiriminin önünde nasıl bir engel olabilir ki!

“Bu maliyetlerle ayakta kalamayız, gidişat çok fena diyenler” de faiz indirimi istediğine göre.

Şu durumda 23 Ekim’de faizin indirilmesinin önünde engel kalmıyor.

Sahi gerçekten kalmıyor mu acaba?

■ Aylardır düşüş eğiliminde olan yıllık enflasyonun yönünü eylülde yukarı çevirdiği göz ardı edilirse, evet kalmıyor.

■ Ekim ayı için de enflasyonda pek umutlu olunmadığı ve yıllık orandaki artışın biraz daha artacağı tahmini ve fiyatlamaların bozulan bu beklentiye göre yapıldığı pek önemsenmiyorsa, evet faiz indiriminin önünde engel kalmıyor.

■ Yapılan anket çalışmalarında hep iyimser bir tablo çizen piyasa katılımcılarının bile eylülde yüzde 29,86 olan yıl sonu enflasyon tahminlerini neredeyse 2 puan artırarak yüzde 31,77’ye çıkarmaları bir işaret olarak görülmüyorsa, faiz indiriminin önünde tabii ki engel kalmıyor.

■ Geçelim anketleri, bizzat Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bu yıl enflasyonun tahmin ettiklerinin biraz üstünde, yüzde 30 dolayında gerçekleşebileceğini söylemesi, yani ekonomi yönetiminin bile enflasyon beklentisini yukarı çekmesi önemli değilse, hiç kuşku yok faiz indiriminin önünde engel kalmıyor.

■ Hele hele “Faiz daha da indirilecek olursa herkesten önce koşup yükselmeden döviz alayım” ya da “Biraz düşerse altın alıp bir köşeye koyayım” diye tetikte bekleyen geniş kitleler dikkate alınmıyorsa, elbette faiz indiriminin önünde engel kalmıyor.

■ Bu son olsa iyi; yalnızca ekonomik etkenler yok ki! Faiz kararının bir gün sonrasında CHP davası görülecek. Eğer bu dava Türk siyasetini ve ekonomisini daha da girdaba sokacak şekilde sonuçlanmazsa tabii ki faiz indiriminin önünde engel kalmıyor. Ama ya aksi olursa, faiz perşembe günü indirilir, cuma günü ise Türkiye bambaşka bir sürece girerse… Ne yani Merkez Bankası 19 Mart sonrası olduğu gibi yine olağanüstü bir toplantıyla faiz artırımına mı gidecek?

40’ın altına inmek çok mu önemli?

Halen yüzde 40,5 olan politika faizinin yüzde 40’ın altına indirilmesinin psikolojik bir eşiğin geride bırakılması yönüyle önemli olduğunu dile getirenler var.

Bu görüşün doğru olabilmesi için Merkez Bankası faizinin milyonları ilgilendiriyor olması lazım. Oysa pek de öyle değil. Toplumun çok büyük bir kesiminin bu oranla ilgisi yok; ancak yansımalarıyla olabilir.

Kaldı ki iş alemi için de faizin yüzde 40,5 olmasıyla örneğin yüzde 39 ya da yüzde 39,5 olması arasında etki yönüyle pek fark yok. Üstelik faiz istenildiği kadar indirilsin, iş alemi faiz kadar krediye ulaşma olanağının artıp artmadığına bakar. Faizi isterseniz yüzde 30’a indirin, bankalara “Kredi açmak yok” demeye devam ettiğiniz sürece değişen bir şey olmaz.

Musluğu sonuna kadar açmak bir anlam ifade etmiyor.

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.