Ekonomi

19 Mart ve devamının faiz maliyeti basit 7, bileşik 10 puan

Sayın Alaattin AKTAŞ'ın, ekonomim.com sitesinde bugün yayımlanan "19 Mart ve devamının faiz maliyeti basit 7, bileşik 10 puan" başlıklı köşe yazısı

Merkez Bankası geçen aralık ayında politika faizini yüzde 50’den yüzde 47,5’e çekerek 2025 yılında faizi nasıl götüreceğini bir anlamda ilan etti. Faiz, 2025 yılındaki sekiz PPK toplantısının hepsinde her seferinde 2,5 puan olmasa da aşağı çekilecek gibi görünüyordu. Faiz ocak ve mart aylarındaki toplantılarda da 2,5’er puan indirildi ve mart toplantısında yüzde 42,5’e gelinmişti bile. Gidişat öngörüldüğü gibiydi, piyasanın beklentisi de karşılanıyordu.

Ne var ki 19 Mart’ta başlayan İBB süreciyle birlikte her şey altüst oldu. Merkez Bankası değil faiz indirimine devam etmek, mevcut durumu bile koruyamadı. Yüzde 42,5’e indirilen politika faizi bir ara yüzde 46’ya yükseltildi. O da yetmedi, piyasa haftalık repo ihaleleri yoluyla yüzde 46’dan değil yüzde 49’a çıkarılan gecelik borç verme faiziyle fonlandı.

Bir başka ifadeyle yüzde 50’den yüzde 42,5’e indirilen faiz, tekrar yüzde 49’a yükseltilmişti.

Maliyet çok yüksek

19 Mart sürecinin ekonomiye olan maliyeti çeşitli şekillerde hesaplanıyor.

Gözden kaçırılan ve parasal karşılığı kolay kolay hesaplanamayacak olan bir yük de işte faizdeki bu artış. Her ne faiz kadar son dönemde yeniden indiriliyorsa da aradaki dalgalanma çok önemli.

Merkez Bankası 19 Mart’tan hemen bir gün sonra faizde yeni düzenlemeye gitti ve yeni oranlar 21 Mart’tan itibaren uygulanmaya başlandı. Dolayısıyla 21 Mart’tan bugüne kadar fiilen uygulanan fonlama faizini gün gün biliyoruz.

Ama 19 Mart süreci ve devamı yaşanmasaydı faiz nasıl seyrederdi, bunu tam olarak bilmek tabii ki mümkün değil. Bu seyrin nasıl olabileceğini ancak tahmin edebiliriz. Şöyle bir varsayımda bulunmak herhalde yanlış olmaz...

Merkez Bankası mart ayı toplantısında yüzde 42,5’e indirdiği politika faizini nisanda yüzde 40’a, haziranda yüzde 38’e, temmuzda yüzde 36,5’e, eylülde de yüzde 35,5’e indirebilirdi.

Şu itirazı duyar gibiyim:

“Ağustos sonundaki yıllık enflasyon yüzde 33, şu durumda faiz yüzde 35’lere indirilebilir miydi?”

İlk bakışta doğru bir itiraz.

Ama acaba 19 Mart süreci yaşanmasa ve faiz bir ara yüzde 49’lara kadar çıkmasa enflasyon yine de yüzde 33’lerde mi olurdu, yoksa çok daha aşağı mı inerdi?

Bileşik 10 puanı buluyor

Merkez Bankası’nın 21 Mart’tan bu yana uyguladığı faizin ortalaması yüzde 45,71 düzeyinde.

Merkez Bankası’nın muhtemel indirim senaryosuna göre hesaplanan ortalama faiz ise yüzde 38,88.

Arada yaklaşık 7 puanlık fark var.

Bu faiz oranlarının yıllık karşılığı arasındaki fark ise, yani bileşik faizdeki fark ise 10 puanı buluyor.

Bu 10 puan var ya bu 10 puan, işte iş aleminin aylardır feryat etmesinin nedeni bu!

Son düzeye bakarak kıyaslama olmaz

Bir de faizlerin son düzeyine bakarak “İşte fark epeyce kapandı” gibi bir değerlendirme yanlışına düşmemek gerekir.

Örneğin olumsuz bir senaryoda faizin altı ay boyunca yüzde 45 düzeyinde seyrettiğini ve bir hamlede yüzde 35’e düşürüldüğünü varsayalım.

Diğer senaryoda ise faiz bir ay yüzde 45 uygulandıktan sonra yüzde 35’e düşürülmüş ve 5 ay boyunca o düzeyde seyretmiş olsun.

Şimdi altıncı ayın sonunda “Her iki durumda da faiz yüzde 35, aynı düzeye gelindi” diyerek iki senaryo arasında ekonomiye etki yönüyle hiç fark olmadığı söylenebilir mi?

Şimdiki durum da sanki biraz ona benziyor. “Faiz yüzde 40,5’e çekildi, zaten bu aylarda inilse inilse yüzde 35’lere inilirdi” demek doğru olabilir mi?

• Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve borsagundem.com.tr’nin editoryal politikasını yansıtmayabilir.