Ekonomi

Bütçe kasımda fazla verdi vermeye de acaba nasıl?

Sayın Alaattin AKTAŞ'ın, ekonomim.com sitesinde bugün yayımlanan "Bütçe kasımda fazla verdi vermeye de acaba nasıl?" başlıklı köşe yazısı.

Bütçe kasım ayında faiz ödemesi dahil olduğunda bile fazla verdi. Kasım ayındaki fazla 169 milyar lira. 118 milyar lira düzeyindeki faiz ödemesi de dikkate alındığında faiz hariç bütçe dengesindeki fazlalık tam 287 milyar lirayı buluyor.

Bütçenin faiz hariç fazla vermesi zaman zaman gerçekleşir de faiz dahil edildiğinde fazla verilmesi pek sık görülmez. Faiz ödemesi dahil fazla verilmesi genellikle mayıs ve kasım aylarına özgü bir durum...

Bütçe kurumlar vergisi tahsilatının bu iki ayda yapılmasından dolayı belirttiğim aylarda çok iyi performansı sergiliyor; ya çok düşük açık veriliyor ya da faiz ödemesi dahil edildiğinde bile fazla oluşuyor.

Dolayısıyla kasım ayındaki faiz dahil 169 milyar, faiz hariç 287 milyar fazla verilmesi tabii ki önemlidir ama kurumlar vergisinin bu ayda yoğunlaşmasından kaynaklanan bir gerekçe olduğu mutlaka dikkate alınmalıdır.

Mayısta da…

Bu yıl daha önce en yüksek faiz dahil fazla mayısta verilmişti. Mayıs bütçesi faiz dahil 235 milyar, faiz hariç 346 milyar lira fazlayla kapatılmıştı.

Mayısta toplam 1,2 trilyon lira olan vergi gelirinin 471 milyar lirası kurumlar vergisinden oluşmuştu.

Kasımda da 1,3 trilyon lirayı bulan toplam vergi geliri içinde kurumlar vergisi 328 milyar liralık bir paya sahip oldu.

Mayıs ve kasımda kurumlar vergisi kaynaklı performans tabii ki yalnızca bu yıla özgü bir durum değil. Geçmiş yıllarda da hemen hemen aynı eğilim gözlendi.

Bu yüzden de yalnızca kasım ayındaki performansa bakarak bütçede müthiş bir iyileşme olduğunu söylemek, bunu dile getirmek pek doğru olmaz.

Mayıs ve kasım yetmiyor

Kurumlar vergisinde mayıs ve kasım aylarında şahane bir performans var; var da toplam vergi gelirinde on bir aylık tablo ne gösteriyor, ona da bakmak gerek.

On bir aylık vergi geliri toplamı tam 10 trilyon lira.

Bu tutarın 3,7 trilyonu gelir ve kazanç üzerinden alınan vergiler. 3,7 trilyonun da 2,5 trilyonu gelir vergisinden, 1,2 trilyonu kurumlar vergisinden oluşuyor. Yani kurumlar vergisi mayıs ve kasımda bütçesinde adeta can simidi ama bu vergi on bir ayın toplamında tüm vergi gelirleri içinde ancak yüzde 12’lik bir yer tutuyor.

En büyük vergi kalemi tabii ki dahilde alınan mal ve hizmetlerin vergisi, yani KDV ve ÖTV. Bu iki vergideki on bir aylık tutar 3,8 trilyon lira. Dahilde alınan KDV 1,4 trilyon, ÖTV ise 1,9 trilyon.

3,7 trilyon gelir ve kazanç üzerinden, ki bunun 2,5 trilyonu da çoğunlukla çalışanların ödediği gelir vergisi; 3,8 trilyon da herkesin eşit miktar ya da tutarda ödediği dolaylı vergi olan mal ve hizmet üzerinden alınan vergiler.

Dolayısıyla bütçede kasım ayında ortaya çıkan iyileşme, kaynağı bilinen ve geçici olan bir iyileşme...

Aralıkta ne olacak?

Nasıl ki mayıs ve kasımda bütçe çok iyi bir performans sergiliyorsa aralık aylarında da bu kez tam tersi olur, bu da klasik hale gelen bir durumdur.

Tüm kuruluşlar daha önce kullanamadıkları ödenekleri tüketebilmek için adeta yarışır ve aralık aylarındaki harcamalar önceki aylarla kıyas götürmeyecek biçimde artar.

Örneğin 2023’ün ilk on bir ayındaki bütçe gideri 5,2 trilyon liraydı, bu tutara aralık ayında 1,4 trilyon eklendi ve yıllık harcama 6,6 trilyonu buldu.

Aynı durum 2024 için de geçerli. Ocak-kasım dönemindeki harcama 9,1 trilyon liraydı, aralık ayındaki 1,7 trilyonla birlikte yıllık tutar 10,8 trilyon liraya ulaştı.

Bu eğilim değişmeyecek ve bu yılın aralık ayında da harcama rekoru kırılacak, bu durum gayet normal. İlk on bir ayda 12,8 trilyon lira olan harcamaya aralık ayında 2,5 trilyona yakın bir tutar daha eklenmesi ve yıllık bütçe harcamasının 15 trilyon dolayında gerçekleşmesi bekleniyor.

Ama yine de iyileşme var

Ancak bu demek değil ki bütçede yalnızca kasımda bir iyileşme var ve onun da nedeni belli, dolayısıyla genele yayılmış bir iyileşmeden söz etmek mümkün değil.

Hayır, bütçede genel olarak bir toparlanma olduğu da ortada.

Bütçede vergi yükünün adil dağılmaması başka, bütçe açığının gerçek anlamda küçüldüğü ve dolayısıyla olumlu yönde bir gidiş olduğu gerçeği başka.

Bütçe açığının GSYH’ye oranı geçen yıl yüzde 4,7 düzeyinde oluşmuştu. Oranın bu yıl yüzde 3,6’ya gerileyeceği tahmin ediliyor.

Gelecek yıllardaki gerçekleşmenin ne olabileceğini belirleyecek çok etken var ama en azından öngörülen oranları aktarayım.

2026-2028 dönemi orta vadeli programına göre bütçe açığının GSYH’ye oranı 2026 için yüzde 3,5, 2027 için yüzde 3,1, 2028 için yüzde 2,8 olarak öngörülüyor. Türkiye’de zaten kör topal uygulanabilen ekonomi politikaları seçime yaklaşıldıkça genellikle tümüyle gevşetildiği için 2026 neyse de sonraki yılların hedeflerini tutturmanın çok zor olduğunu söylemek yanlış değil.

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.